Hayvanlar olarak genel anlamda oksijen tüketecek şekilde evrimleştik ve bu yüzden oksijenin varlığı bu konuda daha önemli görülüyor fakat azotun da yaşamımızdaki yeri hiç de azımsanamayacak kadar büyük. Azotun yokluğu halinde atmosferdeki azot açığını kapatacak bir gaz olması daha gerekirdi. Çünkü azotun yokluğunu oksijen devralsaydı işler hiç de iyi olmazdı. Atmosferde yoğun olarak bulunan oksijen, geçirgenliği sayesinde hücre çekirdeğini saran zara hücum edecek ve DNA'larımıza büyük ölçüde zarar verecekti. Bunun yanı sıra enzimlerin çalışması zorlaşacak ve bu da hasar alacak olan organellerimizin onarımı imkansız kılacaktı. Vücudumuz da hücrelerden meydana geldiği için özellikle akciğer ve beyin gibi temel organlarımız bu değişime adapte olamayacak ve devamında kaçınılmaz son gelecekti.
Bunun çevreye olacak etkisine gelirsek eğer oksijen yakıcı bir madde olarak geçmektedir. Oksijenin atmosferde yoğun olarak bulunduğunu varsaydığımızda bu durum her yerde ani yangınlara sebebiyet verirdi. Şuan hayatımızda büyük bir alan kaplayan elektriğin bile kullanımını imkansız kılardı. Çünkü en ufak bir alev bütün bir alanın tahribine sebep olur ve neredeyse durdurulması yine imkansız yangınlar yaratırdı. Burada azot gazının yüksek olması büyük bir şans olarak görülebilir çünkü azot gazı molekülleri oksijen gazı moleküllerine göre daha kararlıdır. Böylece atmosferde oluşan tepkimelerde yer almazlar. Aynı zamanda bitkilerin yaşamak, büyümek ve üremek için ihtiyaç duyduğu en önemli maddelerden biridir. Bu tabii ki şuan için bulunduğumuz gerçeklik için geçerli. Keza farklı bir şekilde evrimleşmiş olsaydık her şey bambaşka da ilerleyebilirdi.
Bunun yanı sıra solunum zorluğu çeken bazı hastalara ve astronotlara saf oksijen verildiğini, ama bunun kısmi ve düşük basınç altında olduğunu belirtmekte fayda var. Çünkü yüksek basınçta artan basınçla beraber oksijen de buna karşın yoğunlaşır. Bunu bir dalgıç üzerinde örneklendirebiliriz. Derin sulara inildikçe basınç bilindiği gibi artar ve oksijen de basınç etkisiyle yoğun bir hal alır. Dalgıcın tüpündeki hava karışımında normal atmosfer basıncına göre daha yoğun bir şekilde oksijen-azot karışımı girecektir. Böylece emilen oksijen miktarı da artacaktır. Bu yüzden bu gibi durumlarda nadiren de olsa oksijen zehirlenmesi vakaları karşımıza çıkmakta.
Sonda bahsettiğim oksijen zehirlenmesi konusunu soruyla çok alakalı olmadığı için açıklamayacağım ama ilgini çekerse diye kaynaklara bıraktım. Oldukça detaylı açıklamaya çalıştım. Biraz acele oldu bu nedenle yazım hataları varsa kusura bakmayın lütfen. Umarım yardımcı olabilmişimdir. Bilimle kalın.
Kaynaklar
- Editör. Aldığımız Her Nefes. (8 Ağustos 2021). Alındığı Tarih: 8 Ağustos 2021. Alındığı Yer: | Arşiv Bağlantısı
- Dr. Mahir E. Ocak. Atmosferde Neden Çok Miktarda Azot Var?. (8 Ağustos 2021). Alındığı Tarih: 8 Ağustos 2021. Alındığı Yer: | Arşiv Bağlantısı
- Muzaffer Özgüleş. Atmosferimizin Tamamı Oksijenden Oluşsaydı Acaba Ne Olurdu?. (8 Ağustos 2021). Alındığı Tarih: 8 Ağustos 2021. Alındığı Yer: | Arşiv Bağlantısı
- Editör. İnsan Vücudunun Farklı Şekillerde Yüzleşebildiği Tehlike: Oksijen Zehirlenmesi. (8 Ağustos 2021). Alındığı Tarih: 8 Ağustos 2021. Alındığı Yer: | Arşiv Bağlantısı
- Editör. Oksijen Zehirlenmesi. (8 Ağustos 2021). Alındığı Tarih: 8 Ağustos 2021. Alındığı Yer: | Arşiv Bağlantısı