- Nüfus; Kıyaslamak gerekirse Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu sıra(Mübadelelerden sonra) ilk nüfus sayımında nüfusumuz 13 milyondu. Yaş ortalaması 17-18 civarındaydı. 1. Dünya Savaşı'na giren Almanya 55 milyon kişilik bir nüfusa sahipti.
- Alman nüfusu kalifiyeydi. Çiftçiler, işçiler, teknisyenler, zanaatkarlar, mühendisler, bilim adamları... Aynı dönemin Rusya ve Türkiye'sinin ezici çoğunluğu hala vasıfsız köylülerden oluşuyordu. Ülkelerinde taş üstünde taş kalmaması problem. Ama Almanlar tekrar nasıl inşa edeceklerini iyi biliyorlardı ve ihtiyaç duydukları insan kaynağı bir yere gitmemişti.
- Sosyal yapı. Almanlar mütevazi yaşayıp sermaye biriktirmeyi ahlaklı bir iş olarak gören, disiplinli ve kuralcı bir millet. Aynı özelliklere sahip olan Japonlarla kıyaslanabilirler. Gene taş üstünde taş kalmamış olabilir. Ancak kolay organize olabilen, milyonlarca disiplinli ve nitelikli insan için aşılamayacak bir problem değildir.
-Almanların düşmanları Almanları yok etmek istemiyordu. Bu yüzden savaşın kaybını olabilecek en sert şekilde yaşamadılar. Örneğin Balkan Savaşlarını kaybetmek biz Türklere çok daha pahalıya mal olmuştu. Milli Mücadele'nin kaybedilmesi daha da pahalıya mal olabilirdi. Keza vakti zamanında Moğollara savaş kaybeden ülkelerin toparlanması çok uzun sürmüştü. Bazı etnik gruplar Moğol İstilası sırasında tamamen yok oldu(Tankutlar gibi). Almanların düşmanları, Almanlarla savaşın masraflarının telafisi için Almanya'yı ayakta tutmayı tercih ettiler.
Hepsinin yanında Almanlar millet anlayışlarını oldukça iyi oturtmuştur. Bu yüzden dağılmaya meyilli değillerdir. Almanlar bir devlet veya sistem tarafından bir arada tutulmak zorunda değil. Bu yüzden sistemin çökmesini telafi edebiliyorlar. Dağılmaya meyilli olmayan bu kadar kalabalık bir grup illaki sistemi yeniden inşa etmek zorundadır.