Çözeltiler, bir maddenin (çözünen) başka bir madde (çözücü) içinde homojen bir şekilde dağıldığı karışımlardır. Genel olarak, çözeltiyi oluşturan maddeler özelliklerini kaybetmezler ve karışımın her yerinde aynı özellikleri gösterirler. Ancak, bazı durumlarda çözünen madde ile çözücü arasında kimyasal tepkimeler gerçekleşebilir.
Karbon dioksit () ve su () arasındaki etkileşim, bu duruma bir örnektir. , suda çözündüğünde karbondioksit molekülleri su molekülleri ile etkileşime girer ve bir kısmı karbonik asit () oluşturur. Bu durumda, başlangıçta bir fiziksel karışım olan çözelti, kimyasal bir tepkime sonucunda yeni bir bileşik meydana getirir. Yani, burada hem bir fiziksel çözünme olayı hem de kimyasal bir reaksiyon gerçekleşir.
Bu bağlamda, 'nin suda çözünmesiyle oluşan , bir çözelti olarak değerlendirilebilir çünkü başlangıçta su içinde homojen olarak dağılır. Ancak kimyasal reaksiyon gerçekleştiğinde, ortaya çıkan yeni bir bileşik olarak kabul edilir. Çözeltinin tanımını yalnızca çözünen maddenin özelliklerini kaybetmediği durumlara indirgersek, bu tür kimyasal tepkimeler sonucunda oluşan bileşikler için “çözelti” terimini kullanmak zorlaşır. Ancak genel kimya terminolojisinde, bu süreç sonunda oluşan karışım hala çözelti olarak adlandırılır.
Sonuç olarak, ve karışımı başlangıçta bir çözelti olarak kabul edilirken, kimyasal tepkime sonucu oluşan bir bileşik olarak tanımlanır. Bu tür durumlarda, çözelti kavramı kimyasal tepkimeler ve yeni bileşik oluşumlarını da kapsayacak şekilde genişletilmiştir.[1][2][3]
Kaynaklar
- M. Silberberg. Principles Of General Chemistry. ISBN: 9780073301716.
- M. Silberberg. Chemistry: The Molecular Nature Of Matter And Change. ISBN: 9780073101699.
- P. . Atkins. Chemical Principles: The Quest For Insight. ISBN: 9780716757016.