Sorunuza cevap olur mu bilmiyorum ama söylediğiniz hususun pek çok problemi var ve bunlardan bazıları şöyledir:
- Tarihte, oy hakkının belirli sınıflara veya gruplara tanındığı dönemlerde, bu durumun toplumsal adaletsizliklere ve baskıcı rejimlere zemin hazırladığı görülmüştür.
- "Eğitimli" kavramının sınırlarını çizmek oldukça zordur. Hangi eğitim seviyesinin ölçüt alınacağı, hangi bilgi alanlarının "eğitim" olarak kabul edileceği gibi sorular muğlaklık yaratır. Örneğin üniversite mezunu olmasına rağmen eğitimsiz insanlar olabilmektedir (torpil, kopya vb). Aynı şekilde ilkokul mezunu olmasına rağmen hayatın getirdiği tecrübelerle holding kuranlar da mevcuttur.
- Demokraside egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, eğitimlilerin değildir.
- Oy hakkının eğitim düzeyine göre farklılaştırılması, toplumda derin bir ayrışmaya ve kutuplaşmaya yol açabilir. Ülkenin karşılaşacağı her sorunda oy veremeyenler oy verenleri suçlar ve bu şiddete kadar gidebilir.
- İktidardaki gruplar, kendi çıkarlarına uygun bir eğitim sistemi oluşturarak oy tabanlarını genişletmeye çalışabilir. Diyelim ki iktidar belirli bir dini görüşü savunuyor, öyleyse eğitimi o dini görüşe uygun olarak planlayarak diğer görüşteki insanları dışlayabilirler. Çünkü her eğitimin temelinde ideoloji yatar. Bunun tam tersi olması da mümkündür.
Kaynaklar
- ANTHONY GIDDENS. Sosyloji, Toplumsal Tabakalaşma Ve Eğitim. Alındığı Tarih: 18 Aralık 2024. Alındığı Yer: Wordpress | Arşiv Bağlantısı
- Annabelle Lever. (2024). Demokraside Oy Vermek Hakkında Güncel Makale. Democracy and the ethics of voting. | Arşiv Bağlantısı