İnsan gözünü bilgisayar ekranına benzetebilir miyiz? İnsan gözünün refresh oranı nedir?

Beyni sofistike bir biyolojik bilgisayar olarak düşünürsek, görüntü meydana getiren optik sistemi ve arkasında bulunan, "retina" adı verilen iki boyutlu ışığa duyarlı doku tabakasıyla göz, temel tasarım bağlamında bir monitörden çok bir video kameraya benzer.

Hem video kameralar hem de gözler ışığa duyarlılık (bir sahnenin kaydedilmesi için ne kadar parlak olması gerektiği), spektral duyarlılık (renklere verilen tepkiler), ışığa duyarlı bileşenlerin yoğunluğu (görüntünün "greni") ve değişime verilen tepki hızı gibi özellikler bağlamında ortak noktalara sahiptir. Retinanın ışığa duyarlı fotoreseptör hücreleri dizisi, ışık tarafından uyarıldığında beyninize sinyaller gönderir. Fotoreseptör hücrelerinin her birinin konumu beyninizde elektriksel olarak haritalanır, böylece zihninizde retinaya yansıyan dış dünya görüntüsüne karşılık gelen uzamsal bir resim oluşur. Bir nesne bu görsel "alanda" hareket ettiğinde fotoreseptörleri uyarır. Beynimiz saniyede yaklaşık 16 "kareden" daha hızlı hareket eden nesneleri takip edemez. Bir film izlerken aslında hareketsiz; ancak beyninizin "hareketsiz" olarak yorumlayamayacağı bir hızda akan bir slayt gösterisi görürsünüz.

Çok hızlı hareketleri takip edemediğimizin bir başka kanıtı da hareket eden tekerleklerin jant tellerini izlemektir. Tekerleğin dönüş hızı artarken jant telleri yavaşlar, hatta geriye doğru gidiyormuş gibi görünür. Beynimiz, tekerleğin hızla değişen görüntülerini bu surette yanlış yorumlamaktadır. İlginçtir ki, bazı hayvanlar görsel alanlarındaki hızlı değişiklikleri tespit etmekte bizden çok daha başarılıdır. Örneğin karasinek, floresan ışıklardan geçen alternatif akımı görebilir. Bu ışıklar saniyede 120 kez titrer. Bizler bu titreşimleri göremeyiz ve dolayısıyla rahatsız olmayız; ancak bu titreşimler saniyede 300 kare hızla hareket eden nesneleri takip edebilen bir sinek için oldukça can sıkıcı olsa gerek.^[1]