Beşinci nesil hücresel teknoloji ürünü 5G, kablosuz cihazların hızları için yeni ve büyük bir gelişmedir. Söz konusu hız, hem kullanıcıların veri indirme hızlarını hem de bilgi iletirken ve alırken yaşadıkları gecikme süresini içermektedir.
5G, veri iletimini şu anki 4G teknolojisinin 10 ila 100 katı daha hızlı gerçekleştirmeyi hedeflemektedir. Bundan böyle kullanıcılar indirme hızlarını Mb/s biçiminde değil, Gb/s biçiminde görmeyi bekleyebilirler. Columbia Üniversitesi Elektrik Mühendisliği bölümünden Doç. Dr. Harish Krishnaswamy:
Bu gelişme oldukça önemli çünkü şu anki teknolojiyle mümkün olmayan yeni uygulamaları mümkün kılacak. Örneğin, bir filmi telefon ya da tabletinize Gb/s hızlarıyla saniyeler içinde indirebileceksiniz. Bu hızlar, sanal gerçeklik uygulamaları ve sürücüsüz araba teknolojisi için de faydalı olacaktır.
Kullanıcının çevresiyle etkileşim halinde olan arttırılmış gerçeklik ya da sürücüsüz araç teknolojisi gibi gelişmekte olan teknolojiler, yüksek veri hızlarının yanı sıra minimum düzeyde gecikme de gerektirmektedir. Bu sebeple, 5G teknolojisinin hedefi saniyenin binde biri oranda gecikme yakalayabilmektir. Mobil cihazlar saniyenin binde biri hızda bilgi alıp iletecek ve bu hız kullanıcılar için tam anlamıyla ''anında'' gibi olacaktır. Söz konusu hızlara ulaşmak için 5G teknolojisi yeni teknolojilere ve altyapılara ihtiyaç duymaktadır.
Yeni Ağlar
Cep telefonlarının ilk nesillerinden bu yana kablosuz ağlar, elektromanyetik spektrumun aynı radyo frekans bantlarında çalışmışlardır. Ancak, her geçen gün artan kullanıcı sayısı ve kullanıcıların eskisinden daha fazla veri talebinde olması, bu radyo dalgası otoyollarında meydana gelen hücresel trafiği arttırmıştır. Bu trafikten kurtulmak için hücresel sağlayıcılar, milimetrik dalgaların daha yüksek frekanslarına doğru genişlemeyi istemektedir.
Milimetrik dalgalar 30'dan 300 gigahertz'e değişen frekanslar kullanmaktadır ve bu bugünün 4G ve WiFi ağlarının radyo dalgalarının kullandığından 10 ila 100 kat daha fazladır. Dalgalara milimetrik denmesinin nedeni, dalga boylarının 1 ila 10 milimetre arasında değişmesidir. Radyo dalgalarının dalga boyları ise santimetrelerle ifade edilmektedir.
Milimetrik dalgaların daha yüksek frekansları, komünikasyon otoyoluna yeni şeritler ekleyebilir ancak bir problemi de beraberlerinde getirmekteler: Milimetrik dalgalar yapraklar ve binalar tarafından kolaylıkla emilmektedir; bu nedenle küçük hücreler adı verilen yakın aralıkta yerleştirilmiş baz istasyonlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Neyse ki, bu istasyonlar geleneksel baz istasyonlarından çok daha küçük ve daha az enerjiye ihtiyaç duyan istasyonlardır ve binaların tepelerine bile yerleştirilebilirler.
Baz istasyonlarının küçültülmesi 5G için bir diğer teknolojik dönüm noktasını mümkün kılmaktadır: Massive MIMO. MIMO, çoklu giriş çoklu çıkış (multiple-input multiple-output) kelimelerinin kısaltmasıdır ve her bir baz istasyonundaki anten uçlarını önemli ölçüde arttırarak milimetrik dalgaların ihtiyaç duyduğu daha küçük antenlerden faydalanan bir konfigürasyondur.
Her bir baz istasyonunda bulunan muazzam miktarda antenle veri hızını arttırarak aynı anda birçok kullanıcıya hizmet sunulabilir.
Krishnaswamy ve takımı CoSMIC laboratuvarında, hem milimetrik dalgaları hem de MIMO teknolojilerini mümkün kılan çipler tasarladılar.
Milimetrik dalga ve MIMO, 5G'nin ulaşmasını beklediğimiz yüksek veri hızları ve düşük gecikme süreleri için kullanacağı iki büyük teknolojidir.
5G Tehlikeli Mi?
5G günlük yaşamımızda iyileşmeler sağlayacak olsa da bazı tüketiciler, olası sağlık tehditlerinden endişe duymaktadır. Bu endişelerin çoğu, 5G'nin kullandığı milimetrik dalgalardan yayılan radyasyondan kaynaklanmaktadır. Pensilvanya Eyalet Üniversitesi'nden biyomühendis Prof. Kenneth Foster şöyle diyor:
Her ikisinde de radyasyon terimi kullanıldığı için iyonlaştırıcı radyasyon ve iyonlaştırıcı olmayan radyasyon sıklıkla birbirine karıştırılmaktadır. Tüm ışık türleri radyasyon içerir çünkü ışık basit tabirle uzayda hareket eden enerjidir. Tehlikeli olan radyasyon, iyonlaştırıcı radyasyondur; kimyasal bağları bozabilir.
Dışarıya çıkarken güneş kremi sürmemizin nedeni iyonlaştırıcı radyasyondur; çünkü gökyüzündeki kısa dalgalı morötesi ışık, elektronları atomlarından koparıp deri hücrelerine ve DNA'ya zarar verebilecek kadar güçlü enerjiye sahiptir. Milimetrik dalgalar ise iyonlaştırıcı değildir; dalga boyları daha uzundur ve hücrelere direkt zarar verebilecek enerjiye sahip değillerdir.
Radyo dalgalarının sağlık üzerindeki etkileri üzerine elli yıldır çalışan Foster, iyonlaştırıcı olmayan radyasyonun tek zararının çok fazla ısınma olduğunu belirtmektedir.
Radyo frekans enerjisi yüksek maruziyet seviyelerinde zararlı olabilir; yanıklar ya da diğer ısısal zararlara yol açabilir. Ancak bu maruziyetler sadece yüksek enerjili radyo frekans vericileriyle çalışan kişilerde ya da medikal işlemler yanlış gittiğinde meydana gelir.
5G'ye yönelik endişelerin büyük çoğunluğu, insanların 5G'den önceki teknolojiye maruz kalmanın da beyin tümörleri, kronik baş ağrıları gibi hastalıklara neden olduğunu düşünmesine dayanmaktadır. Bu endişeler uzun yıllardır araştırmaların konusu olmaktadır.
2018'de National Toxicology Program on yıl süren bir araştırmanın sonuçlarını paylaşmıştır. Rapora göre, 2G ve 3G teknolojisine sahip telefonlardan yayılan radyasyona maruz kalan erkek sıçanlarda beyin ve böbrek üstü bezi tümörlerinde artış gözlendi. Ancak farelerde ve dişi sıçanlarda bu etkiler görülmedi. Deney hayvanları, insanlar için onay alan sınırdaki radyasyon seviyesinin dört katı kadar radyasyona maruz bırakıldı. Foster şöyle diyor:
Radyo frekans dalgalarının kullanımına karşı olan çoğu kişi kendi argümanlarını destekleyen araştırmaları göz önüne alıp sonuçların deneysel metotlarının kalitesini ve tutarsızlıklarını görmezden geliyor.
Her ne kadar, şüpheci kullanıcıların hücresel ağların önceki nesillerine dair vardıkları sonuçlara katılmasa da Foster, 5G ağlarının olası sağlık etkilerinin daha fazla araştırılması gerektiğini söylemektedir.
Ben de dahil tanıdığım herkes, 5G teknolojisi üzerine daha fazla araştırma yapılmasını tavsiye ediyor çünkü bu teknoloji üzerine yürütülmüş pek fazla toksikoloji çalışması yok.
5G'nin destekçilerine göre, 5G teknolojisinin topluma faydaları, bilinmeyen zararlarından çok daha fazla. Krishnaswamy şöyle diyor:
5G'nin yaşamlarımızda dönüştürücü bir etkiye sahip olacağını ve yeni şeyleri mümkün kılacağını düşünüyorum. Ne tür uygulamaların gerçekleşeceğini ve etkilerin neler olabileceğini kesin olarak söyleyemeyiz. Bizim için tamamen sürpriz olacak ve toplumu gerçekten değiştirecek etkileri olabilir. Tarihten çıkarım yapacak olursak, 5G, kablosuz ağların bizler için yapabileceği şeylerin bir diğer örneği olacak.
Kaynaklar
- Yazar Yok. Evrim Ağacı. (6 Nisan 2020). Alındığı Tarih: 6 Nisan 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı