Uyku sun evrimsel süreçteki yeri ve rolünü anlarsak, neden gece uyumaya - gündüz uyanık olmaya eğilimli olduğumuzu ve uykunun bu iki farklı zamanda ne farkı olduğunu anlayabiliriz.
Bütün canlılık güneşe göre evrimleştiği için, biyolojik mekanizmalar da güneşe göre oluşup gelişmiş durumdadır. Sirkadiyen ritm olarak bildiğimiz şey, bu güneşe göre oluşmuşluğun bütünü olarak görülebilir. Tek hücreliler dahil, tüm türlerin kendine özel bir sirkadiyen ritmi bulunur. Biyolojik süreçler, fizyolojik ihtiyaçlar aslında belli zaman dilimlerine göre belirlenmiş yapıdadır. Bütün hormonal salgı düzeni bu ritmin belirlediği şekilde işler. Bu nedenle "modern" yaşamdaki canımızın istediğini istediğimiz zaman yapmak bu ritmi bozduğu için hızlı yaşlanma ya da sağlık sorunlarının erken gelmesi ile yüzleşmek durumunda kalıyoruz. Uyku sadece dinlendiğimiz bir süreç değildir. Sadece uyurken, sadece uyurken ve aç iken salgılanan hormonlar ve sadece bu durumlarda yapılan biyolojik işler söz konusu. Bu yüzden gece 11-4 arası uyumanın yerini hiçbir uyku tutmayacak bunu kural gibi kabul etmek zorundayız. Bir tık üstü, aç yattığımızda ve bu saatler arasında uykuda isek, bunun yerini başka hiçbir uyku tutamaz. Özellikle gündüz stres hormonları salındığı ve melatonin minimumda olduğu için asla verimli uyuyamayız. Melatonini bir görevi de kanserleşmiş hücreleri "işaretlemek" olduğu - temizlenmesini sağladığı için vardiyalı çalışanlarda kanser oranlarının arttığını görüyoruz. Gündüz bu sistem çalışmamakta. Uçakla yaşadığımız jetlag durumu, sirkadiyen ritme zıt yaşam tarzı ile de gerçekleşmekte. Sadece sonucunu duygudurum bozukluğu olarak yaşadığımız için ne olduğunu anlamıyoruz bile.
Biyolojik kriterleri gözetirsek, akşam yapay ışıklara maruz kalmadan, TAM KARANLIKTA, 18 derece ısıda, sesten izole, çok yumuşak olmayan bir zeminde AÇ olarak uyumamız gerekiyor. Gündüz, bizim yaşamda kalmak için avlanma, üreme vs aktiviteleri gerçekleştirmemiz için stres hormonlarının tavan yaptığı bir zaman dilimi. Stres hormonları bizi harekete, arayışa yönledirir ve uyku modundan çıkarır. İşte bu süreçteki uyku ile, dinlenme - rejenerasyon - otofaji - mitofaji ve daha sayılamayacak süreçlerin gerçekleştiği gece uykusu asla ama asla karşılaştırılamaz. Hatta nitelikli gece uykusunun yanında gündüz 20 dakikalık (daha fazla değil) uykular önerilmekte.
Yani insan türünün PARASEMPATİK mod a geçmek gibi önemli bir görevi var. Ve günümüz yaşam şekli tamamen buna zıt. Etrafımızdakilerin ne dediği üzerinden mi, yoksa biyolojik ayarlarımızın ne istediği üzerinden mi yaşam dizayn edeceğimiz ise bize kalmış. Biri kendi biyolojimiz ile savaşarak, sağlık sorunlarını erkene taşımak gibi bir sonucu gerçekleştirirken, diğeri beden denen uzay gemisini kullanım kılavuzuna uygun kullanma sonucunda aslında olmamız gereken kişiye yaklaşma gibi insani vicdani ve ahlaki bir gerekliliği mümkün kılmakta.
Kaynaklar
- Robert L Sack, MD, Dennis Auckley, MD, R. Robert Auger, MD, Mary A. Carskadon, PhD, Kenneth P. Wright, Jr, PhD, Michael V. Vitiello, PhD, Irina V. Zhdanova, MD. Ircadian Rhythm Sleep Disorders: Part I, Basic Principles, Shift Work And Jet Lag Disorders. (6 Ağustos 2021). Alındığı Tarih: 6 Ağustos 2021. Alındığı Yer: Oxford Academic | Arşiv Bağlantısı