Dedikodu en başta muazzam bir bilgi alışverişi sağlar. İnsanlar bir zamanlar 100-200 kişilik kabileler halinde yaşarlardı. Bir insanın aynı anda yürütebileceği sosyal ilişki sayısı da ortalama olarak bu kadar kişiye denk gelir. Dedikodu sayesinde pek çok tehlikeyi(kim hırsız kim bilmem ne), pek çok fırsatı(kim kimden hoşlanıyor, kim kimden nefret ediyor) erken yakalayabilir insanları daha fazla tanıyabilirsin. Küçük bir çevrede dedikodular iyice hayati bir hal alıyor. Aynı zamanda dedikodular, bilgi paylaşımı yapan kişilerin ilişkilerini de geliştirebiliyor. Paylaşılan sırlar saklı kaldıkça iki sırdaşın ilişkileri güçlenir, sırlar ortaya çıktıkça zayıflar. Böylece kime güvenip güvenemeyeceğin de az çok ortaya çıkar.
Tabi aynı zamanda dedikodu bir silah haline de gelebiliyor. Doğru bilgi kadar yanlış bilgi hatta kasıtlı yanlış bilgi(iftira) yayılabiliyor. Böylece sosyal ortamda bir kişiyi zayıf duruma düşürmek için de kullanışlı oluyor. İnsanlığın çoğunluğunun dedikodu yapmaktan keyif aldığını ve bir yatkınlığının olduğunu düşünüyorum.
Yani toplumsal açıdan faydası da zararı da olan bir davranış.