Koronavirüs salgını tüm hızıyla devam ederken, en çok merak edilen konulardan bir diğeri de COVID-19 hastalığına neden olan SARS-CoV-2 isimli koronavirüse birden fazla defa yakalanmanın mümkün olup olmadığı. Çünkü birçok insan "Bir kez geçirip atlatayım da sonra tekrar bulaşmasın." şeklinde bir yaklaşıma sahip.
Ne yazık ki bu yaklaşımın doğru olup olmadığını tam olarak bilemiyoruz; çünkü hastalığa karşı kazanılan direncin kalıcı olup olmadığı konusunda çok net bir bulgu yok.
Dünya genelinde, COVID-19'a neden olan yeni koronavirüs olan SARS-CoV-2'ye karşı antikorları test etmek için birkaç iddialı araştırma başlatıldı. The World Health Organization’s Solidarity II, yarım düzineden fazla ülkeden alınan antikor verilerini bir araya getirecek. İşbirliğine dayalı olan bu proje, Amerika çapında antikor yaygınlığının bir resmini sunmayı amaçlıyor. İlk aşamada, New York, Seattle ve Minneapolis dahil olmak üzere altı büyük kentte kan bağışçılarından örnekler toplanıyor. Bu çalışma, Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri tarafından destekleniyor , 2020 ve 2021 sonbaharında yürütülen üç ulusal donör anketine dönüşecek.
Antikorlar Nasıl Çalışır?
Antikor testleri, bir kişi hiç semptom göstermemiş olsa bile, daha önce enfekte olup olmadığını belirlemeye yardımcı olur. Bu tür analizlerin yaygın kullanımı, virüsün ne kadar ölümcül olduğu ve popülasyonlara ne kadar yayıldığı konusunda daha fazla fikir verebilir.
Bununla birlikte, bu antikor testlerinin gerçek dünyada ne kadar işlevsel olduğu çok açık değildir.
Suçiçeğine neden olan Varicella-zoster virüsü gibi bazı patojenlerin sebep olduğu enfeksiyon sonrasında uzun süreli direnç kazanılır. Öte yandan, tetanoza neden olan bakteri olan Clostridium tetani ile enfekte olduğunuzda herhangi bir koruma sağlayamazsınız; hatta bunun için aşılanan insanların bile düzenli olarak yeniden aşılanması gerekmektedir.
Yeni koronavirüsü anlamanın da daha en başlarındayız. COVID-19'un bağışıklık spektrumunun neresinde olduğu belirsizdir. SARS-CoV-2 bulaşan çoğu insan antikor üretiyor gibi görünse de, patoloji ve moleküler tıp profesörü Dawn Bowdish ve diğer araştırmacılar iki soruya cevap vermek için uğraşıyorlar:
SARS-CoV-2 antikorları ne kadar süre var oluyorlar?
Ve yeniden enfeksiyona karşı koruma sağlıyorlar mı?
İyileşmiş COVID-19 hastalarının en az iki hafta boyunca antikorları olduğu görülmesine rağmen, uzun vadeli veriler hala eksik.
Örneğin mevsimsel koronavirüslere karşı bağışıklık enfeksiyondan birkaç hafta sonra azalmaya başlar ve bir yıl içinde, bazı insanlar yeniden bulaşmaya açıktır. Uzmanlar, 18 ay içinde COVID-19 için bir aşıya sahip olmamızın olası olmadığını söylemesi endişe verici ancak, ciddi akut solunum yolu sendromuna neden olan virüs ve genetik materyalinin önemli bir bölümünü SARS-CoV-2 ile paylaşan SARS-CoV çalışmaları daha umut verici. Antikor testleri, SARS-CoV bağışıklığının yaklaşık dört ayda zirve yaptığını gösteriyor ve kabaca iki ila üç yıl boyunca koruma sağlıyor.
Bununla birlikte, antikorlar vücutta olsa bile, gelecekteki enfeksiyonu önleyecekleri henüz kesin değil. Bilim insanları, antikoların nötralize etmesini istediklerini söylüyorlar. Şöyle; antikorlar patojenlere bağlanarak patojenlerin hedefleriyle birleşmesini engelleyebilir yani antikorun virüse bağlanması ile enfeksiyon önlenmiş olur. Bowdish şöyle diyor:
İnsanlar doğal olarak, SARS-CoV-2'ye karşı nötralize edici antikorlar üretirlerse, yapmamız gereken tek şey virüsün nerelerde bağlandığını bulmak ve bu küçük proteini gerçekten hedeflemek; bu bizim sihirli silahımız.
SARS-CoV-2 için, bu hedef bölge büyük olasılıkla virüsün hücrelere girmek için kullandığı şeker kaplı mızrak proteinleri. Ancak Bowdish, bu bağlantının bir zorluk oluşturabileceğini söylüyor çünkü insan bağışıklık sistemleri şeker kaplı maddelere karşı antikor yapmakta çok iyi değil.
Bununla birlikte, laboratuvar kaplarındaki birkaç küçük hücre çalışması, SARS-CoV-2 enfeksiyonunun nötralize edici antikorların üretimini tetiklediğini göstermekte. Ve hayvan çalışmaları, bu tür antikorların en azından birkaç hafta boyunca yeniden enfeksiyonu önlediğini göstermekte. Ayrıca, bazı antikorların, SARS-CoV ve MERS-CoV da dahil olmak üzere diper koronavirüslerdeki mızrak proteinlerini tanıdığı ve tepki verdiği görüldüğünden, araştırmacılar önceki salgınlardan öğrenilen bilgileri geliştirebilirler.
Tekrar Vakaları Mevcut!
Ancak tekrar bulaşmayı gösteren birden fazla vaka var: İlk olarak, Şubat 2020'de Japonya'da daha önceden COVID-19 hastalığına yakalanıp kurtulan bir kadına ait bir test, sonradan tekrardan pozitif çıktı.
Daha sonradan, yine Japonya'da bir diğer adamın testi 14 Şubat 2020'de pozitif çıkıp, hastanede tedavi gördükten sonra negatife dönmesi sonrasında 2 Mart 2020'de yeniden pozitif çıktı.
Çin'de yayın yapan Caixin'de yayınlanan 14 Şubat 2020 tarihli bir makalede ise COVID-19'dan kurtulanların %14'ünün tekrardan pozitif çıkabildiği iddia edildi.
Çin'de hastalıktan kurtularak hastaneden çıkan 36 yaşındaki bir erkek, 5 gün sonra tekrardan hastalığa yakalanarak kısa bir süre içinde hayatını kaybetti.
Tekrardan Bulaşma mı, Hatalı Test mi, "Nüksetme" mi?
Ne var ki henüz elimizde olmayan antikor testleri üretilmeksizin bu hastaların bir başkasından virüsü yeniden mi kaptığı, yoksa testlerde bir hata mı olduğu, yoksa virüsün tamamen vücuttan atılamaması dolayısıyla hastalığın nüküs mü ettiği kesin olarak bilinemiyor.
Koronavirüslere Karşı Savunma Tepkisine Dair Öğrenmemiz Gereken Çok Şey Var!
Ocak 2020'de Journal of Medical Virology dergisinde yayınlanan bir makalede insan savunma sisteminin farklı koronavirüslere farklı şekillerde tepki verebildiği söyleniyor. Çünkü savunma sistemimiz tek bir sistemden oluşmuyor ve birçok sayıda alt birim ve parça bulunuyor. Buna bağlı olarak savunma sistemimiz bir virüse bir şekilde tepki verirken, ona benzer başka bir virüse bambaşka bir kimyasal yolaktan geçerek tepki verebiliyor. Tüm bunlar, savunma sisteminizin ne kadar güçlü olduğuna ve SARS-CoV-2'yi ne düzeyde tanıyabildiğine bağlı olarak değişiyor.
Dahası iş, virüsü "tanımak" ile bitmiyor; sonrasında sisteminizin virüsü "hatırlaması" gerekiyor. Çünkü diğer viral hastalıklardan bildiğimiz üzere, savunma sistemimiz bir virüsü zamanla "unutabiliyor"; yani belirli bir antijene karşı üretilen antikorların sayısı zamanla azalabiliyor. Bu nedenle o virüs tekrar bulaştığında, savunma sistemi yeniden hazırlıksız yakalanabiliyor.
SARS Salgını Bize Neler Öğretir?
Şu anda SARS-CoV-2'ye yönelik savunma tepkisinin süresini bilmek için çok erken; ancak onun en yakın kuzeni olan ve 2002-2004 yılları arasında SARS salgınına neden olan SARS-CoV'a yönelik 2007 yılında Emerging Infectious Diseases dergisinde yayınlanan bir makale, SARS'a yakalanmış 176 hastayı hastalıktan kurtulmaları sonrasında takip etti ve kanlarındaki antikor seviyesinin, virüsten kurtulmalarından sonraki 2 yıl boyunca yaklaşık olarak aynı düzeyde kaldığını gösterdiler. Ancak enfeksiyondan sonraki 3. yıldan itibaren antikor seviyeleri düşmeye başladı. Eğer savunma sistemlerimiz SARS-CoV-2'ye de SARS-CoV gibi tepki verecek olursa, 2-3 yıl civarında bir korunma görmeyi bekleyebiliriz. Bu süre, aşı ve ilaçların üretilmesi için fazlasıyla yeterli bir süre gibi gözüküyor. Bu iyi haber.
Kötü haber ise şu: Vücuttaki antikor seviyeleri her zaman savunma sisteminin gücü veya kapasitesi ile eş anlamlı olmak zorunda değil. Bazı insanlarda ölçülebilir antikor olmamasına rağmen patojenlere karşı direnç oluşabiliyor. Bazı diğerlerinde ise antikorlar olmasına rağmen patojen direnci düşük olabiliyor. Dolayısıyla yukarıdaki deneyi "gerçekçi" yapacak şey, bu 176 hastaya tekrardan SARS-CoV bulaştırıp nasıl tepki verdiklerini görmek. Ama bunun etik nedenlerle yapılamayacağı aşikar.
Kaç Çeşit SARS-CoV-2 Var?
Tabii tüm bu analiz içinde evrimi de unutmamak gerekiyor: SARS-CoV-2, insandan insana, ülkeden ülkeye, kıtadan kıtaya bulaştıkça evrimleşiyor. Buna bağlı olarak birden fazla soy hattına ayrılması ve bunların savunma sistemi tepkisinin farklı olması çok olası.
National Science Review dergisinde yayınlanan ve 103 hasta üzerinde yapılan bir çalışmaya göre şu anda 2 çeşit COVID-19 hastalığı bulunuyor olabilir. Bu (eğer ki doğruysa), illâ iki vürse karşı verilen tepkinin bambaşka olacağı anlamına gelmiyor. Fakat araştırmacıların da makalelerinde belirttiği gibi, bu durumun yakından incelenmesi ve evrimsel genetik araştırmalarına hız verilmesi gerekiyor. Aksi takdirde ilaç ve aşı geliştirme çabaları hatalı sonuçlar üretebilir.
Uzmanlar, Olasılığın Düşük Olduğunu Söylüyor!
SARS-CoV-2'nin akrabası olan diğer betakoronavirüslerden gelen veriler, koronavirüse yakalanma sonrasında belirli bir savunma direnci kazanıldığı; ancak bu direncin ömür boyu kalıcı olmadığı yönünde. Leeds Üniversitesi'nden virolog Prof. Dr. Mark Harris şöyle diyor:
Koronavirüse yeniden yakalanma ihtimaliniz düşük; ancak akademik literatürde hayvan koronavirüslerine tekrar yakalanmanın mümkün olduğunu gösteren bazı bulgular var.
Brighton ve Sussex Tıp Fakültesi'nden bulaşıcı hastalıkları doktoru Prof. Dr. Jon Cohen ise şöyle diyor:
Bu sorunun cevabı şu anda "bilmiyoruz" olmalıdır. Çünkü enfeksiyona yönelik bir antikor testimiz bulunmuyor. Ancak yakında bu test üretildiğinde, bu soruyu da cevaplandırabileceğiz. Buna rağmen, diğer viral enfeksiyonlara bakacak olursak, koronavirüs bulaşmış bir kişinin savunma kazanacağı ve tekrar yakalanmayacağı söylenebilir. Her zaman tuhaf istisnalar olacaktır; ancak koronavirüse tekrar yakalanmanın mantıklı bir beklenti olmadığı söylenebilir.
Sonuç
İdeal bir dünyada, SARS-CoV-2 bağışıklığı, suçiçeği geçiren çocukların elde ettiği şeye benzeyecektir. İlk araştırmalar, çok daha karmaşık bir senaryoda olduğumuzu gösteriyor. Antikor testleri, hayatlarımızı ve ekonomilerimizi tekrar yola koymanın anahtarı olabilir.
Ancak tüm bunlardan çıkarılması gereken sonuç şu: Bu yazının okurları, bir noktada COVID-19'a muhtemelen yakalanacaklar ve büyük bir kısmı bu hastalığı atlatacak. Ancak bu, artık hastalığı taşımadığınız veya tekrar hasta olamayacağınız anlamına gelmiyor; en azından şimdilik. Evet, olasılık düşük; fakat sıfır olduğunu söylememiz imkansız.
Bu nedenle, hastalığa yakalanıp atlatacak olsanız bile lütfen o andaki önlem uyarılarını dikkate alın. Çünkü unutmayın: Siz hasta olmasanız bile, hastalığı başkalarına taşıyabilirsiniz. Eğer hastalığa direnç kazanacak olursanız, hastalığı taşıdığınızı tespit etmek de imkansıza yakın olacaktır. Bu nedenle toplum için en tehlikeli durumlardan biri olan asemptomatik vaka haline dönüşebilirsiniz. Lütfen evinizde kalın, hijyen kurallarına uyun ve uzmanların önerilerini takip etmeyi sürdürün.
Kaynaklar
- Yazar Yok. Evrim Ağacı. (28 Temmuz 2020). Alındığı Tarih: 28 Temmuz 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı