Bu konuda evrim ağacının videosu bulunmaktadır. Buradan bakılabilir. Videoda yazacaklarımın hepsinden bahsedilmi bilmiyorum ama bu durumu saçma kılan sebepler var.
1- Dünyada bilimle uğraşan tek bir organizasyon yok. Pek çok organizasyon, kurum, şirket, ülke, üniversite araştırmalar yapmaktadır. Böyle bir ortam içerisinde bilimde en ileri olan ülke-kuruluş her kim ise diğerlerinin öngörülerini tamamen aşacak kadar ileri olamaz. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri atom bombasını ilk kez kullanan devletti. Ancak diğer gelişmiş ülkeler de hem nükleer enerjinin kullanılabileceğinin hem de bununla bir bomba yapılabileceğinin farkındaydı. Amerika sadece en hızlısı oldu. Maddi imkanlar, bilim adamlarının nicelik ve niteliği, bunların halktaki karşılığı ve şans bilim ve teknolojide bazı ülkelerin öne çıkmasını sağlar. Ama o kadar da öne çıkmasını sağlamaz. Bir şeyin yapılıp yapılamayacağını anlamak kolay, planını projesini hazırlamak zor, uygulamak çok zordur. Şu ana kadar bunun gerçekleştirilebileceği anlaşılmamıştır.
En azından konu hakkında uzmanlığı olanlarca anlaşılmamıştır. Uzmanlığı olmayan bazı kişiler nasıl oluyorsa anlamıştır. Uzmanların anlamayıp donanımsız kişilerin anlayabildiği şeylere komplo teorisi diyoruz.
2- İddia sahipleri iddialarının ne kadar olağan dışı olduğunu anlayamıyor gibi görünüyor. Deprem yapabilecek silahlar uygulamada olduğu halde gizlenebiliyorsa daha neler neler gizlenebilir demektir. Bu durumda aslında depremler yapay olarak tetiklenebiliyor mu sorusundan çok daha önemli soruların öne sürülmesi gerekmektedir. Komplo teorisyenlerinin, ortaya sundukları teorilerin gerçeklikle çelişip çelişmedikleri umurlarında olmadığı için çoğu zaman ne dediklerini bile bilmezler. Örneğin düz dünyayı ortaya atmak ile dünya matriksmiş demek aslında aynı şeydir. Gene soru metninde yazılan cevaptaki şu an mümkün görünmeyen teknoloji gizli bir şekilde uygulanabiliyorsa bu bildiğimiz gerçekliğin büyük oranda yanlış olmasını gerektirir. Bu durumda hiçbir şeye güvenemeyiz. Belki bir tür Truman şovdasın? Olamaz mı? Çünkü çok fazla kişinin yalan söylüyor(hem de gayet sıkı bir şekilde) olması gerekiyor. Tüm bilim adamları, devlet görevlileri, belirli bölgelerin yerel halkları... Böyle bir yalan organizasyonunda olduklarının da başkalarınca anlaşılmıyor olması lazım.
3- Böyle bir teknolojinin ne kadar arzulandığının anlaşılmadığını düşünüyorum. Eğer bu mümkün olsaydı bunu bulmak ve uygulamak çok çok faydalı ve kârlı olurdu. Şu an İstanbul gibi dünyada tehlike altında bir sürü şehir var. Depremi beklemek yerine bu cıhazları getirir, şehri boşaltır, depremi gerçekleştirir en az hasarla bu işin içinden çıkardık. Bunun için on milyarlarca dolar ödeyebilirdik çünkü bırak hayati durumu maddi açıdan bile çok çok karlı bir iş olurdu. Böyle bir teknolojiyi, eğer mümkünse geliştirmemek için hiçbir sebep yok. Bu alan sıradan bilim adamları ve mühendisler için ''dokunma cıss'' denecek konu değil.
İnsanların aklı örüntü yakalamada oldukça iyidir. Ancak sırf örüntü bulmak doğru bir şey bulmak değildir. İllaki beynimiz noktaları birleştirir ama beynimiz bu noktaları doğru bir şekilde birleştirmek için eğitilmemişse saçmalamamız daha olasıdır. Beyni doğru eğitilmemiş kişi örüntü yakalamaya kalkıp ay tutulması gibi bir olayla da depremleri(veya herhangi bir şeyi) ilişkilendirebilir, gördüğümüz gemiyle de hatta beyni yanlış eğitilmiş birisi kendince günahlarla da ilişkilendirebilir. Siyasetle ilişkilendirebilir büyüyle lanetle ilikilendirebilir vs.
Bu konulara kafa yormak yanlış değil ama başta kendimiz olmak üzere doğruyu yanlışı ayırt edebilecek birinin veya birilerinin zihninden gelen bir fikirle karşılaşıp karşılaşmadığımıza dikkat etmeliyiz.