Aslında iki türlüsü de olabilir. Durumu biraz kişilik gelişiminden ele alalım.
Kişinin normal şartlar bir çocukluk yaşadığını ve herhangi bir baskıcı ailede yaşamadığını ve çocuklukta bir tıranva yaşamadığını var sayalım.
Kişinin ilk öğrenme noktası ebeveynleridir. Freud, Oidupus ve Elektra karmaşasında erkek çocukların babasını, kız çocuklarının ise annesinş taklit ettiğini belirtmiştir. Aslında 3 ile 5 yaşlarındaki çocuklara baktığınızda da bu karmaşaları ya direk ya da dolaylı yoldan görebilirsiniz. Kişinin inançları aslında burda "taklit" yöntemi ile başlamış olabilir. Aslında başladıysa bile bu taklitten öteye gidemez. Çünkü 10 yaşından evvel çocuklar soyut kavramları düşünme becerisine henüz sahip değildirler. Eğer bu kısımda baskıcı bir dini eğitime maruz kalırlarsa yüksek ihtimalle dine bakış açıları düzelmeyecek şekilde fanatikleşecektir. Ya radikal bir inanan olacak ya da dini komple reddedecektir. Tabi iş sadece bunlarla kısıtlı değildir.
Kişiyi;ailesi, akrabaları ve çevresinden ve (bence en önemlisi) aldığı eğitim ve bu eğitimi veren öğretmenlerin fikirlerinden ve hareketlerinden oldukça etkilenecektir.
Bir çok çocuk ergenlik döneminde ilk başlarda coğrafyamız kaynaklı radikal veya yarı radikal bir inanca sahip olacak, ancak günümüz bilgiye ulaşma kolaylığı ve bilgi kirliği nedeni ile lise çağlarında gerek biyolojik etmenler gerek ise çevresi kaynaklı inancında sorgulamaya gidecektir.
İşte tam burda birey ya inandığı için kabul eder, ya kabul ettiği için inanır veya komple inanmamayı seçebilir.
Tabi burda bir çok faktör oldukça etkilidir.
Bunlardan bazıları ;
•Bireyin ailesi.
•Bireyin çevresi
•Bireyin içinde bulunduğu toplum ve coğrafya (bence en önemlisi bu)
•Çocukluk tranvaları
•İçinde bulunulan dönem(yaş)
•İçinde bulunduğu ülke ve toplumun ekonomik seviyesi
•Aldığı eğitim ve öğretmenleri
•Kişinin hayata bakış açısı ve karakteri
Gibi bir çok etmen işleri değiştirebilir.
Kimi insanlar, inancını aile ve toplumdan kaynaklı kabul ettiği için inanır ve sürdürür.
Kimi insan ise, ailesine ve çevresine rağmen sorgular ve yine de aynı fikri (hepsi olmasa da ) kabul eder.
Kimi insan ise tamamen ters bir karar alabilir.
Tüm bunlara rağmen bir çok inanç ve fikri kabul etmemiz aslında toplumsal kaynaklıdır. İnançların tamamı incelendiğinde göreceğiz ki aslında bir çok fikir ve inanç, art niyetli olmasasa ya batıni ya da pagan kültürden bizlere aktarılmaktadır.