Diyelim ki dinler ve inanışlar akla mantığa ters olsun. Bütün mantıksal çıkarımlar inanışların bir zırvadan ibaret olduğunu söylesin. Bütün bu sonuçlara rağmen çoğu insan hâlâ bir şeylere inanmaya yatkındır çünkü bu olağandışı bir varlığa kendinden üstün bir varlığa inanış sadece akla yatkın olduğu için yapılmaz.Diğer canlıların aksine insanın hisleri ve düşünceleri gayet komplikedir. İnsan sosyal olarak ihtiyaçlarını her zaman karşılayamayabilir bu durumda kendinden daha üstün bir canlıya sığınabilir. İnsan bazı şeyler hissetmek ister.Ve bu inanış ona bir şeyler hissettiriyorsa buna devam etmekte bir sakınca görmez. Çünkü bu inanış onun içindeki boşluğu doldurur.Belki sen bu boşluğu bir kadın veya erkek ile doldurursun veya belki bir kitapla belki bir bilim dalıyla bu insan ise bu inanış ile doldurabilir.İnsan yanlış olduğunu bilse bile bazı şeyleri yapmaya devam edebilir sırf onun yararına diye.
Diğer yandan mantıksal olarak inanmak ve inanmamak arasında inanmak her zaman daha kârlıdır çünkü neredeyse tüm inanışlar ölümden sonra sonsuz bir yaşam sunar sana.Ve sana der ki eğer bu dünyada benim kurallarıma göre yaşarsan seni sonsuza dek en iyi şekilde yaşatacağım.Şimdi mantıksal açıdan bu durumu incelyelim:
Diyelim ki A kişisi inanmayı seçti bu olaya ve kurallarına göre yaşayacak.B kişisi ise bu durumu saçma buldu ve inanmamayı seçti.Eğer bu durum gerçek değil ise A ve B kişisi sonsuza dek yok olmuş olucak iki taraf içinde olumsuz bir yan yok ama eğer A kişisi haklı çıkarsa A kişisi mutluluklar içinde ebedi bir hayat sürücekkenn B kişi ebedi bir şekilde cezalandırılıcaktır.
Bahsettiğim nedenlerden dolayı soru geçersiz olduğu için cevabı da yok. Disiplinleri karıştırmış olmalı soruyu soran kişi.
Daha derin bir analize ihtiyacımız var varoluşu yorumlama anlam yükleme ile onu analiz etmenin farkını anlamak için.
Bilim, disiplin olarak felsefi konulara cevap vermez. Alanı değildir. Görevi değildir. Bu yüzden kişinin varoluş u yorumlama biçimi öznel olmak zorundadır. Aksi takdirde herkes bilim ne diyorsa ona inanırdı ki teknik olarak böyle bir şey mümkün değil.
Bu yüzden bilimin açıklamaları, ona anlam yükleyecek kavramsal zemini sunmaz. Bunun için felsefe ve farklı varoluş yorumlarına ihtiyaç vardır. Kişi bunları da göz önünde tutarak bir varoluş yorumunda bulunur.
Zeki insanlar in varoluşsal yorumu benzer değildir.
Bilim insanlarının varoluşsal yorumu istatistiksel olarak benzer aynı değildir.
IQ düzeyi düşük insanların varoluş yorumu benzer değildir.
Aynı bilimsel bulguya farklı anlam yükler her birey. Düşünce zenginliği de budur zaten.
Bilim bir açıklama yaptı diye herkes aynı şekilde anlam çıkaracak olsaydı gelişemezdik ilerleme olmazdı. Bizim yerimize düşünen üreten bir disiplin var nasıl olsa derdik ....