ahlak için önce "insan" oluşumu ve bilişsel gelişimi sürecini ele alalım.
1 - bir kaç atom yada parçacıktan başlayıp çeşitli etkileşim süreçlerinden sonra "organik" etiketli parçacık grupları oluşsun (yada yaratılsın).
ahlak burada yok(?)
2 - bu "organik" parçaçıklar ile bir hücre oluşsun (yada yaratılsın)
ahlak burada yok(?)
3 - bunlardan bir grubu "bitki" etiketine sahip olan bir üst seviyeye erişsin (yada yaratılsın). bu "bitki" grubundakilerden bir grup mevcut çevre şartları yada gelişim süreçlerinden ötürü devamlılığını sürdürememiş olsun, bir diğer grup sürdürebilmiş olsun.
ahlak burada yok(?)
N1 - örnekler sıralanabilir...
N2 - şimdi daha üst gruplardan olan bir kediyi ele alalım, normal şartlarda kendisine ait bir ahlak durumu yok(?) (mevcut insanlarınkine kıyas ile)
deneyimler yolu ile elde edilen (öğrenilen) "bilgi" ve bu bilginin (bilgilerin) işlenme süreci/süreçleri varlık gruplarına göre farklılık gösterebilir yada benzer olabilir...
şimdi bilginin sonucunda ortaya çıkan diğer bilgiler ile ulaşmaya çalıştığımız "ahlak" etiketi yine bu varlık gruplarından bir/birkaç grubun edindiği biligilerin ve süreçlerinin bir sonucu,
nasıl ki bir kedinin (kendi aile üyesi olduğunu biliyor yada bilmiyor) başka bir kediyi ilişkiye girmeye zorlaması, kediler için bir "ahlak" etiketine sahip olmalarını gerektirmiyorsa, yine diğer bir çokları için bu söylenebilir.
peki "ahlak" kimin içindir!
şimdi burada "insan" ele alınmış oluyor. insan diğer bir çoğuna göre bilişsel gelişimi daha üst grupta yer alan bir varlık.
aynı doğadaki süreçlerde olduğu gibi insan bilişsel seviyesi de değişime uğrar (gelişim yada tersi istikamette).
yani insan ve çevresinin değişimi ile yeni "ahlak" kuralları eklenebilir, çıkartılabilir.
örnek olarak, "biyolojik/organik" olmayan süreçler ile insan benzeri bir bilinçli varlık için insanlar ile aynı ahlak kurallarına sahip olacağı düşünülmesi hatalı olacaktır.
sonuç olarak ahlak temel bir yasa olmak yerine biliş seviyesine göre değişebilir.
peki bu bir birinden farklı "ahlak"lardan hangisi daha üstündür? ve bu karşılaştırma kime/neye göre yapılabilir?
kediler ve insanlar. pekala "bir insanı öldürmek kötüdür" ifadesi doğru kabul edilebilir.
aynı şekilde "karıncalar" da bir birleri için benzerine sahip olabilir! sonuç olarak insanlar onların(karıncaların) ahlak kurallarına uyar mı?
yani ahlak öyle yada böyle mevcut çıkarımlarımızın bir sonucudur! mutlak doğru yada mutlak gerçek değildir.
"nesnel" doğru, ... nesnel doğru olduğuna "inanç". inanç kelime olarak zaten önkabul-öntavır anlamındadır.
yani, bir konu hakkındaki, inanmak/inanmamak, size sonradan yanlışlığı/doğruluğu izah edilse ve kanıtlansa dahi bu kanıtı kabul/red etmenizi engelleyebilecek seviyede bir algı değişimine sahip olmanıza sebep olur.
öznel algınız ile elde ettiğiniz öznel çıkarımların kabul/red olarak değerlendirilmesi ve tüm algınızı bu temelde yönlendirmesi sonucunu üretir.
dolayısı ile diğer her şey gibi "insan" da değişir. algılarını etkileyen bilgileri değişir.
tüm bu doğru/yanlış çıkarımlarından gerçek bir kanıt çıkarmak mümkün mü?
çıktığına inanabilirsiniz/inanmayabilirsiniz!
peki çıktığını gerçekten bilebilir misiniz?
bilmek için hangi "ön tavırlara/ön kabullere" sahip olmak gerekiyor?
"ön tavırlar/ön kabuller" değişir ve bir sonraki adımda, "gerçek" (bilmek) için elinizde diğerine kıyasla daha doğru yada daha yanlış bir "ön tavır/ön kabul" olur.
sahip olduğunuz bu "ön tavırlar/ön kabuller" mevcut algınızı ne düzeyde değiştirir/değiştirmeli, bu da diğer "ön tavırlarlarınızın/ön kabullerinizin" belirleyeceği bir sonuç olacaktır.
sonuç olarak günümüz insanları için "ahlak" aslında "ön tavırlar/ön kabuller" süreclerinin sonucudur.
ve bunlar "değişir"!
peki tanrı için vardır/yoktur diyebilmemiz ne kadar mümkün?
örneğin, emre diye bir kişi henüz doğmamış olsun, "emre vardır" yanlış olur. doğduğunu "bilmiyorsak" eğer, "emre yoktur/vardır" dememiz yine yanlış olur.
peki doğduğunu bilmediğimiz emre, bize kalkıp "ben emre, buradayım" diyene kadar yada kendisini mevcut "algı"mız ile algılayana kadar, "emrenin vardır" bilgisine sahip olamayız!
ve algılamadığımız bir emre için "emre yoktur" bilgisine de aynı şekilde sahip olamayız.
peki "emre" gerçekte var mı yada yok mu?
uzun lafın kısası, tanrının varlığı/yokluğu "ahlak" etiketine yada diğer hiçbir etikete ihtiyaç duyan bir durum değil.
eğer varsa mevcut algımızı "gerçek" ile etkileyecek süreçler ile bize bildirmediği(yada algılamadığımız) sürece gerçekten varlığı/yokluğu bilgisine ulaşmanın, enis beyin izahı ile mümkün olmadığı görüşündeyim.
vardır yada yoktur bilgisine, tarihteki "teolojik kaynaklar" ile sahip olunabileceğini düşünmüyorum.
Kaynaklar
- tdk. Ahlak Ve Inanç Kelimesi, Bilim Ve Sanat Terimleri Sözlüğü. (1 Nisan 2021). Alındığı Tarih: 13 Nisan 2021. Alındığı Yer: sözlük | Arşiv Bağlantısı