Kısmen robotuz zaten. Hem fizyolojik hem sosyolojik hem de psikolojik olarak…
Kalp pili, yapay kol, bacak, takma diş ve nicesi. Felsefi, sosyolojik ve politik açıdan da üretim sürecindeki bir çarkın dişlisi olma durumumuz cabası…
İleride ihtiyaca göre yapay kalp, böbrek, dalak, göz vb. büyük olasılıkla hayatımızın bir parçası olacak ve maddi durumumuza göre bunları yedek parçacılardan alıp taktıracağız.
Geriye bir tek beyin kalıyor. O konuda da, bilincin dijital ortama transfer ile ilgili çalışmalar var bildiğim kadarıyla.
Bunlar gerçekleştiğinde dünyaya hakim olacak olan yine biz olacağımız için çok bir şeylerin değişeceğini düşünmüyorum (Her şeyin ileriye doğru akışının yaratacağı zorunlu değişiklikler haricinde) . (Yapay zeka biraz daha farklı bir durum)
Teknoloji tek başına ilerlemiyor. Medeniyetimiz de ilerliyor. Dolayısı ile öyle bilim kurgu filmlerinde olduğu gibi bir kargaşa olacağı ve adalet konusunda bugünkünden daha geri bir konumda olunacağı konusunda benim bir kaygım yok şahsen. Olursa da bugün insan temelli olma olasılığı ve zorunluluğu kadar olur. Zorbalığa, baskıya, haksızlığa, adaletsizliğe vb. “hayır” içerikli…
Neticede bugün en kötü halimizle bile, adaletten sağlığa, ekonomiden bilime kadar, 100 yıl öncesinin fersah fersah ilerisindeyiz. Yarın da çok farklı bir durum olacağı kanısında değilim.
Ancak aç gözlülüğün tavan yapması ve uluslar arası yarışın silahlanma ile desteklenmesi durumunda, bir delinin bir fitili ateşlemesi ile çıkacak yıkıcı bir savaşın, medeniyetimizi ciddi oranda kesintiye uğratması ihtimali var. Böyle bir durumda yapay zekayı da geliştirmiş isek, “Terminatör” serisinin bir gerçeğimiz olması işten bile olmayabilir.
Kaynaklar
- Atınç Yılmaz. (2020). Yapay Zeka. Yayınevi: KODLAB Yayın Dağıtım. sf: 385.