Tabi ki Mümkün ve (Fabrika Ayarları ) Kaçınılmaz!
İlkel komünal (ortaklaşmacı) toplum sonrası, mülkün bir elde birikimi ile başlayan köleci toplumdan bu yana, türümüz ne yazık ki ortaklaşa var olma, üretme ve gelişme özünü yitirdi. Ardından gelen feodal toplum ile günümüz egemeni kapitalist toplum modeli bu özün çürümeye eş değer son noktası oldu.
Ancak diyalektik ve tarihsel materyalist akıl, bütün bu süreçleri bilimsel temel ve evrimsel zorunluluk üzerinden ele alıp ve özellikle arkada bırakılan yolun önümüzde duran yolu göstermesi bakımından bize bundan sonrasının kaçınılmaz olarak özümüze dönüş olduğunu ortaya koyuyor.
Bunu ortaya koyanlar, bugüne kadar bunu somut olarak ve küresel ölçekte (yerel ölçekte başarılı bir Küba ve başarısız bir Sovyet deneyimine rağmen) belki de ortaya koyabilmiş değil fakat egemen akıl, bütün yalan ve manipülasyonlarına ve bu manipülasyonları bilimin ve bilim insanlarının üzerinden onları da ya yedekleyerek ya da manipüle ederek kullanmasına rağmen çürütebilmiş de değil.
Bunun süresini kestirmek elbette zor. Ancak aynı diyalektik ve tarihi materyalist akıl bir şeyi net olarak evrim ve devrim şeklinde ortaya koyuyor. Anlamı da şudur: Nesnel olarak görünen köy yakındır fakat öznel olarak bu mesafe kısaltılabilir. Yani evrimsel ( nicel birikim ile) olarak aldığımız kaçınılmaz yol oraya varır ancak bunu devrimsel (nitel sıçrama ile ) şeklinde hızlandırmak bize bağlı.
İşte bu nedenledir ki insanlık tarihi aynı zamanda özüne dönmenin mücadelesinin tarihidir. Yani bir bakıma iç içe geçen evrim ve devrimler tarihidir. İşte bu nedenledir ki bu mücadeleyi yapan nicel birikime evrim, onu önceleyene evrimci, nitel sıçramaya ise devrim ve onu yaratma derdinde olana da devrimci deniyor.
İbre bu mücadeleyi yürütenlerden yana çünkü doğamız özü itibarı ile ve her ne kadar genetik temelde bencil tabiatlı olsak da (ortaklaşmacıdır) bizcildir. Bu zorunluluktur çünkü türümüz toplumsal bir varlıktır.
Yaşadığımız topluma dikkatlice baktığımızda, bunun bütün verilerini yaşamın her alanında görmek mümkün. Belki de geriye kalan tek şey bu yükü omuzlayanlara omuz vermek.
Gerisi çorap söküğü gibi gelecektir. İşte o zaman insanlığın ilkel komünal toplum sonrası ikinci gerçek baharı ve bu baharı müjdeleyen güneşi, türümüzün üstüne esefsiz, tasasız, minnetsiz ve biz olarak türümüzü yeniden tek potada eritecek denli bir sıcaklıkla doğacaktır. Sevgiyle…
Kaynaklar
-
Sinan Canan. (2022). İfa (İnsanın Fabrika Ayarları 1,2,3). Yayınevi: Tuti Kitap. sf: 552.
-
Michael Tomasello. (2019). Neden Ortaklıklar Kurarız. Yayınevi: Alfa Bilim. sf: 134.