Deprem, fay dediğimiz yerkabuğunun kırıklarının hareketlerinin sebebi ile ortaya çıkan sarsıntılar. Bu hareketler dünyanın gayet normal ve alışıldık bir durumu.
Bir yerküre parçası düşünelim, 200 km boyu 100 km genişliği olsun. Bu parçanın, diğer yerküre parçalarına (hiç bir yerküre parçası düzgün kenarlı ve biçimli olamaz ama kaba hesapla) toplamda 600 km kadar bir çevre teması olacaktır. Bu parçanın derinliğini de düşünürsek yüzbinlerce kmkare yüzey alanı ile diğer kara parçaları ile yüzey teması olacak. Birime dökmenin zor olduğu bir yüzey gerilimi, yine birime dökmenin zor olduğu bir ağırlığı olacaktır. Aynı şekilde bu parça, yerkürenin hareketleri paralelinde birime dökülemeyecek basınçların, itmelerin, kırılmaların etkisinde olacaktır. Sahip olunan devasa yüzey alanı milyonlarca farklı bölge ve nokta, çok farklı sürtünme ve basınç noktaları içerecektir.
Şimdi... İnsanların, insan yapısı herhangi bir üretimin, böylesi devasa, maruz kaldığı etkilerin böylesine hesaplanamaz, ölçeğe dökülemez, görülüp sınırlarının netleştirilmesi bile olanaksız olan bir yapının, tamamen kontrolsüz hareketlerini yönlendirmesi, tetiklemesi ne kadar mümkün olabilir? Bir karıncanın, bir binanın temelini etkileyebilmesi ne kadar mümkün ise insanların bir depremi tetiklemesi ya da etkileyebilmesi yaklaşık olarak o kadar olacaktır. Bir atom bombası bir şehri yok edecek güçte oluyor ve bazı depremlerin 500 atom bombası enerjisinde olduğu söyleniyor. 500 şehri etkileyebilecek enerjiye sahip bir depremi, insanların etkileyebileceğine ya da tetikleyebileceğine inanmak, hayli ilginç ve özgüvenli bir öngörü.
Ve... "Olabilir mi?" başlığı altındaki soruların, çok fazla kez "cevaplanamaz" yapıda olduğunu belirtmeye çalışmıştık. Olabilir mi sorusu, tüm zamanları ve tüm şartları içeren bir sorudur. 1 milyon yıl sonrasını da içerir. Bugün hiç kimse, sınırsız süre sonra neler olur bilemez. Ve ayrıca bir şeyin asla olamayacak bir şey olduğunu iddia edebilmek için, ilgili cevabın tüm zamanlarda ve şartlarda denenmiş olması gerekir. Bu da olanaksız olduğu için "olabilir mi?" sorusunun cevabı asla "olamaz" olmayacağı ve bu durum da okuyan da "demek ki mümkün" algısı yaratacağı için olabilir mi sorusu, soran kişi farkında ya da değil hileli bir soru biçimidir. Çünkü cevap her zaman "mümkün"dür. Ancak bir şeyin aksini ispatlamak gerekmez ve bir şeyin asla olamayacak olması, olacağını da göstermez. Şu an, evrenin bir yerindeki bir gezegende, 1500 metre boyunda, pembe, karanlık enerjiyle beslenen, kırk ayaklı, beş kulaklı insanlar olabilir mi sorusunun cevabı da "olamaz" değildir. Çünkü olamaz desek, gidip baktın mı diye sorulabilir. Bu nedenle sorularımızı bu kalıptan mümkün olduğunca kurtarmamız gerekiyor.
Umarım açıklayıcı olabilmişimdir. Sağlıcakla.