Suyu biyokimya için en nitelikli çözücü olmasının dışında, içeriğindeki mineral maddeler için de kullanıyoruz. İdeal olan, toprakta süzülmüş ve akmakta olan suyun içilmesidir. Özellikle boru içinde beklemiş suyun moleküler yapısı değişerek dokulara ulaşamaz hale gelmesi ve arıtma cihazlarının suyun içeriğini fakirleştirmesi açılarından baktığımızda, dereden su içemeyeceğimiz için kullandığımız su kaynaklarını sabit tutmamak gerekiyor. Pet şişedeki suda sentetik florür bulunur mikroorganizma ürememesi için. Bu da bir sorun. Bu ve benzer nedenlerle, arıtma suyunu da, pet şişeyi de sürekli kullanmak yerine, ara ara termal tesislerden içilebilir termal su almak gerekli aslında. Hem mineral hem iyon açığını inanılmaz giderir bu zengin sular. Ayrıca kemik için yeşil sebze inanılmaz önemli. Artık inek sütünün insan biyolojisine uyumlu olmadığını biliyoruz.
Ayrıca özel olarak kemik yapısı ile sorunu olan bir kişinin, vücudun asit yükünü atmak için kullandığı yöntemleri iyi bilmesi gerekir. Çünkü bir tanesi de, asidik metabolik artıkların kalsiyuma bağlanarak kristalize edilmesiyle kana karışmasının önlenmesi var.... Gereken kalsiyum bilin bakalım nereden çekiliyor.... Evet kemiklerden. Herkeste metabolik artıkların atılımı farklıdır. Herkeste olmayabilir, ancak kemik sorunu yaşayan bir kişinin bu konuda bilgilenmesi gerekir. Gazlı içecek kola kızartma gibi asidik yiyecekleri sağlığı için zaten yemiyor olması gerekirken, sorunundan dolayı tamamen unutması gerekir. Beslenme biyomkimyasını ileri düzey araştırmak, genetik gerekliliklerimizi öğrenmek ve ona göre yaşamak zorundayız. Bilim insanları yıllarca sabırla araştırarak bilimsel literatürü oluştururken, biz bir zahmet okumaktan çekinmemeli, bir hekimden çok daha iyi bilmek zorundayız. Beslenme biyokimyasını iyi bilen biri, neyi ne zaman nasıl yiyeceği konusunda ayılmış, netleşmiştir ve sorunlu *yiyecek*leri hayatından çıkarmakta sorun yaşamayacak seviyeye gelmiştir. Çünkü hangi besin çeşidi vücuda girdiğinde ne yolla nasıl metabolize oluyor artık biliyoruz. Temel yapıtaşlarımızın nasıl oluştuğunu bilmeyeceksek, niye yaşıyoruz diye kendimize sormamız lazım.