Yaşam boşluk tanımaz!
Belirsizlik boşluğu, boşluk bilinemezliği, bilinemezlik korkuyu besler.
Oysa biz canlılar için ve özelinde insanlar için güvenlik, hayatta kalma ve soyun devamının ardından 3. sıradaki genetik koddur.
Bu nedenle yaşamdaki boşlukları kimileri arayış, gözlem, deney, soru, araştırma vb. yol ve yöntemlerle, bilinir hale getirerek doldurur ve güvensiz alanı güvenli hale getirir, kimileri ise türlü nedenlerle ve öğrenilmiş bir kültürel kod üzerinden belirsiz, güvensiz alanın tamamını , bildik, tanıdık, sınırsız güce sahip bir dost ile doldurmayı tercih eder. İşte o "Dost" Tanrıdır ve ona ulaşma araç ve yöntemler bütününe inanç denir.
Her coğrafyanın insanı farklıdır. Genelde belirsizliğe yönelik temel kaygı-korku içerikli yaklaşımı ortak olsa da coğrafyanın farkı nüans farkına neden olur.
Burada sınırlı bir gücü elinde tutanlar; toplumun bu güvenli alan yaratma ihtiyacının vesile olduğu inancın ön gördüğü, tartışılmaz sınırsız güce ve hakka sahip Tanrının güç ve yetkisini bir vekalet ile tekeline alma çabası dinletin doğuşuna vesile olur.
Bir yerde ilahi kaynağa dayanan sınırsız güç ve hak temelli bir yetki var ise, bu yetkiyi vekaleten kullanacak ve bunun üzerinden yeryüzünde bir coğrafyada hükmetmek isteyecek kişi, zümre, topluluk vb. sayı kaçınılmaz olarak artar.
Bu toplumlarda bu yetkiye talip olanların bu yetkiyi veren Tanrı veya kullandırma araç, kural ve yöntemleri olan dine yönelik itirazları bu yetkinin altını boşaltır. Bunun için onların varlığının ortak kabulüne dokunulmaz ancak nitelikleri ile ilgili ortaklaşılmayan alanlar üzerinden kendilerini "öz, hakiki" olan biziz şeklinde tanımlar ve kendilerini farklı yerde konumlandırır. Bu konumlandırmanın literatürdeki adı mezheptir. Ötesi de var, ötesinin ötesi de...