Aslında günümüzde bilinç kavramı madesel olarak açıklanabiliyor. Örneğin, kendini depresif hisseden kişilere belirli oranlarda beyinlerini etkileyen ilaçlar verildiğinde ( ki bu yangın bir tedavidir.) depresyondan kurtulabiliyorlar. Farelerin beyinlerine belirli sinyaller veren aygıtlar yerleştirdiğimizde fareyi bir kumanya yardımı ile hareket ettirebiliyorlar ve bunu yapan bilim adamları fareye sola dön komutunu verdiklerinde ve fare sola döndüğünde bunun farenin kendi isteğiymiş gibi algıladığını söylüyorlar.
https://bilimfili.com/fare-beyni-kumanda-ile-kontrol-edildi/
Bazı çalışmalarda ise insan beynine çipler yerleştiren bilim adamları ağır depresyon hastalarını bu yöntemle tedavi ettiğini ön sürmekte.
https://www.e-psikiyatri.com/beyne-mutluluk-cipi
Bugün kişiliğimizin, benliğimizin kaynağının beyindeki elektriksel aktiviteler olduğunu biliyoruz. Yani benliğimizin kaynağı kişiliğimiz beyinimize bağlı. Bunu gözlemleyebiliyoruz. Bir karar vermeden önce beyinin aktivitesine bakara kişinin hangi kararı vericeğini bilebiliyoruz. Öte yandan suç işleme eğilimde olan insanlarla, olmayan insanların arasındaki farkı da gözlemleyebiliyoruz. 20. yüzyılın ortalarında epilepsi hastaları üzerinde yapılan bir çalışmayı da buraya bırakmak istiyorum.
http://noroblog.net/2018/01/25/ayrik-beyin-sendromu-1-beyin-2-insan/
https://evrimagaci.org/katilleri-beyinlerine-veya-genlerine-bakarak-anlayabilir-miyiz-4486
Tüm bunları kişiliğimizin hatta benliğimizin maddeler üstü bir şeye değil, tümüyle beyine bağlı olduğunu kanıtlamak için yazdım. Elbette bilinci tam anlayabililmiş değiliz eğer binlerce nöronun karmaşık ilişkisi bilinci oluşturuyorsa, neden doğadaki diğer karmaşık yapıların bir bilinci yok ? Örneğin, karmaşık insan toplumlarının ortak bir bilici var mıdır ?
Tüm bu bilinmezlik ve bildiklerimizi yorumladığımda bence, bilinç var olmayan bir kurgudur. Özgür irade bence var değildir. Belli algoritmalara göre yaşarız bence. Kendimizi ben olarak tanımlarız ama bu tanım bile çok ucu açık bırakılmıştır. Ben dediğimiz şey beyinimiz midir, yoksa ellerimiz ve bedenimiz de dahil midir ben tanımına ? Algoritmalara sahip robotlar olarak görmek bizi/insanlığı bana daha mantıklı geliyor. Durumlara, genetik faktörler ve öncesinde edindiğimiz bilgiler sayesinde sahip olduğumuz işlemciye göre tepkiler veriyoruz ve bu özgür irade değil bence. Hepimiz uzun algoritmalarız formülleriz bence. Formule giren sayıya göre bir çıktı vermemiz bizi özgür kılar mı ? Bilinçli olduğumuzu sanmak evrimsel avantajlar sağladığı için gelişmiş olabilir öte yandan memelilerin de bilinci olduğunu biliyoruz. Biz bilinç olarak tanımladığımız şeyi kendimiz olarak algılıyor ve bunu üzerine bir hikaye uyduruyoruz. Ben a kişisiyim a kişisi müzik dinlemeye sever, siyasi görüşü b'dir, dini c'dir, milliyeti d'dir vb. Tanımlarlar kendimize bir hikaye uyduruyoruz. Oysa epilepsi deneyinde olduğu gibi tek bir kişiliğe bile sahip olmaya biliriz. Bu kendimiz hakkında yazdığımız hikayeye inanıyor ve buna benlik diyoruz. Oysa A kişisinin neden B müziğini sevdiğini sorgulamıyoruz. Bu sorgulamaya karşın B kişisi muhtemelen ''ama B müziği kulağa çok hoş bir tını veriyor.'' diyicektir ama B müziğini seven A kişisine bu tını hoş gelirken neden C kişisine bu tını hoş gelmiyor ? Öncesinde de bahsettiğim gibi cevap genetik ve çevresel bence ve A kişisi aslında B müziğini seviyor ya da sevmiyor diyemeyiz sadece onun beyni bu müziğe olumlu tepki veriyor ve kendimiz sandığımız kişiliğimize A kişisi B müziğini sever fikrini kurguluyoruz.
Bu bahsettiğim şeyler deneye de tabi tutulabilir. A kişisinin B müziğini dinlerken beyninde oluşan elektriksel iletişimi ya da elektriksel iletişimin yoğunlaştığı bölgeye zarar verirsek artık B müziğinde duyduğu zevki duymamaya başlaması gerekir. Öte yandan hiç bir müzik dinletmeden A kişisine B müziğinin beyinde oluşturduğu elektriksel iletişimi yapay bir şekilde oluşturusak A kişisi B müziğini dinlemiş kadar mutlu olmalıdır.
Tabi bunlar kendi düşüncelerim, konunun uzamanı da değilim. Yanlış verdiğim bilgiler de olabilir ama bakış açım bu şekilde. :)
Kaynaklar
- Yazar Yok. Evrimağacı. (23 Nisan 2020). Alındığı Tarih: 23 Nisan 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı