Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Yeni Soru Sor
Paylaşım Yap
Sorulara Dön
Anonim
Anonim Üye 27 Temmuz 2 Cevap
1

Eğitim sistemi nasıl olmalı?

Eğitim tüm dünyada ya çok masraflı yada kalitesiz peki kaliteli ve masrafsız veya çok yönlü bir eğitim olabilir mi kaliteli aynı zamanda
349 görüntülenme
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
2 Cevap
Esat Kudret
Akıl yürütmeyi öğrenmeye çalışan bir öğretmenim. 29 Temmuz

Evrime Sadakat!

Eğitim, nüve şeklinde zihinleri hedefler ve " ağaç yaşken eğilir" atasözü aslında bir şeyi nüve iken, bireyi; ihtiyaçları ve olması gerektiği gibi (doğasına uygun şekilde) değil, egemen aklın beklenti ve tercihleri doğrultusunda eğip, büküp şekil vermeyi öngörür.

Dolayısı ile her eğitim modelinin temelinde o modelin siyasi izdüşümüne teğet bir felsefe vardır.

Tüm Reklamları Kapat

Nitekim bugün egemen kapitalist siyasal ideolojinin (menfaat temelli) izdüşümüne teğet eğitim alanındaki dayanak felsefesi pragmatist felsefedir ve çıkar için her yolu mubah kılan bir felsefedir. Tek bir dayanak noktası vardır: Fayda... Öyle herkesi, halkları, toplumu kapsayan bir fayda da değil, özel mülkiyetçi, bireysel fayda…

Buna dayalı eğitim sistemi de haliyle eğitimi bu faydacı amaç çerçevesinde " istendik davranış değişimi" olarak tanımlayıp bütün organizasyonunu (kitap, müfredat, içerik, öğretmen vb.) bu amaca göre kuracaktır. Bugün dünya genelinde sömürünün idamesi için zaruri olan budur.

Fakat alternatifleri de vardır. Dayandığı (sosyalist) ideoloji ve onun da dayandığı (bilimsel- materyalist) felsefe gereği, eğitimi, bireyin kendini özgürce keşfine bağlayan, bireyi hayatta karşılaşabileceği her zorluğu aşacak donatılarla donatan ve ona bunu yaşayarak öğreten politeknik eğitim gibi…

Eğitimde kalite ne yazık ki para ile ölçülmüyor. Eğittiğimiz bireyi ne denli özgür ve eğitimin eşit hak ve fikir sahibi bir öznesi kıldığımız, temel belirleyen olarak karşımıza çıkıyor.

Tüm Reklamları Kapat

Nitekim kapitalist hegemonya ve para cenderesi arasında eğitimini tamamlayıp özgürce bu cendereden sıyrılabilenler, türümüzü herkese açık ve bir bütün olarak ileri taşıyabiliyor.

Büyük çoğunluğu ise, beyinleri ne denli parlak olsa da bu cenderenin dışına çıkma ve özgürleşme imkanına kavuşamadığı veya derdine düşmediği için; ya bir Efendi'nin hizmetinin bir aparatı (kerhen de olsa gerçeğin inkarına sessiz kalan) yahut doğrudan (gerçeği menfaat uğruna ters yüz edip pazarlayan) hizmetkarı olabiliyor. Tarihimizde ve her disiplinde sayısız emsali vardır.

Eğitim sistemi nasıl olmalı? Cidden zor bir soru...

Sorunun muhatabı kim?

Her muhataba göre cevabı farklı bir soru...

Efendi için itaatkâr nesil yetiştiren, bir tüccar için çok kar sağlayan, sıradan bir insan için sıçrama tahtası görevi gören ve fakat ben özge bir öğretmen için “öğrencisini özgür kılan” cevabı pekâlâ verilebilir ve emin olunsun ki hepsinin dayandığı, kaynağını yaşamdan alan ve kaynağa siyasi(pratik) bir netice olarak dönen bir felsefeye dayanır.

Peki bu konuda evrimimiz ne diyor? Ne de olsa onun dayandığı ne bir felsefe ne de hedeflediği siyasal-ideolojik bir hedef yok. Aksine tüm felsefeler ve ona dayalı ideolojiler ile siyasi tercihler onun farklı yorumlanışının hayattaki tezahürü.

Yine soralım. Evrimimiz bu konuda her şeyden azade ne diyor?

Hayatta kal ve üre. Bunu öyle yap ki; seni var eden doğa ile sidik yarışına girmeden ve etrafındaki her şey ile ilişkili ve bağlı olduğunu unutmadan.

Adil bir yarışta öyle donan ki; (tüm diğer genetik akrabaların misali, tek hücreliden en yakın ortak atan maymuna kadar) farklı olduğunu sandığın ve fakat yanıldığın benzerlerinle, tek başına ayakta kalmaya, üremene ve yaşamını sürdürmene olanak versin.

Tüm Reklamları Kapat

Öyle bir olanak olsun ki; seni bir kuyunun dibinde çıkarılması gereken bir cevher olarak görsün ve çıkarsın. Aksine seni dipsiz ve taşla doldurulması gereken boş bir kuyu bellemesin.

Öyle bir olanak olsun ki; seni bir adım ve bir adım ve dahası öteye taşıyabilsin. Sürekli boynuna taktığı bir zincir ile (oto kontrol adı altında veya doğrudan baskı veya yabancılaşma olarak tanımlanan şekilde) sürekli frenlemesin.

Seni, özgür kılışı oranında senin dışındaki her şeye karşı da sorumlu kılsın.

Tüm Reklamları Kapat

Böyle bir eğitim para ile, yetkinlik ile, kalite vb. yalanlar ile sağlanamaz. Öğrenciyi özgür kılmayı ve özgürlüğün büyüklüğünce ve sürekliliğince eş değer bir sorumluluk ile donatmayı hedefleyen bir eğitim tek bir şey ister: Evrimimize sadakat...

Evrime sadakatte eğitilen eğitimin nesnesi değil öznesi olur. Var olan gömleğe (kalıba) uydurulmaz, kendi özgün kalıbına göre gömlek dikilir.

Evrime sadakatte bizi biz eden “BİZ” olgusu evrimimizi inkâr edercesine bireyciliğe, “BEN” olgusuna kurban edilmez. Sorumsuz ve doymak bilmez bir oburluk ile tüketimi değil üretimi hedefler.

Ve en önemlisi evrimimize sadık bir eğitimde, geriye dönük bizi bugüne getiren süreçlerce defalarca kanıtlandığı üzere; kendimizi evrenin merkezi ve her şeye layık, her şey hizmetimize amade körlüğü ile dışımızdaki doğayı-yaşamı önemsememenin, bindiğimiz dalı kesmenin aksine, ortaklaşma ve kanaat zorunlu bir değer olarak içselleştirilir.

Tüm Reklamları Kapat

Emsalleri var mı? Elbette var…Sosyalist bir deneyim olarak Sovyetlerde Makarenko önderliğinde politeknik eğitim, ülkemizde derin izler bırakan Köy Enstitüleri, Hali hazırda Küba’daki eğitim sistemi ve nicesi.

Buralardan yetişen nesillerden, çok kısa bir zamanda dünya genelinde ve insanlık tarihinin çok uzun kesitlerinde diğer eğitim sistemlerinin yetiştirdiğinin misli misli ve küresel ölçekte etki yaratan bilim insanı, yazar, şair, müzisyen, sanatçı, edebiyatçı vb. yetişmiştir.

Hatta diyebilirim ki ülkemiz; Köy Enstitülerinin, akla ziyan siyasi bir irade ile kapatılmasının ardından onlarca yıl geçmesine rağmen, halen yukarıda saydığımız alanlarda yetişen insanların insanlığın ortak mirasına katkıları ile yol almakta ve ne yazık ki yerine konan pragmatist eğitim sistemi ile o gündür bu gündür üstüne pek bir şey de eklenememektedir.

Bugün okullarımızın ve hatta üniversitelerimizin içler acısı özünden uzak hali bunun en önemli kanıtıdır. Daha da devam edeceğe benziyor. Bundan sıyrılıp insanlığa katkı sunanlarımızın ekseriyeti ne yazık ki beyin göçü neticesinde bu bereketli Anadolu topraklarından kopmuş, koparılmış insanlardan ibarettir. Çok yazık…

Kaynaklar

  1. Fakir Baykurt. (2022). Unutulmaz Köy Enstitüleri. Yayınevi: Literatür Yayıncılık. sf: 180.
  2. EĞİT DER YAYINLARI. (1990). Kuruluşunun 50. Yılında Köy Enstitüleri. Yayınevi: Eğit Der Yayınları. sf: 380.
  3. ANTON S. MAKARENKO. Yaşam Yolu 1. ISBN: 9789753880466. Yayınevi: Payel Yayınları. sf: 319.
  4. Celil Denktaş. (2014). Üç Açıdan Küba-Politik, Katılım, Eğitim, Kadın/Erkek. ISBN: 9786055513306. Yayınevi: NotaBene Yayınları.
4
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Hikmet Altun
Gözlemci 22 Ocak

Bu soru daha makro perspektifte ele alındığında problemin çözümüne giden yol bi nebze katedilmiş olacaktır.

Eğitim sistemi gelişmiş ülkelerde birbirine benzer yapıdadır ve Türkiye gibi kendini gelişmemiş statüsünde görmeyen aradakalmışlar ülkelerinde yine aynı benzerlikler söz konusudur ancak iç dinamikleri son derece oynaktır. Birinci listedeki ülkelerde eğitim sistemi nispeten daha az tartışılır zira konu tartışmaya açıldığında çoğu zaman yapıyı bozacak nitelikte köklü radikal değişiklikler dillendirilir. Bu da, demokrasi ve cumhuriyet gibi kavramları kutsallaştıran, dolayısıyla bu iki kavram etrafında şekillenen tüm meselelerde olduğu gibi eğitim meselesinde de temkinli davranan mevzubahis ülke toplumlarını hayli korkutur. İkinci liste ülkelerde ise toplumun ahlak ve erdem anlayışının esnek olması nedeniyle eğitim yönetimi siyasete çok sıkı bağlıdır dolayısıyla siyasi dengelere göre sistemin iç yapısı sık sık değişir.

Eğitim sisteminin çürüdüğüne olan inanç modern çağa atfedilse de binlerce yıldır her nesil kendinden önce gelen neslin cahil, sonraki neslin ise Aptal olduğuna kanaat getirir. Bu nesilcilik problemi, görüneni tam aksine, pragmatist düzlemde eksi düzlemde bir varsayım olabileceğini; uygarlık gelişiminin ivmelenerek hızlanan performansı artık her bir demi-siècle'da daha 'akıllıca' mahsuller aldığımızı dolayısıyla bu durumun son model insana ait olduğunu iddia ederek ima eder.

Tüm Reklamları Kapat

Gelinen noktada eğitim sistemi neden beğenilmiyor?

Gelinen noktada eğitim sisteminin beğenilmeme sebebi tıpkı öncekileri gibi yeni nesiller, yozlaşmış ve aptalca tüketimi nedeniyle ağır şekilde eleştirip, sorumlusunun eğitim sistemi olduğu bilincindedir ve bu durum yeni eğitim düzeni arzusu uyandırır bu da sürpriz değildir. Ancak aynı geleneğe göre kendinden önce gelenleri cahil bulmuş genç kuşak, bu defa yaşayan ata kuşaklarını cahil ilan edememiştir çünkü yeni kuşağı akıllı yapan nesne olan interneti kullanmak çok kolaydır bikasik yaşlılar ekseriyetle daha iyi ürününü yapabilmektedir.

Yani ortada bir sistem memnuniyetsizliği varsa yine eğitim sisteminin kabahatidir, bir çocuğun yetiştirilme tarzı ile ilgilidir.

Son birkaç nesil bireyi, internet teknolojilerini rekor hızlarda icat edip maliyetini inanılmaz seviyelere düşürdükten sonra nispeten uzun yıllar sayılabilecek bir dönemde, online olmanın yaygınlaşmasını bekledik ve bu bekleme süresi zarfında bazılarımız(özellikle, gelişmiş olması nedeniyle batı ülke fertleri veya evrimağacı gibi oluşumlar) internet ağlarında altyapı oluşturdu veya katkı sağladı. Yaygınlaşma henüz %60'a gelmişken internet sayesinde tüm temel yaşam gereksinimlerin her bireye erişimi hatta İnterneti derhal herkes için özgürce ve bedava kullanılabilir temel gereksinim aracı yapmalıydık.[2024 verilerine göre Nüfusun üç milyarının İnternete erişimi yok, 750 milyonu okuma yazmayı, bir buçuk milyarı ise imkanı olmasına rağmen İnterneti kullanmayı bilmiyor.] [1]

[1]

Tüm Reklamları Kapat

[1]

Bu durumda, dünya nüfusu apaçık şekilde ikiye bölünmüştür; İnterneti kullananlar ve kullanamayanlar. Böylece birkaç sorun çözülmüş olur: Artık aç ve sefalet içinde yaşayanlar görmezden gelinebilir, savaş veya zulüm görenler sineye çekilebilir. İnsanların "Bi kısmının" ölmesinin mahsuru olmayabilir. Nitekim İnternete erişimi olmayan üç buçuk milyar nüfusun ciddi çoğunluğu açlık sınırının altındaki kesimden oluşur. İnterneti kullanabilen beş buçuk milyar insanın, İnternet ile neyi ve nasıl yapacağını bilemeyen kesimiyse rasyonel yaklaşımlarla iki milyar kadardır. Geri kalan nüfus online olmayı başarmış(!) kullanıcılardır. 84 yaşındaki ev sahiplerim ile 2012de beş yaşındaki kardeşim online sipariş verir, birlikte oyun oynar, uçak biletinden otel rezervasyonuna kadar Birkaç tıkla halleder hatta python neymiş ya diye merak edip içine dalar. Dolayısıyla yaşlılar da gayet online olabilmektedir.

Ancak x ve y kuşağı Internet kullanımının azılı çoğunluğuna sahiptir ve bu online olma eylemi sırasında İnternete çok az katkı sağlamış, yemek yaparken malzemeleri yiyip hızla şişmanlamıştır. İnternette bıraktığımız her bir iz bitlere kadar bölünebilmişken hayvani güdülerle İnterneti tüketmeyi başarmış genç nesil sayesinde kaynağa dönüşen bir yapı, verimsiz, çöp, tüketim odaklı kullanımlar sayesinde kullanması meşakkatli olmuş ve değersizleşmiştir.

Ne yapmalı?

Çeşitli çalışmalar var. Hayal edebileceğiniz tüm eğitim sistemi metotları emin olun sizden önce kırk kere düşünülmüştür. Dolayısıyla mikro değişimler işe yaramamakta olup, yekten tek gezegende tek tip bir eğitim modeli inşa edilmelidir. En güncel bir makale için (bkz: Karmaşık, ağ tabanlı, demokratik,

tatmin edilebilirlik sorunu olarak yönetim)

Ancak ne işçi ne gönüllü sayısı çok azdır. Hedonik bağımlı genç kuşaklar ve cehalet damarları yine öncekiler gibi kabaran, İnterneti yıkım ve bölünme aracına dönüştürmek isteyen "Yaşlı" diye tabir etmek istediğim crème de la crème tabaka bu eğitim sistemi tartışmasını manipule edebilir. Aynı şekilde bir önceki asrın başı da hem dünya savaşları hem de yeni eğitim sistemleri ile geçiş dönemi olmuştu. Neyse. Öğrenciye, Online olmanın yarattığı değersiz kaynağımızdaki tüm verileri bitlerine kadar veriye dönüştürdüğünü ve bundan sonraki tüm izlerini sıfır bilgi kullanarak bıraktığını, böylece enerjiden verimi arttırdığını , böylece insan doğrulama maliyetlerini azalttığını, daha fazla neyinin nasılının yeni kuşağa terbiye ile dizayn edilmiş bir eğitim sistemi ile öğretilmesi gerek, bu da online olmanın gerekliliği itibarıyla gezegenin her noktasında her bireyi kapsayarak yaşanmalı. Yani tek tip bir düzen kaçınılmaz olmaktadır. Bunun silaha dönüşmesi, daha doğrusu tıpkı hedonik zombi x y kuşakları gibi yeni zombi kuşaklar yaratılması çok olasıdır. Ancak bu küresel değişim isteğinin Yaşlılar tarafından kötüye kullanımını engellemek yerine onun karşısında olmak, cumhuriyetçiler karşısında kralcılar olmak gibidir.

Yaşlılardan nasıl korunulur?

1. Açık Hava Hapsi

Yaşlıların en tipik semptomu kendini değerli hissetme duygusudur. Yaşlılar(?) bu duyguyu doyasıya tattığı her alanda kendini Tanrı gibi hisseder. Senelerce diğer gerçek yaşlıların huzurevlerine akın etmesinin sebebi yine budur. Dolayısıyla bizim bahsettiğimiz bu yaşlılar bir hayli geniş alanlarda hapsedildiğinde ve kendilerini değerli hissetme yanılgısı onlara bolca verildiğinde bu tabakadan bir miktar verim alınabilir(nezdimde 5 tavuğun verdiği günlük yumurta kadar).

2. Değer Biçme

a. Yahuda'yı Öpün

Tüm Reklamları Kapat

Eğitim sistemi ve yenilenmesi arzulanan diğer her şey, herkesin istediği ölçekte olabilir. Kim ne kadar etkileyici ya da diğer adıyla influencer olmak istiyorsa olabilir. Yani Jeff bezos, Gérard amca ve on altı yaşındaki bir genç daima aynı pazarda olmalıdır. Ve yaşlı, onun silahı olan değersizleşmiştirme politikası uygulayarak tüm soğuk kanlılıkla alaşağı edilmelidir. Yaşlı kesimin kendini değerli hissetme yöntemi, henüz yaşam yolculuğunun çok başlarındayken tüm niteliklere sahip olduğunu düşünmesi sebebiyle bi noktadan sonra başkalarını değersizleştirerek gerçekleşir. Mevcut yaşayan yaşlılar kim ne kadar fazla sömürebiliyorsa o kadar çok zengin olma sırasıyla kendilerini listeliyorlar. Eğer eğitim sisteminin değişmesini ümit eden genç kuşak, bu yaşlılar ile doğru şekilde baş edebilirse, ekseriyetle yaşlıların inşa ettiği internet aracılığıyla onları devrilebilir, zombi yeni öğrenciler yerine bilinçli, sağduyulu, gözlemci, akılcı, meraklı, tevazu sahibi ve en önemlisi daha önce hiç olmadığı kadar faydacı öğrenciler yetiştirilebilir.

Alt konu başlığı ile uyumlu olması için Yahuda ve isa hikayesini hatırlatmak gerekirse;

Yahuda'nın, İsa'yı otuz gümüşe satmasının nedeni belki de ona zanettiğinden çok daha değersiz olduğunu hatırlatmak istemesiydi. Bu kinayeli metafor, teokratik açıdan incelendiğinde, Tanrı'nın en sevdiği varlığa yaşam vermesinin nedeni olan hıristiyanlıktaki fidye inancı kehanetini gerçekleştiren başrol Yahuda olmuş olur. Ancak İsa figürünün mesellerinde değersizleştirmeye dair iz olmamıştır.

Tüm Reklamları Kapat

İsa, vergi tahsildarı Matta'nın vergi sorusuna "sezarın hakkını sezara ödeyin" diyerek iyi bir imanlının vergisini ödeyen bir vatandaş olduğunu vurgulamıştır. Daha ziyade, beş-altıncı yüzyıllarda tamamen batılı ve siyasal olan henüz çok az fraksiyonlarına ayrılmış hıristiyan inancıyla birlikte bu şekilde yorumlanmıştır.

Ancak hikayedeki Sezar yalnızca dönemin roma imparatoru Sezar(*bu bir tarihi gerçek değildir şaibelidir*) değil, ücret hakeden her üretici içindir. Bugünün en değerli kaynağı ise insanın internette bıraktığı izdir dolayısıyla ücreti hak etmektedir. Ancak bugün kullandığımız değer yaratma ölçüm aletleri, mevcut ekonomik modeller nedeniyle son derece kötücül ve acımasızdır.

Yaşlı adama, tam da onun istediği verilmeli, kendisini değerli hissettiren tüm varlıkları ve niteliklerini ölçelim, ona göre değer alsın ve paralel özgürlükte mahrem bir hayat yaşasın. Bugüne kadar sadece yaşlıların ölçtüğü ve değer biçtiği düzende yaşlıya daha iyi ölçüm aletleri dayatılmalı, sözleşmeyi kabul etmiyorsa değerli olduğunu zannettiği varlıklarını terk etmek veya geliştirmek zorunda kalmalıdır. Tek tip eğitim düzeninde uygulaması ise paralel şekilde bireyden en fazla fayda alınan ve buna ne kadar değer olduğu kendisine kelimenin tam anlamıyla *her yönden* hissettirilen öğrenciler yetiştirilmelidir. Kişi, öncelikle bir kişi olduğu için değerlidir. Dolayısıyla her türlü temel gereksinimleri hak eden bir varlıktır. Kim bu Hakedişe sahip olamayanlara en fazla yardımı emekle sunuyorsa o en yüksek katkı puanlarını hak eder. Bu durumda, 30 yaşında politeknik mezunu kanadada yaşayan bir uçak mühendisi, canı istediğinde Erzuruma gidip birkaç mahallenin güncel gereksinimlerini karşıladığında onun bırakın jet masraflarını, pisliğini bile seve seve temizlemeye razı kişiler çoğalacaktır. Eğer bugüne değin İnternete bıraktığımız her iz toplanabilir veriye dönüşmüşse bu kaynakta yaşlı tabakanın değeri hayli cılız olacaktır. Böylece Yahuda'ya küçük bir barış busesi kondurarak Sezar'ın hakkını Sezar'a teslim etmiş olursunuz.

Ancak her zaman her eğitim sistemi ve yönetim biçimleri, manipule edilmeye, kutuplaşmaya ve kötüye kullanıma açıktır. Denetim mekanizmaları sonsuz döngüsel şekilde son kullanıcı yani aynı zamanda veri üreticisi olan her bir bireyce kontrol edilme imkanına sahip olmalı ve yönetim kademelerini oluşturacak grupların şeffaflığı, mahremiyet veya etik kaygı gütmeden tüm çıplaklığıyla ortada olmalıdır. Mahremiyeti elinden alınmış bir birey herkese faydacı olmayı misyon edinmiş dolayısıyla son derece kıymetli olacaktır. Sistem kendiliğinden kötü niyetlileri uzak yörüngelere fırlatmış olacaktır. [2]

Tüm Reklamları Kapat

Eee?

Sonuç itibariyle Yeni eğitim sistemi arzuluyorsak mevcut akademi anlayışı ve meslek eğitim şekilleri terk edilmeli, daha efektif öğreti metotlarıyla ve eğitimin bireye ve ailesine bedava olduğu kabulüyle değişim istenmelidir.

Yoksa okulda hangi ders olmalı, sınav sistemi ne, nasıl polis mühendis olunur gibi meseleleri mesele etmeye devam etmek maalesef çözüm yerine yıkımı hızlandırır.

Kaynaklar

  1. Wpbeginnet. Dünyada 750 Milyon Kişinin Okuma Yazması Yok. (13 Ocak 2025). Alındığı Tarih: 22 Ocak 2025. Alındığı Yer: Ekoiq | Arşiv Bağlantısı
  2. L. Hébert-Dufresne, et al. Governance As A Complex, Networked, Democratic, Satisfiability Problem. (4 Aralık 2024). Alındığı Tarih: 22 Ocak 2025. Alındığı Yer: arxiv | Arşiv Bağlantısı
2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close