İnsan türü, yüksek zeka (en azından beyin hacmi) için kuvvetli seleksiyon baskısı altında, avcı ve toplayıcı gruplar olarak evrimleşmiştir. Modern avcı gruplar üzerindeki çalışmalar, ilk insanların ekolojisini kavramamıza yardım eder. Bu insanlar 10-20.000 yıl kadar önce diğer insan kültürlerine yayılmış olan tarım bitkilerinin kültürü ve hayvanların evcilleştirilmesi için gerekli teknoloji ve sosyal düzenlemelerden yoksundu. Harvard’tan E. O. Wilson’a göre, geçmişte bu insanlar: mülkiyet hakları , vücut süsleri, akraba ile zina tabuları, eşeysel roller, ayinler, tür için savaş ve doğa üstü inanışlar gibi evrensel insan davranışlarını sergilemişlerdi. İlkel kabileler, en iyi, Güney Afrika’da Kalahari çölünde yaşayan !Kung kabilesi ile anlaşılmıştır. (Burada !, alfabesinde mevcut olmayan bir dil grubunu ifade eder). Son 20-30 yılda, aşırı biçimde avcı lığa ve toplayıcılığa bağımlı olan !Kung gruplarının sayısı sıfıra düşmüş durumdadır. Evrenselliği iddia edilen tür içi savaşların geleneksel !Kung kültüründe olmadığı ve !Kung habitatının ilk insanların yaşadığı diğer yerlerden çok daha az kaynağa sahip olduğu ilginçtir. !Kung kültürüne ilişkin son 20-30 yılda toplanmış bilgilere dayandırılan veriler Toronto Üniversitesi’nden Richard B. Lee tarafından derlenmiştir.
Geçmişte, diğer insan topluluklarının üyeleri gibi, ergin bireyler genel olarak monogam çiftler oluşturmuş ve büyük oranda yavrularına yatırım yapmışlardır. Sütle besleme genellikle üreme döngüsünün yeniden başlamasını geciktirdiğinden, çiftler için iki çocuk arası aşırı düşük bir rmax stratejisi gösteren 3-4 yıllık bir dönemdir. Yalıtılmış çiftler halinde yaşama eğiliminde olan !Kunglar, monogam olan diğer hayvan türlerinin aksine, 20-30’luk gruplar halinde yaşamıştır. Bu gruplar, su kaynakları çevresinde yaklaşık 500 km2’lik savunmasız alanları işgal etmişlerdir. Gruplar arası değişim sık olup, bireyler günlerce hatta haftalarca diğer takımları ziyaret ederlerdi. Kadınları meyve ve sebze topluyor, erkekleri ise küçük gruplar halinde avcılık yapıyorlardı. Toplama, avcılıktan daha etkili olduğundan, erkeklerden birkaç saat az çalıştıkları halde, kadınlar protein ve karbohidratın %60’ını almışlardı. Elde edilen miktar olarak daha az olmasına karşın, avcılık, önemli aminoasit, vitamin ve minaralleri sağlamaktaydı. Her iki kaynaklı besinde mevsimsel olduğundan, mevsimlerin ritmi !Kung sosyal organizasyonunu kontrol etmiştir.
Sınırlayıcı faktör su olmuştur. Yağışın yaklaşık %95’i, altı aylık peryod boyunca düştüğünden, her yıl uzun bir kuraklık peryodu vardır. Yağmurlu mevsimlerde grup fındık ormanında yerleşerek, 15-20 kmlik mesafede sebze, meyve ve çerez toplamaktaydı. Kurak mevsimin yaklaşması ile, !Kung grupları güvenilir su kaynaklarına çekilir, gelecek yağmur mevsimine kadar bulabildikleri besinlerle idare ederlerdi.
Hayvanların çoğunda olduğu gibi, !Kung davranış ekolojisinde belirleyici olan, besin çeşitliliği ve yoğunluğu idi. Toplama, ana bir kamptan yapıldığından, grup büyüdükçe, populasyonu desteklemek için daha fazla alandan ve daha uzak mesafelerden ürün alınması gerekmekteydi. Bundan dolayı, toplama tek bir aktivite olsaydı, gruplar çok küçük olacaktı. Avlanma grubun büyüklüğünü arttırma eğilimindeydi.
İnsanlar normalde çiftler halinde avlanıyordu ve ekipler genellikle avı bulup, öldürmede başarısız oluyordu. Avcı sayısının artması bunlardan en azından birinin başarılı olma şansını arttırıyordu. Tek bir antilop, yaklaşık 200 kg. et sağladığından, iki hafta boyunca 30’luk bir grubun gereksiniminden daha fazlaydı, avlanan çift sayısında artış, bütün olarak grubun yiyeceğini önemli ölçüde arttırabilirdi.
!Kung sosyal organizasyonu gruplar arasında ve içindeki resiprokal altruizme bağlıdır. Bu grup içinde, avcı ve toplayıcılar besini günlük olarak paylaşacaklardı ve yağmurun düzensizliği, bir grubun bazı yıllar komşu gruptan suyu borç alması gerektiği, bazende kendisininkini borç vereceği anlamına geliyordu. Bu altruizmin temeli, kısmen akrabalık gibi görünmektedir. Gruplar, kompleks akraba toplulukları olup, liderlerin seçimi büyük ölçüde akrabalıkla belirleniyordu.
Diğer grubun alanını ve suyunu kullanma talepleri, kaçınılmaz olarak akrabalarla yapılmaktaydı ve ziyaretler daima akrabanın, akrabayı ziyareti şeklinde olmaktaydı. Güçlü kültürel gelenekler de grup bağlılığında büyük önem taşıyordu. Avcılık ve toplayıcılık, tahta oymacılığı, ağların örülmesi, matara, torba, kapanların, mızrakların, yayların, zehirli okların, bıçakların yapılması, ateş ve benzerlerinin bir gruptan diğerine geçirilebilen teknolojisine bağlıydı.
Kültürün, binlerce yıldır insan ekolojisinin çok önemli bir bileşeni olduğu ve türümüzün evrimini, evcilleşmenin keşfine kadar büyük oranda etkilediği açıktır. Bugünkü davranışımızın bu ilkel yaşama olan adaptasyonlardan nasıl etkilendiği, davranış ekologları için çelişkili; fakat, can alıcı bir sorudur.
Kaynaklar
- Yazar Yok. Bilgi Ustam. (28 Temmuz 2020). Alındığı Tarih: 28 Temmuz 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı