Sanırım bu Arap alfabesinden kalma bir alışkanlığın bir uzantısı. Formel olarak modern Türkçede bütün sessiz harfler "-e" eki gelerek okunuyor; ama Arap harfleriyle yazılan Osmanlıcada ق (kaf) ve ك (kef) şeklinde iki ses vardı (bunlar kalın ve ince seslerdi). 1970'lere kadar bu ses ayrımı dilimizde kalmaya devam etmiş gözüküyor; örneğin 2005'te Hürriyet'te yayınlanan bir köşe yazısına göre 1970'li yıllarda yayınlanan Meydan Larousse'ta da hem "ka" hem "ke" doğru kabul ediliyordu.[1]
Bu hoş bir açıklama ama doğru mu emin değilim. Zira Osmanlıcadaki tek ünsüz varyantı bu değil:
- N harfi için ڭ (nef) ve ن (nun),
- G harfi için گ (gef) ve غ (gayn),
- H harfi için ه (he) ve خ (hı),
- S harfi için ص (sad) ve س (sin),
- T harfi için ط (tı), ت (te) ve د (dal)
gibi sesler vardı. Neden bunlar dilimizde kalmaya devam etmedi de sadece K harfinde böyle bir inat sürdü bilemiyorum? Veya H harfi neden "haş" gibi alakasız bir şekilde okunuyor, İngilizcenin etkisiyle mi? Belki de dilimizin yapısı (veya en azından Arapçadan ödünç alınan kelime sayısından ötürü) sesleri "ka" şeklinde çıkarmaya daha yakındır. Ama güzel soru, ben de bir dilbilimcinin yorumunu duymak isterim.
Kaynaklar
- Y. Bayer. ‘Ka’-’Ke’ Tartışması. (4 Aralık 2005). Alındığı Tarih: 9 Haziran 2023. Alındığı Yer: Hürriyet | Arşiv Bağlantısı