Evren Mutlak Kural Tanımaz!
Devinim, evrenin özüdür. Evrenimiz bu özünü harekete borçludur ve bu hareketin seyrini evrenin kendisi bile kesin olarak bilemez. Çünkü içerdiklerinin kendisidir ve karşılıklı kesintisiz etkileşimlerinin sonsuz çıktıları onu her an yeniden şekillendirir.
Hazır fizik yasaları da bu karşılıklı etkileşimin (bizim açımızdan belirli bir süreliğine) ve evrene içkin oluşların devrimsel-nitel sıçramalarının tanımlanmasından ibaret iken, bu nitel sıçramaların ardındaki kesintisiz evrimsel-nicel birikimlerin çetelesini tutacak ne aracımız ne de hızımız olmadığından, olamayacağından evrene içkin hiçbir konuda mutlak bir kesinlikten söz edemeyiz.
İşte burada, sadece fizik yasalarının değil aklımıza gelebilecek her yasanın-kuralın kesintisiz olarak değiştiğini, bizlerin ise bu değişimi aynı olgu için ancak çektiğimiz son iki fotoğraf arasındaki fark itibarı ile kavrayabildiğini, bu iki fotoğraf arasındaki zamanın asırlara yayılmasının bizler için devasa ancak evrenimiz nazarında bir göz kırpması bile sayılamayacağını düşündüğümüzde, evrenimizin mutlak kural tanımadığını-istese bile tanıyamayacağını görürüz.
Kaldı ki kesinlik son duraktır ve biz dahil evrenimize içkin ( haz duyabilecek) hiçbir varlığın bundan haz edeceği kanısında değilim. Kesinlik bilimsel kuşkuculuğun mezarını kazır, dolayısı ile de bilimin. Oysa bilimin en muazzam silahı ve lokomotifi şu üç kelimede saklıdır: Ya öyle değilse!
Zira bugüne değin tespit edebildiğimiz, gözlemleyebildiğimiz ve açığa çıkarabildiğimiz ile akıl yürütme alanımızdaki her evrensel, evrimsel, tarihsel, bilimsel veri hep buna işaret eder: “Değişmeyen tek şey değişim.” Sevgiyle…