Aksine, var olan bir tek geçmiş özelinde “dün”dür!
Var olan ve somut olarak kavrayıp kanıtlayabileceğimiz bir tek “dün” dür. Ve aslında “bugün” sadece an olarak ve sayılı süre itibarı ile var, sonrası ve “yarın” sadece olasılık dahilindedir.
“Dün” Nerede?
Hücresel olarak aşınan (yaşlanan) bedenimizde, kimyasal olarak kaydedilen zihnimizde, hormonal etki olarak duygularımızda…
Dahası, bir taşın, gezegenin, evrenin entropisinde ve hatta maddi evrenin temel yapı taşları olan atomların ve atom altı parçacıkların bozunumunda ve bilimsel olarak kanıtlanabilecek şekilde bir tek geçmiş ve özelinde “yarın” vardır.
Yaşanmakta olan “an”ın bile varlığı kuşkuludur ve bu kuşku o “an” yaşanıp geçmiş olana kadar (maddi bir iz bırkana kadar) bakidir.
Hatta mikro ölçekte evrensel devinimin hızı karşısında, zihnimizin “an” tespit ve tanımlama hızının yavaşlığı nedeni ile tanımladığımızı sandığımız “an” bile aslında “geçmiş”tir.
Hele ki; “az sonra” dan başlamak üzere geleceğin ve özelinde “yarın”ın varlığı sadece olasılık dahilindedir.