Normal koşullarda bu durum diğer etkiler mevcut olmadan mümkün olsaydı dünyanın çekirdeğine kadar son derece hızlı bir şekilde ulaşabilirdik fakat merkezden diğer tarafa doğru aynı şekilde inebilmemiz mümkün olmazdı çünkü kütle çekim o noktada diğer tarafa doğru işliyor, yani ivmesi yörüngeye ters işler. Çekirdeğe ulaştıktan sonra kendi çabamızla belki farklı bir teknolojiyle aşağı inmeye çalışır yani bir diğer deyişle tekrar diğer taraftan yeryüzüne, yukarıya çıkmaya çalışırdık.
Soruna bunun dışında bir kavram üzerinden de cevap verebilirim, bu teorik kavrama yerçekimi treni adı veriliyor. Basınç, sürtünme gibi kuvvetler göz ardı edildiğinde bir tren ya da asansör sadece yerçekimi kuvvetini kullanarak hızlanmaya bırakılabilir. Böylece yolculuğun ilk yarısında (hareketin başlangıç noktasından ortaya kadar) aşağı doğru çekilir. Yolculuğun ikinci yarısında(merkezden diğer tarafa), ivme yörüngeye göre ters yönde olur, ancak sürtünmenin etkilerini göz ardı ederek, daha önce elde edilen hız bu yavaşlamanın üstesinden gelmek için tam olarak yeterli olur ve sonuç olarak trenin hızı tam da varış noktasına(diğer tarafa) ulaştığı anda sıfıra ulaşır, yani tren ya da asansör durur. Başlangıç noktasından ortaya kadar gelişteki potansiyel enerji, yerini ikinci yarıda (ortadan diğer çıkışa kadar) kinetik enerjiye bırakır.
Bu teorinin kaynağı 17. Yüzyıla dayanıyor. İngiliz bilim insanı Robert Hooke, Isaac Newton’a bir mektup yazdı. Gezegenin içinde yerçekimiyle hızlanan bir nesne fikrini yazdı. 19. yüzyılda Paris Bilimler Akademisi’ne bir yerçekimi treni projesi ciddi ciddi sunuldu. 1960’larda fizikçi Paul Cooper’ın American Journal of Physics’te yerçekimi trenlerinin gelecekteki bir ulaşım projesi olarak düşünülmesini öneren bir makale yayınlamasıyla yeniden keşfedildi.
Matematikçi Cooper’ın hesaplarına göre dünyanın hangi noktasından delik açarsanız açın, bu delik havasız, sürtünmesiz ve dümdüz olmak kaydıyla, dünyanın diğer noktasına ulaştığında mesafenin bir önemi kalmıyor. Yerçekimi etkisi kullanılarak yapılan bu ulaşımın mümkün olması durumunda 42 dakika süreceği tespit ediliyor. Bu süreye evrensel ulaşım sabiti adını vermiş. Fakat aynı hesaplara göre Washington’dan Moskova’ya dünyanın merkezinden geçmeyen, ama dümdüz ilerlediği için en fazla 1152 km derinliğe ulaşan bir tünelde sadece yerçekimi gücüyle hareket eden başka bir nesne de bir kentten diğerine 42 dakikada ulaşıyor. Daha sonrasında dünyanın yoğunluğunun sabit olmadığı gerçeği göz önünde bulundurularak yapılan yeni hesaplamalarda bu süre 38 dakikaya kadar düşürüldü.
Teoride düşünülen bu araç dünyanın çekirdeğine yaklaştığında dünyanın yörüngesinde dönen uzay araçlarının hızına yani saatte 28440 km’ye ulaşırdı. 6000 derece sıcaklığa karşı dirençli olmalıydı. Bir de basınç meselesi var. Sürtünme de cabası. Bu koşullar göz önüne alındığında mümkün olması çok zor bir ihtimal olarak görülüyor. Kim bilir?[1][2]
Umarım yardımcı olabilmişimdir. Bilimle kalın![1]
Kaynaklar
- A. Bellows. The Gravity Express. (15 Ekim 2006). Alındığı Tarih: 8 Eylül 2022. Alındığı Yer: Damn Interesting | Arşiv Bağlantısı
- B. Özcan. Dünyanın Içinden Bir Tünel Kazarak Öbür Tarafa Çıkılabilir Mi?. (24 Ocak 2021). Alındığı Tarih: 8 Eylül 2022. Alındığı Yer: Barış Özcan | Arşiv Bağlantısı