Sorunu iki yönden ele alabiliriz. İlki daha önce ayak basmışlar mıydı, ikincisi yerleşim var mıydı? Daha önce ayak basmışlar mıydı sorusunun cevabına kesin bir şekilde evet diyebiliriz. Ancak bunu tarihlendirme konusunda farklı sonuçlara ulaşılabilir. İskitler(Sakalar) MÖ. 7. yy. civarlarında Kimmerleri takip ederek o dönem Urartu toprakları olan Anadolu'ya akınlar düzenlemişlerdir. Ancak buradaki tartışma İskitler'in hangi ırka mensup olduğu konusunda farklı nazariyeler olması ve henüz herhangi bir nazariyenin tüm dünya tarafından kabul görmemesidir[2]. İskitler meselesini denklemden çıkarırsak Türklerin Anadolu'daki ilk ayak sesleri Avrupa Hunları zamanında duyulmuştur. 395 yılından itibaren Bizans topraklarını işgale girişen Hunlar hem Trakya üzerinden hem de Kafkasya üzerinden Anadolu'ya akınlar düzenlemişlerdir. Doğu Anadolu'daki pek çok şehri istila eden Hunlar burada kalıcı olmayıp 396 yılıyla birlikte tekrardan yurtlarına geri dönmüşlerdir. Bu akının temel sebebi yeni bir yurt arayışı değil, ganimet ve Bizans'a olan baskıdır. Bu olaylardan yaklaşık bir yüzyıl sonra da Sabar Türklerinin Anadolu'ya benzer amaçla akın düzenlendikleri görülür.
Yerleşme anlamında ilk faaliyetler MS. 8. yüzyıldan itibaren Abbasiler komutasında İslam ordularının Anadolu'ya düzenlediği gaza akınları ile görülür. O dönem Abbasi ordusunda ciddi miktarda Horasan, Türkistan gibi bölgelerden getirilen Müslüman Türkler ve gaziler vardı. Bu Müslüman Türkler savaşçı kimliklerinden mütevellit Tarsus, Adıyaman, Harpud, Diyarbakır (Eski adıyla Amid), Malatya ve Bitlis gibi bölgelere bizzat Abbasi halifesi tarafından yerleştirildiler. Bu yerleşmenin amacı Abbasilerin Bizans'a karşı cihat yaparken Türklerin savaşçı kimliklerinden faydalanmasıydı. Ancak 10. yy'ın ikinci yarısından itibaren Bizans'ın güçlenmesi ve Abbasilerin görece zayıflamasıyla Müslüman Türkler bu bölgeden çekilmek zorunda kalmıştır.
Selçuklulara geldiğimizde yukarıda anlattığım tarihi hadiseler neticesinde Anadolu zaten Türkler tarafından bilinen ve adı geçen bir bölgeydi. İlk olarak Çağrı Bey'in 1021 yılı civarlarında eldeki bu bilgiler ışığında o dönem Karahanlı ve Gazne gibi iki güçlü devletin baskısında olan Selçuklu hanedanına yeni yurt arama amacıyla buraya bir keşif seferi düzenlediği görülür. Bu keşif seferinden sonra Anadolu'ya pek çok ganimet amaçlı akın düzenlenir. Bu akınlardan birisinde Selçuk Bey'in torunu Musa Yabgu'nun oğlu Hasan'ın pusuya düşürülerek şehit edilmesinin neticesinde ertesi sene Pasinler Savaşı (1048) ile öc alınır ve zengin bir ganimet elde edilir. Devam eden akınlar neticesinde de Sultan Alparslan döneminde Malazgirt savaşı gerçekleşir ve Türklerin Anadolu'ya yerleşme faaliyetleri önünde durabilecek bir otorite kalmaz. [1]
Kaynaklar
- A. Sevim. (2020). Anadolu'nun Fethi: Selçuklular Dönemi (Türk Tarih Kurumu Yayınları) (Turkish Edition). ISBN: 9789751605573. Yayınevi: Türk Tarih Kurumu Yayınları. sf: 27-71.
- O. Karatay, S. Acar, et al. (2020). Doğu Avrupa Türk Tarihi. ISBN: 9786057635631. Yayınevi: Kronik Kitap. sf: 19-51.