Merhabalar,öncelikle şunu söyleyelim:Bir olgunun sınırları görelidir. Çünkü tarih yoruma açık bir bilimdir. Örneğin Roma döneminin sonu olarak kimi tarihçiler Roma Imparatorluğunun Doğu ve Batı olarak ikiye bölünmesini alırken,kimi tarihçiler ise Roma tarihini Doğu ve Batı Roma imparatorluklarını da dahil ederek alırlar ve Roma tarihinin sonu olarak Istanbul'u fethi ve Doğu Roma Imparatorluğunun çöküşü olan 1453 tarihini alırlar. Kimi tarihçiler ise Roma tarihinin sadece bir siyasi yapıdan ibaret olmadığını,kültürel ve politik olarak onu örnek alan devletlerin de Roma tarihine dahil edilebileceğini savunur. Bu yüzden Roma Imparatorluğunu örnek alan Osmanlı İmparatorluğunu da Roma tarihine dahil ederler. Çünkü onlara göre Roma sadece siyasi bir yapı değil,kültürel bir ekoldür.[2] Yani dostum Helenistik dönemi ele alırken de aynı şekilde farklı farklı yorumlar ortaya çıkacaktır. Eğer Helenistik dönemi İskenderin imparatorluğu merkezine koyarsak 2.Philip döneminde başlamış, İskenderin ölüp imparatorluğun dağılması ile ya da İskenderin kumandanlarının kurduğu devletlerin hepsinin yıkılmasıyla sona ermiştir. Ama eğer helenistik dönemi bir kültür olarak ele alacak olursak Islam'ın Altın Çağı,Rönesans gibi dönemlerde de etkisini sürdürdüğünden dolayı çok uzun bir süre etkisini sürdürmüştür. Çünkü bu dönemlerde o döneme özlem duyulmuş ve eski yunan düşüncesi geri getirilmeye çalışılmıştır. Bu kültürel kısımı. Eğer etnolojik bakımdan ele alacak olursak iş daha da geniş bir yelpazeyeye yayılıyor. Örneğin Büyük İskenderin Mısırı fethinden sonra uzun bir süre Mısırda yunan kökenli hükümdarlar hüküm sürmüştür,hatta Kleopatra bile yunan kökenlidir![1] Yani yunan kökenli insanların sayısı da farklı farklı bölgeler de artmıştır. Sözünözü, Helenistik dönem de dahil bir olgu için belirli bir sınır koymamız oldukça yoruma açıktır.
Kaynaklar
- Toby Wilkinson. Eski Mısır.
- Umberto Eco. Antik Roma.