Varoluşu anlamak için iyi bir soru, ancak baştan söyleyelim ki, bu soruyu varoluşun en önemli ve en değerli sonucu, yaşamdır yargısını referans alarak soruyoruz. Aynı şekilde, en önemli varlık insandır yargısına sıkı sıkıya bağlandığımız gibi.
Her organizma, UMWELT denilen bir yapısal kısıtlılık ile varlığını deneyimler. Fiziksel uyaranlara karşı sahip olduğumuz kısıtlılık nedeniyle evreni olduğu gibi değil, bu kısıtlılığın izin verdiği kadarıyla deneyimleriz. İşte bu kısıtlılık nedeniyle canlılığı ve insanı kutsuyoruz.
Oysa, bütün evrenin sadece yüzde 4 ünden haberimiz var. Deneyimleyebildiğimiz ise bunun yüzde olarak çok çok çok üzeri çok azı. Evren ve varlığın ulaştığı sonuçlar açısından öngörüde bulunabilecek bir seviyede olduğumuzu düşünmek rasyonel bir yaklaşım olmaz.
Kendi umweltimizi görmezden gelmeden ve objektif olarak baktığımızda, canlılığın oluşmaması, enerji döngüsünün canlılığa neden olmayacak biçimde ilerleyeceği, ve bizim bildiğimiz anlamda organizmik bir canlılık yerine, enerji dönüsünün üreteceği bambaşka formlar oluşabilirdi. Bize göre canlılık en tepe sonuç ancak, belki canlılık üstü sonuçlar ve biz kısıtlılığımız nedeniyle onladan haberdar bile değiliz. Olası farklı formlar da canlılık dışı olabilirdi. Ya da bedene bağlı canlılık yerine, alanların enerji döngüsü ve bu sayede etkileşimi gerçekleşebilirdi belki de. Aslında bizim canlılık diye göklere çıkardığımız şey, kimyasal evrimin üst sonuçları. Madde enerji etkileşimlerinin kompleksleşmesi. Ve bu yüzden asla durmuyor devam ediyor. Bunun seyrine dair çok net çıkarımlarda bulunamıyoruz. Çünkü maddesel evrimden kimyasal ve biyokimyasal evrime gidişi görebiliyoruz sadece. Ötesini düşünemiyoruz.
Şahsen bu aşamanın, aynen ilksel yıldızların yok olup, ortaya çıkan maddelerden yeniden oluşan yıldızların süreci gibi canlılık, evrimin de ilksel bir aşamasında olduğumuzu düşünüyorum. Yaygınlaşamayan ve oluştuğu alandaki çevresel şartlara mahkum bir canlılık yerine, bedenden enerjiye daha yakın ve çevresel şartlardan daha bağımsız, daha çok alan temelli formların oluşabileceğini düşünüyorum. Tek hücreliden çok hücreliye geçiş aşaması gibi, organizmaya bağlı lokal bir evrimsel sonucun, dışarıdan enerji alma gibi statik ve entropiye yenilmeye hazır bir sistem ile değil, enerji döngüsüne daha yakın bütünsel bir yapıya geçmesi. Tabii ki bu, evrenin yokoluş süreciyle uyumlu olur mu net olarak söyleyemeyiz.