Avlanma denince geyik ördek avlamak geliyor galiba akla ama Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın yetki alanının içine denizcilik, tarım zararlıların kontrolü gibi konular da giriyor ve aslında hepsi birbiriyle ilintili. Yani nasılki sivrisinek mücadelesi sıtma, dengü gibi hastalıkların mücadelesi için gerekliyse, tarım zararlılarını ilaçlıyorsak, denizlerde zaman zaman istilacı alglere karşı mücadele ediyorsak insan yerleşim yerlerine yakın doğa alanlarındaki hayvan popülasyonlarını da insan sağığı açısından kontrol etmek zorundayız. Kovid-19 tecrübesinden sonra yarasalar da belki hatta her türlü yaban hayvanının popülasyonun kontrol altında tutlması gerekir.
Hayvan hakları savunucuları her ne kadar doğaya müdehale edilmemesi yönünde yorumlar yapsa da sanırım tarım toplumuna geçip yapay bir seçilim oluşturduktan sonra bundan topyekün vazgeçmek mümkün olmayacağı gibi fikir birliği sağlamak da imkansız.
Tarım toplumundan önce ise zaten doğanın bir parçası olarak bazı türlerin avcısı bazı türlerin ise avı konumundaydık.
Endüstriyel hayvancılık ve tarım besin ihtiyacımızı karşıladığı için avlanmanın bizim için zorunluluk olmaktan çıktığını unutmayalım ama bunun sürdürülebilirliği ile ilgili bir takım endişeler var.