Otopsi sırasında öncelikle dış ve iç muayeneleri çok dikkatli bir şekilde yaparız. İlk olarak genital ve anal bölgeyi detaylıca inceleriz. Burada herhangi bir yırtık, çürük, abrazyon (sürtünme izi) veya kanama var mı, bunlara bakarız. Özellikle posterior dörtchette (vajinanın arka kısmı) gibi noktalar ya da anüs çevresindeki travma izleri cinsel saldırı şüphesini güçlendirir. Farklı ülkelerden edinilmiş adli tıp vakalarında, zar üzerinde tespit edilen eski veya yeni yırtıklar ya da erkek saldırganlardan kalan seminal sıvı kalıntıları sıkça dikkat çeker. Bu sıvılar vajinal, anal veya oral kanallardan alınan sürüntü örnekleriyle laboratuvar analizlerinde ortaya konabilir.[1]
Bununla birlikte sadece genital bölgeye odaklanmak yetmez. Çünkü kişi kendini savunurken farklı yerlerden de darbe almış olabilir. Bu nedenle kollarda, bacaklarda, bileklerde ya da boyun bölgesinde, bazen de ağız içinde travma bulguları incelenir. Mesela bazen kafatasındaki travma, iç kanama veya boğazda tespit edilen boğulma izleri de cinsel saldırıya eşlik eden genel bir şiddetin işareti olabilir. Amerika'daki vakalarda ya da Avrupa'daki çeşitli adli tıp merkezlerinde incelenen olgularda saldırganların kullandığı uyuşturucu veya alkol de tespit edilmiştir. Bu yüzden kan ve idrar örneklerini toksikolojik analiz için mutlaka alınır, kurbanın saldırı sırasında bilinçsizleştirilip bilinçsizleştirilmediğini anlamaya çalışırız.
Tüm bu incelemeler cinsel saldırı varlığı hakkında kesin bir yargıya varmamızı kolaylaştırsa bile saldırı izlerinin her zaman fiziksel olarak belirgin olmayabileceğini de biliyoruz tabii. Bu nedenle otopsi bulgularını her zaman vaka hakkındaki ek bilgilerle, örneğin olay yeri inceleme raporları, tanık ifadeleri veya DNA analiz sonuçlarıyla birlikte değerlendiririz. Neticede uzmanların görevi ceset üzerinde saptanan tüm izleri bir araya getirerek, olayın aydınlatılmasına yardımcı olmak.
Kaynaklar
- WHO. World Report On Violence And Health. Alındığı Tarih: 18 Aralık 2024. Alındığı Yer: WHO | Arşiv Bağlantısı