İstanbul fethinde, islam evliyalarının ve edilen duaların yardım ettiğini söyleyen ak şemseddin'i tersleyip; "öyle bir şey yok. Şehri benim kılıcım aldı" demiş olabilmesinin gerçeklik payı nedir? Herhangi bir kaynakta geçiyor mu? Teşekkürler.
Merhaba, bu hikayeyi ilk defa duyuyorum. Ama şunu bilmemiz gerekiyor. Osmanlı kroniklerinde bu şekilde çok fazla hikaye var ve bu hikayeleri anlatan kroniklerin çoğu o hikayeden sonraki zamanlarda yazılmış oluyor. Osmanlı kroniklerinin çok güvenilir kaynaklar olmadığı malum. Bu hikayelerin yazılmasının asıl nedeni bir mesaj vermek. Bu hikayelerin gerçek olup olmadığı tartışmasının bence bir anlamı yok. Ancak yazıldığı dönem ile ilgili çok fazla bilgi içeriyor olabilirler.
Fatih Sultan Mehmet'in ulemaya karşı böyle bir çıkış yaptığı rivayeti mevcuttur. İbn - i Kemal bu konuda geniş açıklamalar yapmaktadır. Lakin bu çıkış Çandarlı destekçilerine karşı mı yoksa Akşemseddin'i de içine alacak şekilde genel bir derviş ve ulema zümresine karşı mıdır? Bu tartışmalıdır.
İnalcık, bu çıkışı, ulema ve dervişler zümresine genel bir çıkış olarak yorumlamaktadır. İçlerinde Akşemseddin de vardır. Nitekim şeyh, yeniçerilerin başına devşirme olmayan birini, Müslüman doğmuş birini geçirmek gerektiğini belirtir. Devşirme askeri ağır ihtamlarla, para peşinde koşan ve bağlılığı olmayan kişiler olarak betimler. İlaveten şehrin, dervişlerin, erenlerin dualarıyla alındığını ifade etmiştir. Bu durum hükümdarın otoritesini gölgeler, Fatih tepki gösterir. Devşirmelerle ilgili görüşleriyse kapıkulu sistemi-tımar dengesi içinde kurulmuş Osmanlı nizamına köklü bir eleştiridir. Genç hükümdarın Akşemddin ile arasına bir mesafe koyması bu denklemde anlamlıdır.
Karşıt görüş, bu çıkışın şeyhe değil, sadece Çandarlı destekçilerine olduğunu belirtir. Şeyh, kendi isteği ile Göynük'e çekilmiştir.
Kendi yorumum şudur; Fatih, Bellini ile olan sohbetlerinde belli olduğu gibi dervişleri pek sevmez. Akşemseddin'e karşı da bu nedenle içinde bir sevgi oluşmamış olabilir. Zaten ileri ki zamanlarda Fatih'in mali yaptırımları ilk başta devşirme zümresini, tarikatları vuracaktır. Ayrıca 2. Beyazıd'ın Fatih karşıtı siyasetini de tarikatlar destekleyecektir. Ortada bir anlaşmazlık olduğu muhakkaktır.
Ulema ile Fatih'in ilişkileyse tarikatlardaki gibi topyekun bir karşıtlık değildir. Ulema kavramı ile fAtrih'in arası iyi bile sayılabilir. Zaten en önemli veziri Karamani Mehmet Paşa, ulema kökenlidir. O dönem vezirler de ulemadan seçilir. Fatih ulemaya kanunları ile ayrıcalık tanır. Öyleyse kişisel olarak tek karşı olduğu dini zümre dervişlerdi.