Cehalet malesef mutluluk getirmez. Öyle olsa en mutlu toplumlar bilimin merkezi olan toplumlar değil Ortadoğu olacaktır.
Tabi kişinin mutlu olması için ihtiyaçlar hiyerarşisinin de buna etkisi vardır. Adam bilgi iken karnı açsa yine mutlu olamayabilir.
Ancak bilgi her zaman erdemdir. En basitinden kişinin ufku yani düşünceleri hatta hayalleri bile bildiği kadardır. Nasıl bilmediğimiz, tanımadığımız birini rüyamızda göremezsek bilmediğimiz bir şeyi hayal edemeyiz.
Hedef koyamayız ve bu hedeflere ulaşamayız. İlk başta gıpta ettiğimiz o bilgiler daha sonra bizlerin içindeki kibre yenik düşüp bizleri bakşa şeylerle avutmaya götürür. En basitinden adam bu dünyada cenneti yaşar ve sizi adeta sömürürken sizler çıkıp bu dünyanın geçici olduğunu kendinin cennete gideceğini onun ise cehennemde azap çekeceği gibi durumlarla ya kendinizi avutabilirsiniz ya da bu durumu size sözde alimler iteleyebilir.
Cehaletin getirdiği tek avantaj kolay ikna olabilme ve yetinebilmedir. Kişi sadece din ile avutmak bilgili kişi ile mümkün değildir.
İhtiyaçlar hiyerarşisi ne kadar bir pramitle anlatılsa da aslında sonsuzdur. En basit örneği ile evi olmayan birinin ihitiyacı ev almak iken evi olan biri için araba almak bir ihtiyaç haline gelecektir. Arabası olduğunda daha iyi ve yüksek model olacaktır vs bu iş bu şekilde sonsuza kadar gider.
A yı öğrensek gözümüz B de kalacak, C yi elde etsek neden D miz yok diyeceğiz.
Her şeyden öte, cahil kişiler istediği kadar çalışsınlar asla bilgili kişiler kadar gerek ücret kazanma gerek ise onların sosyokültürel düzeylerine ulaşamayacaklardır. Bu da bir süre sonra olası bir sorunda bilgisizin bilgiliden nefret etmesine neden olacaktır.
Kaldı ki bilginin bize kazandırdığı şey sadece mutluluk veya statü olmayacaktır. En basitinden cahil bir kişinin cahil bir ekiple bir toplumu yönetmesi bile mümkün değildir.
Hatta cahil toplumlara baktığınızda halkı aç, yöneticileri ise toktur. Bilgili toplumlara baktığımızda bu durum daha kabul edilebilir bir makas açıklığında olacaktır.
Hatta cehalet bizim inancımızı bile zedeleyebilir. Cehalet bizlerin hutafelere ve batıl hatta yalan yanlış şeylere inanmaya bile götürecektir. Rahatlıkla görebilirsiniz ki cehalet ile radikalllık doğru orantıda gider. Radikalllık ise bizleri farklı görüş ve bilgilerden mahrum eder. Bu böyle kısır döngüye girer. Veya başka bir şekilde bakarsak, cahalet yüzünden kişi dinle alakasız hatta şirk konulara inanabilir. En güzel örneği Katoliklerdir. Katolikler, aslında çoğu farkında olmadan Roma Paganıdır. Hatta İngilizler kendilerini Katolik görmezler ve Papayı saymazlar genellikle. Ancak Anglikan Klisesinin, Papalıktan ayrılmasının nedenine baktığınızda tamamen bir kralın istedikleri için olduğunu göreceksiniz.
Kaldı ki aynı durum ortadoğuda da var. İki tarafta birbirine tekbirlerle mermi ve füze atıyor. İkisinin de derdi gaza. E iyi de ikisi de Müslüman. Hayır onlara göre karşı taraf dinden çıktı. Kim dedi diye sorun adım kadar eminim X kişisi diyeceklerdir. Karşı tarafı dinlememişlerdir bile.
İslamiyetin ilk yıllarında İmam Sunni ve İmam Hanifi, yöneticilerin sömürgesinin kader dediğinde bunlara karşı çıkmış ve hayatlarına erken yaşlarda veda etmişlerdir.
Bu durum şu an da gözlenir. En basitinden savaş isteyen kişilere bakın. Çoğu bırakın savaş görmeyi herhangibi çatışmanın içinde kalmamış herhangi bir insanlık durumuna şahit olmamıştır.
Kısacası 5 tane cahili yanlız bırakın. Birbirlerine baksınlar. Kesin söylüyorum ki 1 ay kendi kendine iyi geçinecekler 1 ay geçmeden kavga gürültü çıkaracaklardır. Hem de saçma sapan şeylerden.
Size cehalet mutluluktur diyenler, sizin bilmediğiniz hatta hayal dahil edemediğiniz hayaları yaşıyorlar. Bunu birazcık bir şeylere farkı bakıp, farklı düşünüp sorguladığınızda işin hiç anlattığınız gibi olmayacaktır.
2. Abdülhamid'in dediği gibi "Tarih değil hatalar tekerrür ediyor."
Bilmezseniz, okumazsanız tecrübe ile öğrenirsiniz. Eğer okur ve öğreniriseniz, başkaların tecrübelerini çok daha hızlı,kolay ve sağlıklı şekilde öğrenebilir, tecrübe edebilirsiniz.
Sevgi ve bilgi ile kalın..
300 görüntülenme