Çin tarihi konusunda yeterince bilginiz olmadığı için, böyle üzücü bir çıkarımda bulunmuşsunuz ama olayın aslı daha da üzücüdür.
Kısaca anlatmak gerekirse, 1940 lardan 1980'lere kadar ülkeyi yöneten kominist lider Mao, ülkede büyük atılım yapmak istemiş ve şuursuzca bir sanayi devrimi yaratmıştır. Köylüleri tarımdan uzaklaştırıp sanayide çalışmaya zorlamıştır.
1960'ların başında az yağışlar nedeniyle hasadın az olmasını bahane ederek kuşlar ve fareler gibi hayvanların yok edilmesi için kampanya başlatmıştır. Hasatı yediğini düşündükleri hayvanları yıllar boyunca katleden hükümet, halkın açlık ve sefalete sürüklenmesine ön ayak olmuştur. Doğanın dengesini bozduklarından haberleri yoktu.
Tarımda çalışan insanların az olması, hasadın yetersizliği ve hükümetin bir çok köye yiyecek yardımını kesmesi açlıktan ölümleri de beraberinde getirmiştir.
Mao'nun yanlıştan geri adım atmaması sonucu, halk etrafta bulunan hayvanları avlamaya başlamış fakat bir süre sonra avlayacak böcek bile kalmadığı bir dönem ortaya çıkmıştır. Artık yiyecek bir şey bulamayan insanlar hayatta kalmak için kendi ölülerini yemeye başlamıştır. Fakat bu da, nufüs için yeterli değildir. Çoğu insan sarı renkli kil yiyerek hayatta kalmaya çalışmıştır. İşler öyle bir hal almıştır ki, bulduğunuz bir yiyeceği pişirmeye kalkarsanız diğer insanlar gelip elinizden alabilirler diye hemen hemen herşeyi çiğ tüketmeye başlamışlardır.
Ebeveynler çocuklarına çiğ hayvan ve bitki tüketmeyi öğretmişlerdir ki, çocukları açlıktan ölmesin.
Doğanın tekrar yıllar sonra dengelenmesi ile kıtlık yavaş yavaş kaybolmuş ama 45 milyon kişi açlıktan ölmüştür ama Çinliler bu olayın tekrarlanabileceğini ve hiç bir ülkenin onlara yardım etmeyeceğini bildiklerinden hâlâ kuşaklar boyunca çocuklarına, buldukları herşeyi yemeyi öğretmektedir. Bu acı olay Çin'in bir kültürü haline gelmiştir.
Aurıca, bir lider seçmenin ne kadar önemli olduğunun en büyük kanıtıdır.