Binlerce yıl önce Amerika kıtalarında tek bir insan bile yaşamıyordu. Fakat bu durum, Son Buzul Çağı’nda değişti. Kuzey Amerika’nın büyük bir kısmının kalın buz tabakasıyla kaplı olduğu zaman Amerika kıtalarında yaşamak da zordu. Ama bu zaman diliminin bir noktasında maceraperest insanlar, Yeni Dünya’ya yolculuklarına başladılar.[1]
Son Buzul Çağ sırasında, düşük deniz seviyeleri Bering Denizi boyunca bir köprüyü ortaya çıkardı. (C: Tom Thulen/Alamy)
Muhtemelen Sibirya’dan çıkıp yürüyerek yaklaşık 10,000 yıl öncesine kadar Alaska ile Avrasya arasında bulunan Bering’den geçtiler. Bering Boğazı’nın bulunduğu konum günümüzde artık sular altında.
İlk Amerikalıların tam olarak ne zaman ve nereden geldikleri konusunda tartışmalar hala devam ediyor. Ama artık özgün anlatıyı keşfetmeye ve ilk Amerikalıların kimler olduklarını öğrenmeye yaklaşıyoruz.
Buzul Çağı’nın yaklaşık 20,000 yıl önceki zirve yaptığı dönem sırasında Asya’dan Amerikalar’a seyahat etmek pek cazip sayılmazdı. Kuzey Amerika buzlu donmuş toprak ve uzun buzullarla kaplıydı. Bir yandan da, buzun varlığı yolculuğu çelişkili bir şekilde bugüne kıyasla daha kolay hale getirmişti.
Buzun çokluğuyla deniz seviyeleri bugüne kıyasla daha düşüktü ve Sibirya ve Alaska arasında bir toprak şeridi ortaya çıkmıştı. İnsanlar ve hayvanlar Asya’dan Kuzey Amerika’ya rahatlıkla yürüyebiliyordu. Bu toprak köprünün adı da Bering idi.
Son Buzul Çağ sırasında insanlar Sibirya’dan Amerikalar’a yürüyebiliyorlardı. (C: Gary Hinks/SPL)
İnsanlar arazide kemikleri tutuşturmak için odunsu çalıları kullanıyordu.
Son Buzul Maksimum olarak bilinen zaman aralığında avcı toplayıcı grupları bugünkü Sibirya’dan doğuya doğru hareket ettiler.
Kanada’daki Montreal Üniversitesi’nden Lauriane Bourgeon şöyle diyor: “Bering’e ulaşan ilk insanlar muhtemelen ufak ve hareket halindeki gruplardı ve yine muhtemelen mevsimsel kaynaklara bel bağlamışlardı.”
Bu insanlar sığınak bulmayı da başarmışlardı. Bering’in ortası, arkalarında bıraktıkları buzlu topraklara göre çok daha cazip bir çevreydi. İklim biraz daha nemliydi. Isınabilmek için odunsu çalılardan oluşan bitki örtüsünü kullanmış olmalılardı.
Birleşik Krallık’taki London Üniversitesi’nden, geçmiş iklimleri yeniden inşa eden Scott Elias, Bering’in ayrıca büyük memeliler için de ideal bir otlak olduğunu, böylece avcı toplayıcıların avlayacak bir şeyleri olduğunu söylüyor.
“Bizim hipotezimize göre, insanlar arazide kemikleri tutuşturmak için odunsu çalıları kullanıyordu. Büyük hayvanlar kemikleri içlerinde büyük miktarda ilik barındırıyor ve yanıyorlardı.”
İnsanlar Bering’e ulaştıklarında ellerinde oraya kamp kurmaktan başka pek çare yoktu. Doğudaki engin Laurentide ve Cordilleran buz tabakaları onların Kuzey Amerika’ya gitmelerine izin vermemişti.
Bu duraklama, izole olmuş insan gruplarının arkalarında bıraktıklarıyla genetik farklılıklara sahip olmalarına yol açtı.
Birkaç bin yıl boyunca orada kalıp Bering’i vatan edindiklerini artık biliyoruz. Bu fikre de Bering Duraklaması Hipotezi (Beringian Standstill Hypothesis) adı veriliyor. 2007’de yapılan bir çalışmaya göre, bu duraklama izole olmuş insan gruplarının arkalarında bıraktıklarıyla genetik farklılıklara sahip olmalarına yol açtı.
Yani bu uzun duraklama, buzlar sonunda geri çekildiğinde Amerikalar’a gelen insanların, binlerce yıl öncesinde Sibirya’yı terk eden bireylere göre genetik farklılıklara sahip olduğu anlamına geliyordu. Gainesville’deki Florida Üniversitesi’nden Connie Mulligan şöyle diyor: “Her ne kadar tartışmaya açık olsa da, bu sürecin en önemli bölümlerinden birini Bering’de yaşananlar oluşturuyor. Bering’de geçirdikleri zamanda, insanlar Asyalılardan ayrılıp Amerikan Yerlisi (Kızılderili) olmaya başladılar.”
O zamandan beri de diğer genetik kavrayışlar duraklama hipotezini destekler nitelikte oldu. Hatta Elias ve arkadaşları, insanların Bering’den 10,000 yıl kadar kımıldamadıklarını ileri sürdüler.
Buzlar nihayetinde geri çekilmeye başlayınca da insan grupları Amerikalar’ın farklı kesimlerine olan yolculuklarına başladılar.
Kaynaklar
- B. Balcan. Amerika Kıtalarına Yerleşen İlk İnsanlar - Arkeofili. (25 Nisan 2017). Alındığı Tarih: 2 Ekim 2022. Alındığı Yer: Arkeofili | Arşiv Bağlantısı