Yanardağ Nasıl Oluşur Ve Meydana Gelir? Yanardağ Nasıl Patlar Ve SönerYanardağ konusunu coğrafi bilimciler en iyi şekilde tüm detaylarıyla bilmektedir. Hatta dünya üzerindeki yanardağlar çeşitli testlerle araştırılmaktadır. Patlama zamanlarına dair bilgiler elde edilmekte insan yaşamına ve çevreye verebileceği zararlar tahmin edilmeye çalışılmaktadır. Bizler de yanardağ patlamaları ve oluşumlarıyla ilgili kısa bilgilere eğitim yaşamımızın coğrafya derslerinden edinmekteyiz.
Yanardağ Nasıl Oluşur?
Yanardağ oluşumu tamamıyla magmayla ilgilidir. Magma yerin içinde hamur kıvamında veya sıvı halde bulunan uçucu gazlarla doymuş durumundaki eriyik türüdür. Magma aslında ergimiş haldeki kayaçlar bütünüdür. Yeryüzüne ulaşarak yanardağlardan püsküren bu magmaya lav denmektedir.
Yüksek basınç ve yüksek sıcaklıkta erimiş olan bu kayalar dünyanın iç tabakalarında yer almaktadır. Yeryuvarlağının yüzeyinden dışarı doğru fışkırması sonucunda da yanardağ bir diğer ismiyle volkanik dağ oluşmaktadır. Bu oluşum sonucunda bir coğrafi şekil meydana gelmektedir.
Yanardağ Nasıl Meydana Gelir?Yanardağın meydana gelmesi dünyanın iç katmanında bulunan magmanın akışkanlık seviyesiyle yakından ilgilidir. Magmanın akışkanlığı yüksekse içindeki gazlar da çözünmüş olduğu için kolayca kaçabilir. Lav akıntısı şeklinde hareket etmeye başlayan magma artık yüzeye ulaşmıştır. Magmanın akışkanlığının düşük olduğu durumda ise gazlar kaçamaz. Basınç artar ve bu etkiyle magma patlayarak yüzeye çıkar.
Yanardağ Nasıl Patlar?
Yanardağın patlaması için yerin içindeki magmanın yeryüzüne çıkması gerekmektedir. Magmanın yükselmesi için yani yukarı çıkması için yoğunluğun düşmesi lazımdır. Hareketli bu plakaların arasındaki sürtünme okyanus kabuğunun erimesi yoğunluğun düşmesine neden olur. Bu şekilde magma yükselir. Magmanın yükselmesi demek kıta kabuğundaki zayıf alanlardan geçmesi demektir. Bir ya da daha fazla yanardağ bu şekilde patlayabilir. Yanardağın patlaması terimi magmanın dışarıya püskürmesi işlemidir.
Tarihten günümüze baktığımızda yanardağ patlaması sonucunda oluşan felaketleri de görmekteyiz. Vezüv Yanardağı Felaketi, Laki Yanardağı Felaketi, Unzen Yanardağı Felaketi, Tambora Yanardağı Felaketi, Krakatoa Yanardağı Felaketi, Pelee Yanardağı Felaketi (Saint Pierre Felaketi), Santa Maria Yanardağ Felaketi, Kelud Yanardağ Felaketi, Ruiz Yanardağ Felaketi ve Ontake Yanardağı Felaketi örnekleri 79 senesinden 2000 yıllara kadar gelen yanardağ patlamalarıdır.
Yanardağ Nasıl Söner?son dakika haberler
Hürriyet Arama
GİRİŞ
HABERLER EĞİTİM ARAŞTIRMA
Yanardağ Nasıl Oluşur Ve Meydana Gelir? Yanardağ Nasıl Patlar Ve Söner
Yanardağ Nasıl Oluşur Ve Meydana Gelir Yanardağ Nasıl Patlar Ve Söner
Ağustos 08, 2022 18:19
Yanardağ bir yer bilimi terimi olarak magmanın yerin içinden yüzeye doğru fışkırdığı veya geçmiş zamanda fışkırmış olduğu bir püskürme ağzının bulunduğu dağ türüdür. Yanardağ ismine volkanik dağ ismi de verilmektedir. Yanardağ ismi verilen bu coğrafi yer şekli magmanın yeryuvarlağının yüzeyinden dışarı püskürerek çıkması sonucunda meydana gelir. Yanardağın nasıl oluştuğu, nasıl patladığı ve nasıl söndüğüne dair ayrıntıları derledik.
Haberin Devamı
Yanardağ konusunu coğrafi bilimciler en iyi şekilde tüm detaylarıyla bilmektedir. Hatta dünya üzerindeki yanardağlar çeşitli testlerle araştırılmaktadır. Patlama zamanlarına dair bilgiler elde edilmekte insan yaşamına ve çevreye verebileceği zararlar tahmin edilmeye çalışılmaktadır. Bizler de yanardağ patlamaları ve oluşumlarıyla ilgili kısa bilgilere eğitim yaşamımızın coğrafya derslerinden edinmekteyiz.
Yanardağ Nasıl Oluşur?
Yanardağ oluşumu tamamıyla magmayla ilgilidir. Magma yerin içinde hamur kıvamında veya sıvı halde bulunan uçucu gazlarla doymuş durumundaki eriyik türüdür. Magma aslında ergimiş haldeki kayaçlar bütünüdür. Yeryüzüne ulaşarak yanardağlardan püsküren bu magmaya lav denmektedir.
Yüksek basınç ve yüksek sıcaklıkta erimiş olan bu kayalar dünyanın iç tabakalarında yer almaktadır. Yeryuvarlağının yüzeyinden dışarı doğru fışkırması sonucunda da yanardağ bir diğer ismiyle volkanik dağ oluşmaktadır. Bu oluşum sonucunda bir coğrafi şekil meydana gelmektedir.
Yanardağ Nasıl Meydana Gelir?
Yanardağın meydana gelmesi dünyanın iç katmanında bulunan magmanın akışkanlık seviyesiyle yakından ilgilidir. Magmanın akışkanlığı yüksekse içindeki gazlar da çözünmüş olduğu için kolayca kaçabilir. Lav akıntısı şeklinde hareket etmeye başlayan magma artık yüzeye ulaşmıştır. Magmanın akışkanlığının düşük olduğu durumda ise gazlar kaçamaz. Basınç artar ve bu etkiyle magma patlayarak yüzeye çıkar.
Yanardağ Nasıl Patlar?
Yanardağın patlaması için yerin içindeki magmanın yeryüzüne çıkması gerekmektedir. Magmanın yükselmesi için yani yukarı çıkması için yoğunluğun düşmesi lazımdır. Hareketli bu plakaların arasındaki sürtünme okyanus kabuğunun erimesi yoğunluğun düşmesine neden olur. Bu şekilde magma yükselir. Magmanın yükselmesi demek kıta kabuğundaki zayıf alanlardan geçmesi demektir. Bir ya da daha fazla yanardağ bu şekilde patlayabilir. Yanardağın patlaması terimi magmanın dışarıya püskürmesi işlemidir.
Tarihten günümüze baktığımızda yanardağ patlaması sonucunda oluşan felaketleri de görmekteyiz. Vezüv Yanardağı Felaketi, Laki Yanardağı Felaketi, Unzen Yanardağı Felaketi, Tambora Yanardağı Felaketi, Krakatoa Yanardağı Felaketi, Pelee Yanardağı Felaketi (Saint Pierre Felaketi), Santa Maria Yanardağ Felaketi, Kelud Yanardağ Felaketi, Ruiz Yanardağ Felaketi ve Ontake Yanardağı Felaketi örnekleri 79 senesinden 2000 yıllara kadar gelen yanardağ patlamalarıdır.
Yanardağ Nasıl Söner?
Haberin Devamı
Yanardağın sönmüş olduğunu kabul etmek için bazı olguların da meydana gelmiş olması gerekmektedir. Bu konuyla ilgili Webster isimli bilim adamı yanardağın patlamasının ardından 10.000 seneyi aşkın bir süre geçtiyse yanardağ sönmüş kabul edilir demiştir. Yanardağın sönmüş olması için yerin içindeki magmanın kaynağının kesilmesi gerekmektedir. Bir yanardağın alansal ve zamana bağlı olarak dağılımı bizlere ilgili yanardağın söndüğüne ya da sönmediğine dair bilgiler verebilir.
Tarihte sönmüş kabul edilip de tekrar patlama gösterebilen yanardağlar da mevcuttur. Patlama gösteren yanardağın içindeki magma patlama sonucunda tamamen tükendiyse yani bittiyse yanardağ sönmüş demektir. Fakat bazı bilim adamlarına göre bir yanardağı tamamen sönmüş kabul etmek son derece yanlıştır. Örneğin Türkiye için yanardağ konusunda hala risk görülmektedir. Büyük ağrı dağı, Süphan dağı, Küçük ağrı dağı, Erciyes dağı, Nemrut dağı, Kula tepeleri, Hasan dağı ve Tendürek dağı Türkiye ülkesindeki sönmüş yanardağlara birer örnektir. Aynı zamanda bu yanardağlar patlamaya hazır volkanlar olarak da görülerek riski kabul edilmektedir.Hekla, Etna, Erebus Dağı, Tungurahua, St. Helens Dağı, Paulet Adası gibi örnekler dünyadaki yanardağlardan sadece bazılarıdır. Dünya üzerinde bugün 600 aktif yanardağın bulunduğu bildirilmektedir. Endonezya, İzlanda, Japonya ve Filipinler gibi ülkeler volkanik patlamalarda başı çekmektedir.
Deprem, tarih boyunca insanlığa büyük yıkımlar yaşatmış olan, her anlamda “sarsıcı” etki gösteren bir doğal afet. Fakat gezegenimizin doğal bir gerçekliği. Dünyada deprem yaşanmayan hiçbir yer yok. Bazı bölgelerde daha az sayıda ve daha küçük depremler yaşanırken, bazı bölgelerde daha çok sayıda ve daha büyük depremler görülüyor. Depremlere neyin yol açtığı konusunda eski dönemlerde birçok farklı görüş ortaya atılmış. Suyla, Güneş’le, hatta kozmik yin ve yang enerjileri arasındaki düzensizliklerle ilişkilendirilmiş depremler. Fakat artık gerçek nedenin, Dünyamızın yapısında ve oluşum sürecinde yattığını biliyoruz.
Yerkabuğunun dıştaki “katı” katmanına litosfer adı verilir. Litosfer, hem gezegenin kaya yapısındaki kabuk tabakasını hem de onun altında yer alan manto tabakasının en üstteki az bir kısmını içerir. Sert yapılı kabuk, Dünya’nın en ince tabakasıdır. Öyle ki, gezegenin tüm hacminin yüzde birinden daha azını oluşturur. Bunun altında yer alan üst mantonun o “az bir kısmı” ise binlerce yıldır esnek hareketlilik göstermesiyle bilinir. Litosferin bittiği noktada, üst mantonun diğer bir katmanı başlar: daha sıcak, daha akışkan ve dolayısıyla daha zayıf yapıda olan astenosfer. Manto tabakası daha sonra gittikçe sıcaklaşarak kilometrelerce devam eder, en içte de olağanüstü sıcaklıktaki dış çekirdek ve onun içinde de yüksek yoğunluktaki katı iç çekirdek bulunur. Fakat bizim esas odak noktamız litosfer ve onun altındaki astenosfer.Dünya litosferi iki kısımda incelenir. Kıtasal litosfer, jeolojik kıtaların ve kıta sahanlıklarının, yani kıtaların kıyıları yakınındaki sığ deniz yatağı alanlarının altında uzanır. Okyanusal litosfer ise okyanus havzalarını kaplar. Kıtasal litosfer daha kalındır ama buna karşılık okyanusal litosferin yoğunluğu ondan daha yüksektir.
Litosfer tek parça halinde değildir. Yedi (veya bazı kaynaklara göre sekiz) ana tektonik levhaya ayrılır ve bu levhalar yaklaşık 3,4 milyar yıldır, akışkan astenosfer tabakasının üzerinde hareket eder. Tektonik levhaların sınırları birbirlerine yaklaştığında, aralarında daima bir etkileşim görülür. Bu etkileşim üç farklı şekilde olabilir:
1) Yakınsama: Levhalardan biri, diğerinin altına doğru kayar. Dalma hareketi sonucu litosferde kayıp yaşanır. Bu tür sınırlar boyunca depremler yaygın görülür.
2) Iraksama: Levhalar birbirinden uzaklaşırken, astenosferden yükselen magmatik malzeme de aradaki boşluğu doldurur. Bu da litosfere ekleme yapar.
3) Sürtünme: Levha sınırları yatay düzlemde birbirine zıt yönde hareket ederek birbirini sıyırır ve fayları oluşturur. Litosferde herhangi bir kayıp veya ekleme olmaz.Tektonik levhalar neden hareket ediyor?
Bu soru, uzun zamandır bilim insanları arasında ciddi bir araştırma ve tartışma konusu. Pek çok uzmana göre ana sebep; akışkan ve görece güçsüz astenosferin, üzerinde bulunan yüksek yoğunluklu okyanusal litosferin batma hareketini doğal olarak tetiklemesi. Son derece kalın bir katman olan mantonun kendi içindeki sıcaklık farkından doğan ve “konveksiyon akıntıları” adı verilen döngüsel hareketler de levhaların hareketi üzerinde etkilidir. Fakat tartışılan diğer olası nedenler arasında litosfer ve astenosfer arasındaki sürtünme, Dünya’nın kendi etrafında dönüşü, hatta Ay’ın çekim etkisi nedeniyle Dünya’nın kabuğu üzerine uyguladığı gelgit sürüklemesi etkisi de var. Nedeni ne olursa olsun, bu levha hareketleri sonucunda dağlar, okyanus çukurları, okyanus ortası sırtları gibi yer şekilleri oluşur. Depremler de levha hareketlerinin yol açtığı jeolojik olaylardan biridir.
Litosferdeki ani bir enerji salınımı sonucu oluşan sismik dalgalar, Dünya yüzeyinde sarsıntıya yol açar. Deprem dediğimiz olay da budur. Çoğu depremin nedeni, jeolojik fayların kırılması veya aktif fayların ani hareketi sonucu açığa çıkan enerjidir. İlk kırılma noktasına iç merkez üssü (hiposantr), yer yüzeyinde bu noktanın üzerine denk gelen noktaya da dış merkez üssü (episantr) denir.süresi arasındaki farka göre belirleniyor. Bu iki dalga tipinin farklı hızlara sahip olduğunu söylemiştik. Dolayısıyla bir sismometre, aynı depreme ait P ve S dalgalarını bir süre arayla algılar. Bu süre farkı da o sismometrenin depremin merkez üssüne ne kadar uzak olduğunu gösterir. Fakat dalgaların tam olarak hangi yönden geldiğini gösteremez. Merkez üssünün neresi olduğunu anlamak için, en az üç sismometrenin merkez üssüne uzaklığını kullanarak üç daire çizmemiz gerekir. Bu üç dairenin kesişim noktası, bize merkez üssünü verir.Yeraltındaki maden veya mağaraların ani olarak çökmesi sonucu da depremler yaşanabilir. Genellikle bu depremler sadece birkaç saniye sürer ve çökme alanına lokalizedir. Bazen de yer altındaki madenlerde veya sondaj kuyularında gerçekleşen güçlü patlamalar nedeniyle depremler gerçekleşebilir. Patlama güçlü bir şok dalgası yaydığından, çevredeki kayalarda dengesizliğe ve sismik dalgalara neden olur. Genellikle patlama alanının çok yakınında hissedilirler ve sarsıntı şiddeti çok düşüktür. Nükleer testler ve diğer büyük patlamalar da bu tür depremlere neden olabilir.Tsunami, tarih boyunca can ve mal kaybı konusunda önemli etkileri olan doğal bir afettir.Kıyı bölgelerinde nüfus arttıkça tsunamilerin yol açtığı can kaybı da dünyada artmaktadır. Anadolu çevresindeki denizlerde tarih boyunca tsunamilerin oluştuğu bilinmektedir.
Tsunami nedir?
Japonca'da "Liman Dalgası" anlamına gelen "Tsunami" sözcüğü okyanus ya da denizlerin dibinde oluşan deprem, volkan patlaması ve bunlara bağlı çökmesi, zemin kaymaları gibi tektonik olaylar sonucu denize geçen enerji nedeniyle oluşan uzun salınımlı dev deniz dalgasına tsunami denir. 1896 yılında Japonya'da 21000 kişinin ölümüne yol açan Büyük Melji Tsunamisi sonrası dünyaya yaptıkları yardım çağrısı içinde yer alan Tsunami sözcüğü, bu tarihten itibaren dünya dilleri literatürüne girmiştir.
Tsunami, Pasifik Okyanusunda çok sık diğer okyanus ve denizlerde seyrek görülür. Okyanus kabuğunun kırılması sonucu oluşan tsunami, okyanus açıklarında bir insan boyu kadar yüksekliğe ve dalga boyu yüzlerce kilometredir. Tsunami diğer gel-git ya da dalgalarından farkı, su zerreciklerinin sürüklenmesi sonucu hareket kazanmasıdır. Tsunamiden farklı olarak kapalı havzalarda, körfezlerde, göllerde, rüzgar ya da depremlerde oluşan küçük periyotlu dalgalar "salınım" olarak adlandırılır.
Salınımın tsunamiden farkı;
Tsunmai; hemen ve 4-5 dalgadan oluşur ve kısa sürede etkisini kaybeder.
Salınım ise daha geç, daha fazla dalgadan oluşur ve daha sonra uzun süre etkilidir.
Tsunamiler oluşum sırasında 3 evreden geçer;
1-Oluşum Evresi: Okyanus tabanındaki yer kabuğu kırılarak deprem oluşur. Bunun sonucunda okyanus ya da deniz suyunun dengesi bozulur ve su kütlesi karıştırılır.
2-Yayılma Evresi: Oluşan dalgalar açık denizlerden kıyılara doğru hızla yayılır.
3-Sel-Tufan Evresi: Karalar, kıyılardaki yerleşim alanları, tesisler, limanlar su altında kalır.
Nasıl Korunmalı?
Deniz kıyısında hissedilen depremden sonra tsunami olma olasılığı her zaman vardır. tsunaminin ilk etkisi deniz suyunun yavaş yavaş bir metre kadar yükselmesi ve çökmesi ile belli olur. Bu dalga sonrakilerin habercisidir. Yıkıcı dalgalardan önce okyanus ya da denizden gelen gök gürültüsü veya uçak sesini andıran bir uğultu duyulabilir. Bu durumda;
-Kıyıdan hemen uzaklaşmak gerekir.
-Teknede bulunanlar kıyıdan uzaklar, açık denizlere giderek dalganın etkisinden kurtulabilir.
-Karadakiler denizden uzaklaşmalıdır.
-Tsunami kıyıdaki meraklıları daha çok vurmaktadır. Meraklılar tsunamiyi izlerken ansızın kendilerini sürüklenirken bulabilirler.
-Tsunami hakkında bilgi sahibi olmak gerekir...