Hayır, iyilik ve kötülükle ne alakası var diyeceğiniz bir örnek vereyim: Çin'deki bireyler kolektif tarım yaparlar, yani bir topluluk halinde. Pirinç bunu gerektirir, tek başınıza pirinç tarımı yapamazsınız. Ve bu bölgenin felsefesi de böyledir. Batı'da ise tek başınıza aileniz ile tarım yapabilirsiniz. Ve Batı felsefesi daha bireyseldir.
Yani herşey yaşadığınız çevreye bağlı. İyilik ve kötülük de böyledir. Neden meslek liselerinde daha çok kavga çıkar. Çünkü çoğu cahil öğrenci oradadır. Yeni gelen temiz bir öğrenci yavaş yavaş hırçınlaşır, büyük ihtimalle sigaraya başlar vb. çünkü etrafındakiler öyledir.
Dini bakımdan da aynı şey geçerli çoğu kişinin bildiği üzere. "İyiliğin Hareket Hali" kitabının ön sözünde bunlardan bahsediyordu. Bir bebek doğduğunda içi sinsilik ve kötülük ile dolu değildir. Sadece meraklı bir şekilde tüm saflığıyla etrafa bakınır. Büyüdüğü toplum ve belki de yaşadıkları onu kötülüğe iter.
Sonuç olarak çölün ortasına (yaşayabildiğini varsayalım)bir bebek bırakırsanız ve 26 yaşında bu bireyi bulduğunuzda bu kişi birilerini katletmek için, çiçekleri ezmek için can atabilme gibi bir ihtimali yok.