Öncelikle ezberlemek ile öğrenmek tam anlamıyla aynı şeyleri ifade etmez. Öğrenme dediğimiz durum bilişsel ( daha çok soyut kavramlar) duyuşsal (duygusal) ve devinişsel (psikomotor ya da zihin-el-vücut kordinasyonu) olarak öncelikle 3 bölüme ayrılır. Daha sonra ise bu 3 bölüm öğrenme düzeyi dediğimiz 6 bölüme ayrılır. Bilme-Kavrama-Uygulama-Analiz-Sentez-Değerlendirme.
Bir ve birden fazla bilgiyi en azından analiz kısmına kadar öğrenilirse, ben, oluşacak çığın ilk parçasının kopucağını ve devamının kendisinin geleceğini inanıyorum. Çünkü yavaş yavaş öğrenmeyi öğrenmiş oluyorsunuz.
Ve evet. Ben ne kadar çok bilgi o kadar büyük huzur ve mutluluk olarak görüyorum. Ne kadar aksini idda eden atasözü olsada, bence tıpkı ışığın olduğu gibi mutluluk da bilmeden geliyor.
Cehalet karanlıktır. Ve unutmamalıyız ki o karanlıkta çok fazla kalırsak, köstebek misali kör olabiliriz. Ya da Darwin in dediği gibi "Kullanılmayan organlar, zamanla güçsüz kalır ve yok olurlar". Kafamızı kullanalım ki ne kör olalım, ne cahil. Bunun için yapmamız gerekn ise sadece sorgulamamız. Mutluluk bize sonrasında kendi gelecektir, sevgiler... :)