Bu konuda uzman değilim ama yeni şeyler öğrenmeyi seven birisiyim. Siz daha çok genç olduğunuz için dersler sıkıcı geliyor olabilir ki bu çok normaldir. Türkiye'de eğitim sistemi silolar halinde yapılıyor. Yani bilgiler öbek öbek veriliyor. Evet bu bilgiler toplama bakınca bir yerde birbirine bağlanıyor ama öğrenci için gerçekten sıkıcı çoğu ders.
Serzenişimi yaptıktan sonra asıl konuya gelelim. Öncelikle kafanda hiçbir konuyu zor diye kodlama. Öğrenmenin zekayla alakası yok. Zeka sadece öğrenme hızında etkilidir. Kimi 2 okumada anlar kimi 5 okumada anlar, zeka sadece bu kadar etkiler.
Eğer bir konuyu anlayamadıysan çoğunlukla o konunun birkaç bölümüyle ilgili bilgi eksikliğin olduğundandır. Bu en çok matematik ve matematikle ilgili derslerde başına gelir. Hangi konuda eksik olduğunu bulup onu gidip öğrenirsen matematikte yapamayacağın konu yoktur. Muhtemelen o formüllerin, terimlerin, problemlerin sana neyden dolayı çıktığını anlatmayacaklar. Konuya ilgini arttırmak için atıyorum "polinom ne işe yarar?" diye sebeplerini aratabilirsin nette. Matematikteki ve diğer fizik, kimya gibi dallardaki formüller aslında insanların hayatını kolaylaştırmak için yapıldı. Genelde gençlere nedenleri anlatılmadığı için gençler sıkılıyor bu çok normal.
En önemli konu tekrar tekrar tekrar. Tekrar ederken anlamadığını ya da işe yaramadığını düşünebilirsin ama emin ol o tekrarlar çok faydalıdır.
Düzen çok önemli birde. Günlük rutinin planlı programlı olsun. İlk zamanlar zor gelebilir ama alışkanlık haline geldiğinde rutine biner sıkılmazsın.
Okuduğun şeyleri ezberleyerek gitme. O metinde ne anlatılmak istenmiş oraya kafa yormaya çalış. Bu sayede ezber bile yapmak zorunda kalmazsın çoğu şeyde.
Ölümüne ders çalışma. 30 dakika çalışmadan sonra kesinlikle 10 dakika mola ver. İnsanın o kadar zaman odaklanması zordur.
Günümüzde internet var. Anlayamadığın konuyu youtube'da araştır. Bazı öğretmenlerin anlatış tarzından anlayamayız. Bu çok normal. Belki bir başkasının anlatımında çok kolay anlayacaksındır. Muhtemelen de öyle olur genelde.
Her dersin çalışma tekniği farklı olabiliyor. İngilizcede nasıl ders çalıştığımı anlatayım sana örneğin. Kelime ezberlerken bugün 10 kelime ezberliyorum. Kelimeleri sesli konuşuyorum, cümle içinde kullanıyorum vb. Ertesi günü bugün öğrendiklerim artı yeni 10 kelime ezberliyorum. Her gün üstüne 10 kelime koyuyorum ve önceki öğrendiklerimi de üstüne ekleyerek tekrar yapıyorum. Sen bunu diğer dersler için kullanabilirsin. Örneğin asıl derse geçmeden önce geçen haftaki konuları gözden geçirip yeni konuya geçebilirsin. İngilizce dersini ders olarak görme zaten. Orada sana öğretilen her bir konu senin için ingilizcede bir yetenek oluyor aslında. Yani öğrendiğin her konu ile kendini tarif etmenin yeni bir yolunu öğreniyorsun. Aslında biraz ingilizceye ilgin varsa çok eğlenceli ve basit konular.
Fizik, kimya gibi derslerde anlatımlar yetersiz kalabilir. Çünkü insanın gözünde canlanmıyor hemen her şey. Ya da bir kavram çat diye hemen anlaşılmıyor. 2 dakika google'dan baksan belki hemen kavrayacaksın konuyu.
37 yaşında bir büyüğün olarak benim sana en büyük tavsiyem dersleri keyif alarak yap. Evet böyle söyleyince garip duruyor ama eğlenerek yap işini. Koy çayını kahveni yanına, ortamını müsait hale getir "yeni bir şey öğreniyorum" düşüncesiyle hareket et. Belki arkada ufak bir müzik sesiyle ders çalışmayı seviyorsundur aç müziğini de keyfine bak.
Çok yazdım ama şunu da eklemek istiyorum. Ben ufakken bana da fizik, kimya, matematik konuları gerçekten çok saçma gelirdi. Ama sonra farkettim ki ben evren nasıl çalışıyor çok merak ediyormuşum. Onun yolu da fizik, matematik. Fizik öğrenmek formül ezberlemek değilmiş ki sadece. O formüllerden bir şeyler yapmakmış mesela. Bunun gibi biraz derslerin arka planını araştırırsan eminim ayıla bayıla keyifle yapacağın çok ders çıkacaktır. Polyanna gibi olmamak istemem ama düşünsene bütün çevren senden sadece okula gitmeni bekliyor ve okulda yeni bilgiler ediniyorsun hem de bedavaya. Bugün bir şeyin kursuna gitsen ücret ödemek zorunda kalırsın.