Eğer bu soruyu, bir fotoğraf makinesinin, ayrı parçalara sahip olmaması durumu olarak soruyor iseniz bu zaten var olan bir üretim tercihi. Geçmişte de bugün de lens, sensor, işlemci ya da ham film ve diğer bileşenlerin tek parça olarak üretildiği fotoğraf makineleri zaten var. Bugün hepimizin kullandığı fotoğraf çekebilen telefonlar bile bu yapıda. Hepsinde lens, sensor, işlemci ve diğer parçalar yekpare tek parça halinde.
Ancak bu tek parça halindeki üretim tercihi, bu parçaların aslında fiziken iç içe olduğu anlamına gelmiyor. Her şekilde hangi fotoğraf makinesinin iç yapısını incelerseniz bu yapıların ayrı birimler olduğunu görürsünüz. Sadece kullanıcı tarafından birbirinden ayrılamayacak biçimde üretilmişlerdir.
Lens temel olarak zaten dış dünyadan yansıyan ışığı, mercekler yardımı ile belirli bir noktaya, -konumuz bağlamında sensöre ya da mekanik makinelerde ham filme- odaklayan ve belirli bir ardışık yapı ve sıralama içeren yapıdadır. Siz bu ardışık yapıyı ve sıralamanın içerisine ayrı bir üye eklerseniz, ışığın alacağı biçimi ve ilerleyeceği yolu sekteye uğratmış olursunuz ve amaçlanan odaklanmayı sağlayamazsınız. O nedenle lens, sunduğu vaat bağlamında yekpare bir yapıdır. Bu nedenle de tek parçadır. Lensleri açamazsınız ki zaten lens üreticilerinin üretim ortamları her tür yabancı maddeden tamamen yalıtılmıştır. O lens, doğal ortamda açılır ise sterilliğini kaybeder.
Sensör ya da ham film de zaten bir algılayıcıdır. Ona ne verirseniz onu alır. Önünde lens olup olmaması aslında önemli değildir. Lenssiz olarak da deklanşöre basarsanız geleni aynen algılar. Lensten bağımsızdır yani.
Bu ikiliği, bir otomobil için motor ve tekerlek gibi görebilirsiniz. Motor, tekerlek olmasa da bir güç üretir ve bunu dışarı verir. Siz bunu vites kurusu, diferansiyel vs. ile tekerleğe yönlendirirsiniz ve yola aktarırsınız. Bu bileşenlerin yapıları, görevleri farklıdır. İkisi bir arada otomobil oluşturur. Tıpkı sensör ve lensin fotoğraf makinesini oluşturduğu gibi.