Bir süre insanı genetikten ibaret zannettik. Bunun için ünlü GENOM PROJESİ nin sonuçlanmasını bekledik. Herşeyi çözeceğiz, hastalıklar yok olacak sonsuz yaşayacağız diyorduk. Ancak genetiğin neredeyse hiçbir şey olmadığını anladığımızda gerçeğin bizim küçük öngörülerimizin ne kadar ötesinde olduğunu anlamamızı sağlayan duvara çarpmıştık. Oysa epigenetik - yaşam şekli genetiğin çok çok ötesinde etkiye sahipti. Daha sonra da KONNEKTOM PROJESİ ne yoğunlaşma söz konusu oldu. Beyin bağlantısal bütünselliği nin, kişilik karakter üzerinde etkisi olduğu düşünülmekte. Sinir hücrelerinin birbiriyle bağlanma haritasının ortaya çıkarılması ve bunun dijital ortama aktarılmasının kişiyi buluta aktarmak ve bedene ihtiyaç duymadan yaşaması olduğu düşünüldü. Şimdilik bir nöronun 10 - 15 bin başka nöronla olan etkileşimi, dijital kapasiteyi hiçe sayacak bir karmaşıklığa karşılık geliyor. Yani konnektom projesinin sonuçlanması daha uzun bir zaman alacak gibi görünüyor.
Ancak teorik olarak nasıl BİREBİR aynı genetik klon, aynı insan olmuyorsa, aynı konnektomun da aynı kişi olması pek mümkün görünmüyor. İnsanı oluşturan parçalardan sadece biri konnektom. Evet belki de en önemlisi bile olabilir, ancak kişiliğimizin %95-99 unu bilinçdışı oluşturmakta. Sadece bilinçli farkındalığa sahip nöronal haritanın insanın tamamına karşılık gelmesini beklemek sorgulanması gereken bir durum. Bilinç ve canlılık henüz tamamen açıklayamadığımız olgular. Bu yüzden insan denen bütünün bir parçasını dijitalize ederek onun yaşam sürmesini beklemek medikal boşlukları olan bir yaklaşım.
Kaynaklar
- Yazar Yok. Kaynak. (22 Ağustos 2020). Alındığı Tarih: 22 Ağustos 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı