Şimdilik!
Belki de cevap ademi kanunlarımızda gizli!
Ademi kanunlarımızda kanunun kendisi fiili bir durumun genel geçer ilkeler silsilesi ile ifade edilişinden başka bir şey değildir. Bu ilkeler silsilesi de mutlak değildir. Çünkü esas olan toplumdur ve devinen bir toplumun hiçbir mutlak kaideye boyun eğmeyeceği aşikardır. Zira kanunu kanun yapan evveliyatın dayanağı fiili durumdur ki kanunların insanlık tarihi boyunca sürekli değişip gelişmesini buna borçluyuz. Bu fiili durumu da sürekli devinime…
Ademi kanunlarımızın mutlak olmayışının gerekçesi doğa ve evrenimiz için neden geçerli olmasın. Ki, ademi kanunlarımızın tezahürüne vesile olan toplumsal yapımlarımız aynı zamanda doğamızın birer yan ürünü değil mi ve doğamız da evrenimizin…
Doğa kanunları, bir ebeveynin yeni doğan çocuklarına isim vermesinden ibarettir. İsmin kendisi doğuma vesile olmadığı ve olmayacağı gibi sadece o ana ait bir sonucun tezahürüdür. Bu tezahürde ebeveynin ebeveyninin isminin kendisi belirleyici olabileceği gibi, ebeveynlerin etkisi altında kaldığı bir başka kişi, olay veya olgu da aynı oranda belirleyicidir. Doğanın da, evrenin de farklı işlediği kanısında değilim. Oluş, adlandırış, değişim ve yine oluş ve adlandırış…
İlk neden hiç olmayabilir. Zira klasik neden sonuç ilişkisi içerisinde bile, hangi disiplinde bu konuyu ele alırsak alalım her nedenin aynı zamanda bir sonuç ve her sonucun aynı zamanda bir neden olduğunu görürüz. Bize kalan sadece sıralamak.
Bugünden geriye doğru filmi sardığımızda ulaştığımızı sandığımız o ilk neden yanılsamasının aslında net bir cevabı var: Ufkumuz buraya kadar ve “şimdilik”.
Şayet bunu bu dürüstlükte ifade etmeyip, insanlığın tarihi kadar eski olan o ilk neden sorunsalını ufkumuzun sınırlarına hapsetseydik, şu an akademilerimizde hala dünyanın düz ve bir öküzün boynuzları üstünde durduğunu, öküzün her kafasını salladığında depremlerin gerçekleştiğini temel ve vazgeçilmez bir bilimsel kaide olarak okur ve okuturduk.
Bir insana geniş zaman kipi ile “mutlu musunuz” diye sorduğunuzda cevabında ( cevabı ne olursa olsun) geleceğe konmuş bir ipotek ile karşılaşmazsınız. Aslında o da siz de iyi bilirsiniz ki cevabının içeriğinin zamansal ifadesi “şimdilik”tir. Bilim de bilim insanları da böyledir ve her seferinde şimdilik deme ihtiyacı duymaz fakat her sözlerinin, tespitlerinin velev ki doğa kanunu da olsa nihai tercümesi “şimdilik”tir, ötesi değil. Sevgiyle…