Evet, vücudumuzun savunma sistemleri zaten vardır. Yani siz herhangi bir hastalığa maruz kaldığınızda (patojene maruz) zaten vücudunuz siz farkında olmadan sizin için savaşmaya başlar.
Fiziksel savunma mekanizmaları: Örneğin cilt, sindirim sistemi, solunum yolu, kirpikler ve diğer vücut kılları. Bu yapılar bizleri ''mikrop'' olarak adlandırılan mikroskobik patojenlerden korur.
Kimyasal savunma mekanizmaları: Örneğin salgılar, mukus, safra, mide asidi, tükürük ve gözyaşı.
Bağışıklık sistemi, başlı başına bir savunma mekanizmasıdır. Bağışıklık sistemi düşüklüğü çoğu hastalığa yakalanmamıza ve dirençsiz kalmamıza sebebiyet verir. Bağışıklık sistemi bakteri virüs ya da parazit gibi mikroorganizmaların yanı sıra kanser hücrelerini de normal vücut hücrelerinden ayırt ederek bunlara karşı bir savunma bariyeri oluşturur.
Verdiğiniz kanser örneği, zaten bağışıklık sistemimizin ''savaşıp'' kazanamadığı, kontrolsüz hücre bölünmesidir. Kanser, hücrelerin bölünme mekanizmalarının bozulması ve kontrolsüz bir şekilde üremeleri anlamına gelir. Bu da hücrelerin kümeleşmesi sonucu ''tümörü'' oluşturur. Bağışıklık sistemi önce buna karşı gelmeye çalışır, keza başarabilir. Fakat başaramadığı zaman kanser hücrelerinin önü kesilmez.
Hastalıklardan korunmak adına bağışıklık sistemimizi destekleyici ek gıdalar, sağlıklı beslenme ve fiziksel aktiviteler bizleri pozitif yönde etkileyecektir.