Evet, Evren'in her noktasında kütleçekim kuvvetinden etkilenmek zorundasınız, çünkü kütleçekim kuvveti sınırlı bir kuvvet değil. Mesela Evren'in öteki ucuna da gitseniz, Dünya'nın kütleçekim kuvveti üzerinize etki etmeye devam ediyor. Keza Dünya'da otururken de en uzak galaksilerin kütleçekimleri teknik olarak size/bize etki ediyor. Benzer şekilde her birimiz birbirimize bir kütleçekim kuvveti uyguluyoruz ve bizim kütleçekimimiz de milyarlarca ışık yılı uzaktaki galaksilere etki ediyor.
Ama... Tahmin edebileceğiniz gibi bu kuvvetlerin birçoğu aşırı küçük, hatta ölçülemeyecek kadar küçük ve önemsiz kuvvetler. Bunun sebebi ya kütlelerden birinin (veya her ikisinin de) çok küçük olması ya da aralarındaki mesafenin çok büyük olması.
İki cisim arasındaki kütleçekim kuvveti şöyle belirleniyor:
Dolayısıyla kütleler azaldıkça veya aralarındaki mesafe () arttıkça kütleçekim kuvveti de hızla zayıflıyor (ama teknik olarak hiçbir zaman sıfıra düşmüyor).
Bu nedenle uzay boşluğundaki bir insan da civardaki gezegen, yıldız ve galaksilerin kütleçekiminden etkileniyor. Mesela Güneş Sistemi sınırları içerisinde olduğunuz müddetçe (ki bu sınırlar Neptün veya Plüton'un çok daha ötesine kadar gidiyor) Güneş'in baskın kütleçekimi nedeniyle Güneş'e doğru çekilmeye devam ediyorsunuz. Eğer ki sabit bir yörüngeye oturacak hızınız yoksa, yavaş yavaş Güneş'e doğru yanaşırdınız ve nihayet müthiş bir hızla üzerine/içine düşerdiniz.
Uluslararası Uzay İstasyonu gibi "kütleçekimsizmiş gibi gözüken" ortamlarda da kütleçekimi var. İstasyon bizden sadece 400 kilometre ötede dönüyor ve burada Dünya'nın kütleçekimi yeryüzünde bizim deneyimlediğimizden sadece %10 zayıf. Yani İstasyon olduğu yerde dursaydı, dakikalar içinde Dünya'ya çakılırdı. Ama çakılmıyor, çünkü ilk fırlatma hızıyla, sürtünmenin pratik olarak olmadığı bir ortamda, sürekli olarak yörüngede dönüyor (tıpkı Ay gibi; Ay da 4.5 milyar yıl önce kazandığı o ilk hıza sahip olmasaydı veya duracak olsaydı Dünya'ya düşerdi).