Evrimsel yaratılışçılık, evrim teorisi ile yaratılışçılığı birleştirmeye çalışır. Ancak, bu iki görüş çelişir çünkü evrim, insanın hayvanlardan evrimleşerek uzun bir süreç sonucu ortaya çıktığını savunur, oysa yaratılışçılık, insanın Tanrı tarafından özel bir şekilde yaratıldığını öne sürer.
Evrimsel yaratılışçılık fikrini savunanlar, Tanrı'nın evrimsel süreçleri bir araç olarak kullanarak yaratılışı gerçekleştirdiğini öne sürer. Ancak, bu görüş Tanrı'nın mutlak yaratıcı gücüne ters düşer. Eğer Tanrı her şeyin mutlak yaratıcısıysa, "ol" diyerek yaratma gücüne sahipse, neden aşamalara, rastlantısallığa, ve doğal seleksiyona dayanan bir süreç kullanarak yaratılışını gerçekleştirsin? Tanrı'nın yaratma gücü, her şeyin anında ve eksiksiz şekilde meydana gelmesini gerektirir. Evrimsel süreç ise doğası gereği sürekli değişimi ve aşamaları gerektirir; bu da Tanrı'nın yaratıcı kudretini sınırlayan bir anlayışa yol açar. Eğer Tanrı'nın, bir varlığı direkt olarak yaratmak yerine önce kendi yaratışını aşamalardan geçirerek test etmesi söz konusu ise; bu Tanrı'nın mutlak yaratıcı gücünü sorgulayan bir yaklaşım olur.
İnsanın yaratılışı konusunda yaratılışçı evrim, Adem ve Havva'nın yaratılış hikayesiyle çelişir. Hikayeye göre, insan bir süreçten geçmeden, saf insan formuyla cennette yaratılır; sonrasında ise oradan kovulup dünyaya düşer. Burada herhangi bir evrimsel süreç yoktur, sadece bir anlık mekan değişimi söz konusudur. Buna göre insan, evrim veya diğer canlılarla bir bağlantısı olmadan resmen dünyaya gelivemiştir. Hatta yaratılış miti, sadece insanı değil Tanrı'nın dünyayı ve canlıları doğrudan ve bir anda yaratmasını savunur. Evrimsel yaratılışçılık, bu geleneksel anlatılarla uyumsuzdur; çünkü evrim, milyonlarca yıl süren bir süreçtir ve Tanrı'nın doğrudan müdahalesi yerine doğal süreçleri içerir. Bu duruma Tanrı'nın müdahalesi dahilse bile bu müdahaleye dair bilimsel bir kanıt yoktur. Bu yüzden de bu fikir, bana göre mantıksal olarak tutarsızlıklarla doludur ve gerçeklik payı yoktur.
Eğer özetleyecek olursak evrimsel yaratılış, doğal olan ile doğaüstü olanın çatışmasına evrilen bir tartışmayı içerir. Bu bağlamda, işin içine inanç girdiği zaman ise durum hakkında belli bir sonuca varmak, kişiye bağlı bir seçenek haline gelir. Kişi sırf mantıklı değil diye bir şeyi reddetmek zorunda değildir. Ne de olsa düşünce özgürlüğü kapsamında mantıksızlık da bir seçenektir.