Beynin gelişim ve değişim süreci, epigenetik faktörlere dayalı biçimde ilerlemiş olması nedeniyle, gelişimin gereksinimi, ihtiyaç kaynaklı olmuştur genel anlamda. Deneyim, gözlem, algı, yaşamda kalmak için yöntem geliştirme gibi nedenlerle başlayan süreç, pişirme ile kognitif bir sıçramaya dönüştü.
Genel olarak gelişim, yaşamda kalma çabasının bir üst sonucu olarak ilerledi. Konnektom temelli bir gelişim denebilir. Bu da doğal bir sürecin gereklilik meyvesi. Beyni yapay bir yolla geliştirmeye çalışmak, aslında varoluş ve gelişim sürecinden bağımsız ele almak gibi bir yandan. Nöronal aktivite artirilsa bile, bilişsel fonksiyonlar, bilinç düzeyi bundan doğrudan etkilenecek anlamına gelmez. 3,5 milyar yıllık bir cihazı, bu süreçten bağımsız ele alamayız. Hem bilinç hem organ olarak beynin gelişimi multifaktöriyel bir süreçtir. Çok fazla faktöre bağlıdır. Henüz kendi işleyişini sinirbilim açısından anlayamadığımız için, gelişimi adına yapılabilecekler hakkında konuşmak oldukça zor görünüyor.
Ancak anlama kavrama çabası, elde edilecek bütün sonuçların üstünde bir değere sahip. Tıp alanında hangi dalda çaba gösterilirse gösterilsin, elde edilecek sonuçtan bağımsız olarak değeri vardır.
Kendini anlamaya çalışmayan bir organizmanın başka bir şeyi anlama ihtiyacının anlamı yoktur.