Milyonlarca yıllık evrimin sonucunda bitkiler her koşulda var olabilecek inanılmaz savunma mekanizmalarını elbette geliştirdi. Ama bu soruya doğrudan cevap vermek pek mantıklı olmaz, bir cevapta olmaz. Bitkilerin mantığını ve zekasını anlamaya çalışmak gerekir.
Bitkiler çok kompleks yapılardır, karar alma yetenekleri vardır. Her bitkinin kendine özel olan hastalık etmenine karşı bir savunma sistemi vardır. Örneğin fungal ve bakteriyel hastalıklara karşı güçlü bağışıklık sistemleri bulunur. Örneğin Fitoaleksinler buna bir örnektir. Semizotu da buna dahil. Ancak virüsler için bitkilerde biz insanlar gibi bir savunma mekanizması geliştirebilmiş değil, bitkilerde herhangi bir viral hastalığı yenebilecek pestisitimiz de bulunmuyor. Eğer bir bitkide virüse rastlarsak günümüz tarımında kesiyor, yakıyor ve atıyoruz.
Bitkilerin zararlılara karşı da çeşitli savunma silahları bulunmaktadır. Ama günümüzde bir biberin acı olması, sadece savunma mekanizmasıyla alakalı değildir. Bunu daha çok insanlık için yapıyor. Birazdan buna değineceğim. Bitkilerin böceklere karşı olan savunma mekanizmaları arasında örneğin SOS sinyalleri bulunur. Bu sinyaller bitkilerin bir tehdit anında diğer üyelere haber vermek için kullanır. Bu haberi alan diğer bitkiler zararlı böceğin türüne göre onların sindirim sistemine zarar verecek kimyasallar üretmeye başlar ve aynı zamanda zararlı böceğin doğal düşmanlarını da oraya toplayacak kimyasallar yayar. Tabii böceklerde bu noktada seçilim baskısına maruz kalarak detoksifikasyon denilen bir olayı geliştirirler. Böceklerin de elleri armut topluyor değil ya var bir numaraları. Kısaca ekolojik denge bu şekilde devam eder.
Yine semiz otu, buğday, elma gibi kültür bitkilerine gelecek olursak, bunların her başı sıkıştığında imdatlarına zaten biz yetişiyoruz. Sularını veriyoruz, zararlılardan ve hastalıklardan koruyoruz, makro ve mikro besin elementlerini veriyoruz, onları stres faktörlerine karşı koruyor, döllerini gelecek yıl için garanti altına alıyoruz. Onlarda karşılığında bizleri biraz biraz ödüllendiriyor. Bazı bitkiler bu konuda tamamen acımasız, arıları nektarla kandırıp, nektarı vermeden polenleyip gönderen orkideler var. Konumuza dönecek olursak, baktığımız kültür bitkilerinin bir ton hastalığı ve zararlısı zaten oluyor ancak ekonomik zarar eşiği dediğimiz bir kavram var. Zararlı veya hastalık ekonomik zarara neden olacak kayba neden olmuyorsa herhangi bir mücadele yöntemine girişmiyoruz. Kültür bitkilerimiz başlarının çaresine bu kadar bakabiliyor.
Biberlerin acı olma nedeni, biz istediğimiz için acılıklarını git gide artırmasıyla alakalı. Bu yukarıda anlattığım olayla ve bitki ıslahıyla alakalı. Acı biberlere insanların talebi arttığı için onlarda git gide daha acılaşıyor.