Bir tohum toprağa düştüğünde, öncelikli olarak kök verir. Toprağa tutunmaya ve topraktan su ve besin maddesi almaya çalışır. Ondan sonra gövde ve yaprak oluşturur.
İşte o ilk kökü verebilmek için bir miktar enerjiye yani besine ihtiyaç var. O nedenle de tohumların içinde mutlaka bir miktar depo besin olur. İşte o besin, bizim meyve eti dediğimiz şey. Tohum, öncelikli olarak bir besin ortamında canlanıyor ki bu evrimsel olarak gayet mantıklı ve anlaşılır.
Tabi bitkiler alemi çok çeşitli, bu yapıya uymayan örnekler de var ama genel olarak durum bu.
Tabi bu besin maddesi, başka canlılarca da cazip. Başka bir canlı gelip o besini alıp tüketirken tohumu da doğaya bırakmış oluyor. BU da bir yayılım demek. Yani tohum, kendisini toprağa ulaştıran canlıya bir ödül vermiş gibi oluyor.
Ki doğada aslında, bizim bugün tükettiğimiz sebze ve meyvelerin hiç biri yok. Yani elmadır, portakaldır, karpuzdur, çilektir vs. bunların tamamı ıslah çalışmaları ve tarım teknolojileri ile üretilmiş bitkiler, doğada ya yoklar ya da çok daha ilkel haldeler. Yani doğada, sizin tükettiğiniz lezzette besin yok zaten. O nedenle doğa, elinden geldiğince, doğal seçilimle meyveye sebzeye lezzet katmaya çalışmış. Bitkiler de tohumlarını yayanları elinden geldiğince teşvik ediyor. Evrim, bilim ve teknoloji kadar hızlı değil neticede.
Umarım açıklayıcı olmuştur. Sağlıcakla.