Yusuf’un rüyalarına yapmış olduğu yorumları çok beğenen firavun, Yusuf’u
kendisine vezir olarak atamıştır. Yaptığı tabirlere istinaden de Yusuf, meydana
gelebilecek bir kıtlık hadisesi için ambarları buğdayla doldurmuş ve kıtlık yıllarında
da halka buradan buğday dağıtmıştır. Ancak kıtlık sadece Mısır’ı değil Yusuf’un
geldiği Kenan diyarını da etkilemeye da başlamıştır. Mısır’da fazlasıyla buğday
olduğunu duyan Yusuf’un kardeşleri de Mısır’a babaları tarafından buğday almak
için gönderildiklerinde kardeşleri Yusuf’un ölmediğini aksine firavunun veziri
olduğunu görürler ve ondan af dilerler. Kardeşlerini affeden Yusuf, babasını da
ülkeye davet eder ve onları Goşen vilayetine yerleştirir. Bundan sonra İsrailoğulları
Mısır’da hızla çoğalmaya başlarlar. Bir süre sonra Tanrı Yahwe, Hz. Musa’ya
kavmini Mısır’dan çıkarma emrini verir. Ancak tam bu noktada ilim adamlarının
görüşleri birbirleriyle çelişmektedir. Çünkü Hz. Musa’nın kavmini ne zaman ve
hangi firavun zamanında Mısır’dan çıkarmış olduğuna dair kesin bir kanıt
bulunmamaktadır. Bu görüşleri inceleyecek olur isek;
H. R. Hall’a göre, İsrailoğulları Mısır’dan Amarna Çağ’ında (MÖ. 1400-
1350) çıkmış olmalıdırlar. Ancak Hall bir şeyi gözden kaçırmış olmalıdır ki sözü
edilen çağda Mısır, Önasya dünyasının kontrolünü elinde tutan 18. sülale
firavunlarından III. ve IV. Amenofis’ler tarafından yönetilmektedir. Kabul etmek
lâzımdır ki, böyle bir dönemde İsrail kavminin Mısır’dan çıkması imkansız gibidir.
Adolp Lods ve O. Eisfeldt ise, Mısır’dan çıkış hadisesinin Merneptah devrinde
(MÖ.1236-1223) gerçekleşmiş olduğunu düşünmektedirler. David Daiches ise, bu
olayın II. Ramses zamanında (MÖ. 1301-1236) hatta MÖ. 1280-1250 yılları arasında
gerçekleşmiş olabileceği görüşünü savunmaktadır.
Ancak Prof. Dr. Ekrem Memiş, yukarıdaki görüşlerin hiç birine katılmaz.
Ona göre, Tevrat’ta, İsrailoğulları’nın Pitom ve Ramses şehirlerinin inşasında
çalıştırıldıkları belirtilmektedir. Şehirlerden birisi Ramses adını taşıdığına göre bu
firavun II. Ramses olmalıdır. Çünkü II. Ramses, Hitit kralı III. Hattuşili ile eşit
şartlara dayalı barış antlaşması imzalamış ve ülkesinde sükuneti hakim kılmış bir
51
kraldı. Böyle bir ortamda da rahatlıkla imar faaliyetleri gerçekleştirebilirdi. Prof. Dr.
Ekrem Memiş, çıkış hadisesinin Ege Göçleri’ne49 karşı mücadele veren III. Ramses
zamanında vukubulmuş olması gerektiği kanaatindedir.
Bize göre de, Ekrem Memiş’in görüşü akla uygun gelmektedir. Çünkü
firavun II. Ramses, Goşen vilayetine yerleşen İsrail kabilesinin hızla çoğalmasını
Mısır’ın ve kendi geleceği için tehlike olarak görmüş ve İbranili kadınlardan doğacak
tüm erkek çocuklarının öldürülmesini emretmiştir. Rivayete göre firavun, rüyasında
o yıl doğacak erkek çocuklardan birinin kendi yönetimine son verip ülkede yeni bir
din kuracağını görür ve bu rüya üzerine emri vermiştir.
Ancak bu emre rağmen Levili bir kadın erkek bir çocuk dünyaya getirir ve
onu saklamayı başarır. Artık saklanamayacak kadar büyüyünce de onu bir sepetin
içerisine koyarak, Nil nehrinin kenarındaki sazlıklara bırakır. Irmakta yıkanan
kadınlar tarafından bulunan bu çocuğu bazı kaynaklara göre firavunun kızına
bazılarına göre de karısına verirler. Çocuğa da “sudan çıkan” anlamında “Musa” adı
verilir.
Firavunun sarayında büyüyen Musa, delikanlılık çağına gelince firavunun
kavmine yapmış olduğu baskıları görür. Hatta bir gün, Yahudi bir işçinin Mısırlı işçi
başı tarafından kırbaçlandığını görür ve olaya kayıtsız kalamayarak Mısırlıyı öldürüp
cesedini de kuma gömer. Olayın firavun tarafından duyulup cezalandırılacağından
korkan Musa, Medyan memleketine kaçar ve orada bir kâhine sığınır. Musa’nın
özünün doğruluğunu gören kâhin kızlarından Tisippora ile onu evlendirir.
Efsanelerle örülmüş olan bu olay, aslında bazı toplum gerçeklerini de içinde
barındırmaktadır. Bu olaylar dizisinin yaşanmış olduğu çağ hakkında da farklı
görüşler vardır. Bazı kaynaklar, Musa’nın firavun Tutankamon çağında yaşadığını
ileri sürse de biz yine Prof. Dr. Ekrem Memiş’in eserinde bahsettiği görüşe
katılıyoruz. Ona göre; Musa, bir yumrukta Mısırlı bir adamı öldürebildiğine göre 20
yaşlarında güçlü bir delikanlı olmalıdır. Zaten Musa Medyan’a kaçtıktan sonra da II.
Ramses ölür ve yerine Merneptah geçer. II. Ramses’in MÖ. 1236’da öldüğünü göz
önüne alarak, Musa’nın da kavmini Mısır’dan çıkarmak için görevlendirildiğinde 80
49 Deniz Kavimleri Göç’ü ya da diğer bir adıyla Ege Göçleri, MÖ. 13. yüzyılın sonları ile MÖ. 12.
yüzyılın başlarında olmak üzere iki seferde meydana gelmiştir. Bu göçler, MÖ. 2. binyılın büyük
devletleri olan Hitit, Mitanni ve Kas (III. Babil) krallılarının yıkılmasına neden olmuş büyük bir
kavimler hareketidir. Bu konuda daha ayrıntılı bilgi almak için bkz: E. Memiş, Eskiçağ Türkiye
Tarihi, 4. Baskı, Konya 2002, s. 145-155.
52
yaşında olduğunu Tevrat’tan öğrendiğimize göre, basit mantık gereği olayın
üzerinden aşağı yukarı 60 yıl geçmiş olmalıdır. Bu da bizi II. Ramses’in ölüm
tarihinden bu süreyi çıkarınca (1236-60)=MÖ.1176 senesine ulaştırmaktadır. Bu
tarihte de Mısır tahtında firavun III. Ramses olduğuna göre, demek ki İsrail kavminin
Mısır’dan çıkışı sırasında Mısır’ın, III. Ramses tarafından yönetildiği sonucuna
ulaşılmaktadır. Zaten Kızıldeniz kenarında yapılan kazılar da bu bilgiyi
doğrulamaktadır. Kazılarla ortaya çıkarılan ceset, Kızıldeniz’de Musa’yı takip
ederken boğulan ve secde eder vaziyette ele geçirilen firavuna ait olmalıdır ki, bu
firavun, yukarıda ifade ettiğimiz gibi III. Ramses olabilir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’in
Yunus suresinin 90-92. ayetlerinde de bu hadise şöyle anlatılmaktadır: “ Ve
İsrailoğullarını denizden geçirdi. Firavun ve ordusu azgınlık ve düşmanlıkla onları
izlemekteydi. Nihayet boğulma ümüğüne çökünce şöyle dedi: “İman ettim.
İsrailoğullarının inanmış olduğu dışında ilah yok. Ben de ona teslim olanlardanım.”
“ Şimdi mi? Daha önce isyan etmiş, bozgunculardan olmuştun” bugün senin
bedenini kurtaracağız ki, arkandan gelenlere bir ibret olasın. Ama insanların çoğu
bizim ayetlerimizden gerçekten habersiz bulunuyor.” 50 Bu ceset, günümüzde
Londra’da ki British Museum’da bir fanusun içinde teşhir edilmektedir.
Yani ben şunu anlayamıyorum Kuran bu cesetler bulunmadan 1300 yıl önce haber veriyor zaten "cesetleri koruduk diye mucize olarak haber veriyor " yani anlamayanlar için söylüyorum zaten mumyalanmış cesetlerin korunması mucize denizde nasıl korunmuş diyor hala
622 görüntülenme