Osmanlı Devleti ve Uçaklar: 1908-1918 Yılları Arasında Osmanlı'da Havacılık Faaliyetleri ve Tayyare (Uçak) Mektebi
Osmanlı Devleti'nde hava araçlarının askeri maksatla kullanılması ile harplerin mantığı ve etki alanı da köklü değişiklikler geçirmiştir. Savunma, yerini saldırıya bırakmıştır.
Havacılık, yaklaşık bir asır önce demir yolunun etkisine benzer bir etki ile güçlü devletlerin milli hedeflerine ulaşma vasıtası olmuştur. Bu kapsamda Osmanlı da bu yeni sahanın muhtemel etkilerinin sonucunu önemsemeye başlamıştır. Ne var ki, ekonomik yetersizlikler sonucu sanayinin gelişmemesi, havacılık konusunda gelişmeyi zorlaştırmıştır. Havacılık gücü, I. Dünya Savaşı sonuna doğru gerekli bir savaş unsuru olarak orduların dikkatini kendisine çekmiş ve II. Dünya Savaşı'nda havacılık teknolojisi Nazilerle birlikte zirveye ulaşmıştır. Birinci Dünya Savaşı'nda edinilen tecrübeler ile askeri havacılık kısa zamanda orduların en önemli unsuru haline gelmiştir.
1910 yılında Fransa’da düzenlenen Picardie Manevralarında ilk kez uçağın tatbiki anlamda kullanımı, gelişmiş devletler dahil Osmanlı Devleti'nin de havacılık teşkilatını kurma, uçak tedarik etme ve ordu mensuplarına pilotaj eğitimi verilmesi konularına yöneltmiştir. Bu hedef ve amaçlar doğrultusunda yapılan incelemeler devam ederken, Trablusgarp Savaşı'nda İtalyanların ilk kez uçak kullanması, Osmanlı Devleti’ndeki uçak tedarik ve kurumsallaşma çalışmalarını hızlandırmıştır. Bu durumda, havacılık etkinliklerinin yapılabilmesi Harbiye Nazırlığı'nca bir Tayyarecilik Komisyonu ile Tayyare Mektebi ve Merkezi kurulması amacıyla çalışmalar başlatılmıştır.
Osmanlı ordusu bünyesinde Hava Kuvvetlerinin ilk teşkilatlanma sürecine ilişkin çeşitli çalışmaların yapılmış olduğu görülmektedir. Bu alandaki çalışmalarda, Türk havacılığının kuruluş sürecinde çok önemli görevler ve çalışmalar yapan Kurmay Yarbay Süreyya (İlmen) Bey başkanlığında oluşturulan “Havacılık Komisyonu”nun Türk askerî havacılığının ilk teşkilatı olduğu ve Tayyare Komisyonu’nun 1 Haziran 1911 tarihinde kurulduğu görülür.
Hava Kuvvetlerinin Atası: Balonculuk
Sıcak hava ile doldurulmuş ilk balon, Fransız Montgolfier kardeşler tarafından 4 Haziran 1783’te Paris yakınlarında Annonay şehrinde uçmuştur. 800 m³’lük bu balon, 1500 metre yükselmiş; ancak havada ateş alarak yere düşmüştür. Aynı yıl, J. A. C. Charles (1746-1823) havadan hafif bir gaz olan hidrojenle balon uçurmayı denemiştir. 27 Ağustos 1783’te halkın önünde balonu uçurmuş ve hızla yükselen balon, gazın yüksekte genleşmesiyle patlamış ve ilki gibi başarısız olmuştur. 19 Eylül 1783’te Montgolfier kardeşler, sepetine bir keçi ve horoz koydukları hidrojen gazı ile doldurulmuş bir balon uçurmuşlar ve balon, 2 km uzağa başarıyla inmiştir. Etienne Montgolfier tarafından insan uçurmak için yapılan üçüncü balonla, 15 Ekim 1783’te ünlü kmyager François Plâtre de Rozier (1754-1785) halata bağlı olarak 25 metre yükselmiş ve 4 dakika 20 saniye havada kalmıştır.
İtalyan Baloncu Comaschi, 8 Temmuz 1844’te yaptığı başarılı İstanbul denemelerinden sonra, 6 Haziran 1845’te Sultan Abdülmecit zamanında, Sultan 2. Mahmut’un kızı Adile Sultan’ın düğününde Haydarpaşa’dan havalanmış ve Karadeniz’de kaybolmuştur. İstanbul, bu dönemde önemli bir merkez olduğundan, balonlar sıklıkla İstanbul’a gelmiş ve gösteriler yapılmıştır. Sultan Abdülaziz döneminde İstanbul’da bir çok gösteride bulunan ve 20 Mayıs 1871’de yapılacak gösteride yaşanan talihsizlik nedeniyle baloncu Amerikalı Mr. Weise ile halkın tartışması, basında yer almıştır. Bu olayda gaz yetersizliği nedeniyle balon uçurulamamış, halk da olay çıkararak uçuşu yapamayan baloncudan ücretini geri almıştır.
İstanbul’da 19. yüzyılda ilk balon uçuşu aslen bir İngiliz olan Mühendishane-i Berri Hümayun’un 5. Halifesi Selim Efendi tarafından gerçekleştirilmiştir. 1801 yılının sonbaharında İstanbul’dan kendi yaptığı ve içi sıcak hava ile dolu bir balonla havalanıp Çorlu taraflarına inmiştir. Daha sonra 1802 yılında iki uçuş daha gerçekleştiren Selim Efendi, Mühendishane’ye halife olarak tayin edilmiştir. Selim Efendi'nin balonu, daha öncekilerden farklı olarak askeri amaç olarak padişaha takdim edilmiştir. İkinci Meşrutiyet dönemine kadar İstanbul’da birkaç önemsiz balon gösterisi daha yapılmıştır. Tamamı Avrupalı baloncular tarafından yapılan bu denemelerin çoğu başarısız olurken, artık balon gösterileri eskisi gibi ilgi çekmemeye başlamıştır. Hatta dönemin padişahları balon gösterilerine katılmamıştır.
20. yüzyılda İstanbul’daki ilk balon uçuşu Meşrutiyetin ilanından sonra Mayıs 1909’da gerçekleşmiştir. 1913 ve sonrasında Avrupa’da çok yüksek fiyatlarla satın alınan “Edirne” adlı gözlem balonu ve 500.000 altına satın alınan kumandalı “Kabil-i sevk” balonu da ne yazık ki maksadına uygun kullanılamamış ve İstanbul’da Boğaziçi’nde yapılan ilk deneme seferinden dönüşte motoru arızalanmış ve yere indirilmiştir. Bir daha hiç uçurulamayan bu balon, bir bakıma Osmanlı'nın balona ve balonculuğa karşı yakın ilgi göstermemelerine sebep olmuştur.
Osmanlı halkı, balonu bir gösteri ve eğlence maksadı olarak kabul etmelerine karşılık, uçaklara karşı büyük bir alaka göstermişlerdir. Bu durum onların pragmatik yaklaşımlarının bir sonucu olarak değerlendirilebilir.
İkinci Meşrutiyet Dönemi’nde Osmanlı'da Balonculuk Faaliyetleri
23 Temmuz 1908 tarihinde II. Meşrutiyet'in ilanından sonraki ilk balon uçuşu, Mayıs 1909’da İstanbul’a gelen Fransız Baloncu Ernest Barbotte tarafından gerçekleştirilmiştir. Barbotte, 28 Mayıs 1909’da “Osmanlı” adını verdiği 1200 m³’lük balonla Taksim meydanından havalanmıştır.
Barbotte’nin yapmış olduğu bu uçuşun özelliği, Osmanlı’da ilk defa balonla yolcu taşınması olmuştur. Taksim meydanından havalanan balon, Kabataş üzerinden Çamlıca’ya (Üsküdar Büyük Çamlıca Tepesi) kadar uçmuş; ancak vaktin geç olması sebebiyle Alemdağı'na inememiş, Bulgurlu semtinde yere indirilmiş ve söndürülen balon, Taksim’e taşınmıştır.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
"Osmanlı balonu", 9 Haziran tarihinde İstanbul’dan İzmir’e götürülmüş orada da 16 Haziran’da bir uçuş gerçekleştirilmiştir. Balon, bir gün önceden gazetelerde ilan edildiği gibi 16 Haziran günü sabah 10:00'da, gaz şirketinin kurduğu özel bir boru hattından gelen gazla şişirilerek, Konak bölgesinde Kışla meydanından uçurulmuştur. Balonunu satmak üzere gelen Barbotte, herhalde Osmanlı devlet adamlarını tatmin edememiş olamalı ki, balonunu satamamamıştır.
Osmanlı'nın Havacılık Faaliyetleri ile İlişkisi
Uçak ve balon üreticileri, 1909 yılında İstanbul’a gelerek sistemlerini tanıttıkları zaman, Osmanlı ordusu bu gelişmeye ilgi göstermiş ve daha önce belirtildiği gibi bir komisyon kurarak, uçakların durumunu değerlendirmiştir. Kurulan askerî komisyonun raporunda; uçakların kısa sürede büyük gelişme sağlayacağı ve harp sahasının vazgeçilmez unsuru olacağı öngörüsünde bulunularak, Osmanlı İmparatorluğu’nun da bu yeni gelişmelerden uzak durmaması, kaza geçiren uçağın masraflarının karşılanması, ilk uçan Osmanlı’ya ödül verilmesi ve envantere bu sistemlerin alınması için çalışma başlatılması önerilmiştir.
1910 yılında Harbiye Nazırı olan yenilikçi ve dinamik bir komutan olarak Mahmut Şevket Paşa, eski Seraskerlerden Rıza Paşa’nın oğlu Kurmay Yarbay Süreyya İlmen Bey’i havacılıkla ilgilenmesi için görevlendirmiştir. İki subay (Bnb. Enver ve Bnb. Ali Fethi Beyler), Avrupa’daki gelişmeleri incelemek üzere Paris ve Berlin’e gönderilmiştir. Yine iki subay, birçok sınav aşamasından geçerek, pilotaj için yurt dışına eğitime gönderilmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu, havacılık teşkilatını 1 Haziran 1911’de ordu sistemine dahil ederek seri şekilde ihtiyaç duyulan diğer önlemleri ve tedbirleri almıştır. Osmanlı İmparatorluğu, Trablusgarp Savaşı’nda uçak kullanmak için önemli tedbirler almıştır. Temin edilen 2 uçak ,Cezayir sınırında Fransa tarafından el konulurken, kiralanan pilotlar da cepheye gitmekten kaçınmışlardır. Ayrıca Ege adaları için de balon almaya çalışılmış; ama başarı sağlanamamıştır. Mahmut Şevket Paşa, Osmanlı ordusunun modernleşmesi prensibi ile Türk subaylarına tayyarenin geleceği hakkında şunları söylemiştir:
Gözlediğimiz uçma makineleri olan tayyare, henüz basit bir haldedir. Bu uçma makinesinin gelecekteki gelişmesinin ne dereceye varacağını şimdiden kestirmek mümkün değilse de yakın bir gelecekte insanların güvenle havalarda dolaşmalarını sağlayacaktır. Ordu için bu çeşit araçlardan hemen satın almak akla gelmese de bir gün gelip bunların savaş meydanlarında görev yapmaları uzak değildir.
Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa, ileri ve modern ordu yaratmak düşüncesindeydi. O, havacılığın gelecekteki önemini görmüş ve gelişmeleri ciddiye almıştır. İstikbalin göklerde olacağını öngörmüş, Avrupa ve çevre ülkelerden geri kalınmaması için havacılık çalışmalarına başlanmasını istemiştir. Bu sayede Osmanlı havacılık çalışmaları, Balkan ülkelerinden ve Rusya’dan önce başlatılmıştır. Mahmut Şevket Paşa, Osmanlı Ordusu'nda havacılık alanındaki temel alt yapı tesislerini ve teşkilatını kurmak, balon ve tayyare satın almak, pilot yetiştirmek istemiştir. Seçilen subaylar Fransa ve İngiltere’ye eğitime gönderilmiştir.
Avrupa’da tayyare ve balon ile uçuş tecrübelerinin başlamasının hemen ardından, Osmanlı Harbiye Nezaretliği ve Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Riyaseti havacılık ile ilgili çalışmaları başlatmıştır. 13 Nisan 1909’da Harbiye Nazırlığı bünyesinde askeri havacılık teşkilatı kurma, faaliyeti ve gücü oluşturma çalışmalarına başlanmıştır. Bu amaçla; Berlin Askeri Ataşesi Bnb. Enver Bey 26 Eylül 1909 tarihli raporunu balon ve balon topları hakkında hazırlamıştır. Rapor, Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Riyasetliği tarafından benimsenmiş olup, araç ve gereçlerin sağlanmasına girişilmiştir. Askeri havacılığın teşkilatının kuruluşu ile Avrupa gibi gelişmiş ülkelerin havacılığı ordu teşkilatına dahil etmeleri eş zamanlı olmuştur. Havacılık, 1909-1913 döneminde devletlerin ordusunda yeni bir askeri unsur olarak yer almıştır. Dünyanın ilk askeri havacılık teşkilatı, Osmanlı Kuvay-ı Havaiye-i Müffettiş-i Umumliği’nde oluşturulmuştur.
Osmanlı topraklarında ilk tayyare ile uçuş, İstanbul ‘da Fransız Pilot Baron de Catters tarafından 1-5 Aralık 1909’da gerçekleştirilmiştir. Bu uçuş Voisin tipinde, sarı renkli, 500 kg. ağırlığında, 76 km/s süratli ve 700–800 metreye çıkabilen tayyare ile yapılmıştır. 2 Aralık 1909’da Hürriyet-i Ebediye Tepesi’nden Türkiye semalarında ilk uçuş gerçekleştirilmiştir. Sultan V. Mehmet Reşat’ın büyük oğlu Şehzade Ziyaeddin Efendi ve İstanbul halkı bunu izlemiştir. Baron de Catters, 5 Aralık 1909 Pazar günü ikinci uçuşu gerçekleştirmiş ve bir saat uçuştan sonra Kâğıthane çayırına zorunlu iniş yapmıştır.
Havacılık çalışmalarına katkı olması amacıyla bir uçuş daha gerçekleşmiştir. 10 Kasım 1909 tarihli Tasvir-i Efkar’da yapılan ilan ile Fransız tayyareci Louis Bleriot'un uçuşuna halk davet edilmiştir. İlanda, Fransa-İngiltere arasında Manş Denizi üzerinde Hava-i seyahate muvaffak olan Fransız Bleriot'un gösteri uçuşu yaptığı belirtilmiştir. Bu uçuş gösterisi için Fransız Bleriot'un hava müsait olduğu halde ilk tecrübesini ve uçuşunu İstanbul’da 29 Kasım Pazar günü Taksim Kışlası Talimnamesi’nde icra edeceği yazılmıştır.
Bu uçuş, Türk havacılık tarihi açısından son derece önemli olmuştur. 15 Bilahare Tayyareci Bleriot tarafından 11 Aralık 1909 Pazar günü saat 11.00'da Taksim Kışlası'ndaki talimhanede iki gösteri uçuşu yapılmıştır. Askeri ve sivil devlet erkânı ve kendisini izlemeye gelen kalabalık halkın önünde tayyareyi uçurmuştur. Ancak, tayyareci Bleriot şiddetli esen rüzgârın etkisiyle 30-40 metre havalandıktan sonra Kurtuluş civarında, Marangoz Dülger Andon isimli bir Rum vatandaşın evinin çatısına çarparak inmek zorunda kalmıştır. Tayyare parçalanmış ve uçuş başarılı olmamıştır. Ama Türk kamuoyunda günlerce konuşulmuştur. Bu gösteri uçuşları, Türk havacılığının hayati sürecisinin başlangıcını oluşturmaktadır.
10-18 Eylül 1910’da, Fransa’da Picardie manevraları icra edilmiştir. Osmanlı Devleti adına manevrayı gözlemci olarak izleyen heyette Paris Ateşemiliteri Bnb. Ali Fethi (Okyar) Bey, Topçu Bnb. Ali Rıza Müşir (Paşa), Bnb. Selahattin Bey ve Kolağası (Kur. Yzb.) Mustafa Kemal Bey yer almıştır. Mustafa Kemal Bey'in Avrupa gezisi, gelişmiş batı dünyası ve tayyare manevrası ile ilk tanışmasına sebep olmuştur. Bu manevrada gösteri tayyarelerini isteyen misafirlerin binebileceği belirtildiği için kendisi de uçmak istemiştir. Ancak, Müşir Ali Rıza Bey binmesine müsaade etmemiştir. Binmesine izin verilmeyen tayyare, havalandıktan kısa sonra düşmüştür. Müşir Ali Rıza Bey’in bu müdahalesi ile olası bir felaket önlenmiştir.
Fransız Picardie manevralarında 14 tayyare ve 4 yönlendirilebilinir balon kullanılmıştır. Manevrayı izleyen yüksek rütbeli generaller tarafından; tayyarelerin düşmanın keşif gözetlemesinde, topçu atışlarının takip edilmesinde, geleceğin savaşlarında etkili faydalar sağlayacağı gözlemlenmiştir. Tayyarelerin, büyük öneme ve güce sahip olacağı konusunda görüş birliğine varılmıştır. Hazırlanan rapor Harbiye Nezareti'ne gönderilmiştir. Bu raporda tayyarelerin önemine dikkat çekilmiştir.
Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa’nın talimatı ve 30 Eylül 1910’da Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Vekaleti (Genelkurmay) II. Başkanı imzalı emirle, askeri ataşelere havacılık konusundaki bilgileri toplamaları ve gelişmelerin araştırılması emrini vermiştir.
Havacılık, yeni ve oldukça teknik detaylara sahiptir. Bu nedenle, Avrupa’da havacılık alanındaki gelişmeleri tetkik etmek ve bilgi toplamak için Bnb. Enver Bey Almanya-Berlin, Bnb. Ali Fethi (Okyar) Bey de Fransa askeri teşkilatını incelemekle görevlendirilmiştir. Askeri ataşeler yeni gelişmeler hakkında elde ettikleri bilgileri Harbiye Nezareti’ne rapor olarak sunmuşlardır. Yine, havacılığın gelişim göstermesi ve uluslararası hava ulaştırmasının başlaması durumunda karşılaşılacak sorunları görüşmek, uluslararası anlaşmaları düzenlemek üzere Haziran ayı içerisinde Paris’te, “Devletlerarası Havacılık Konferansı” toplanmıştır. Bu toplantıya, Paris Ateşemiliteri Ali Fethi Bey ile Sefaret Başkâtibi Mukbil Bey katılmıştır.
Osmanlı'da Havacılığın Ordu Teşkilatına Dahil Edilmesi
Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Riyasetliği’nin (Genelkurmay Başkanlığı) Kıtaatı Fenniye ve Mevakii Müstahkeme Müfettiş-i Umumîliğine (Hava Kuvvetleri), 13 Ekim 1910'da bir yazı gönderilmiştir. Bu yazıda; büyük devletlerden başka, komşu hükümetlerin balon ve tayyareye büyük önem verdikleri belirtilmiştir. Yeni özel hava birlikleri kurdukları gözlemlenmiştir. Osmanlı ordusunun da komşu ve diğer devletlerden geri kalmaması için şimdiden bu araçlarla donatılması gerektiği belirtilmiştir. Tayyare satın almanın bu dönemde güç olmadığı, tayyare almadan önce bunları uçuracak tayyareci ve makinist yetiştirmenin önemli olduğu vurgulanmıştır. Gelecek yıl, Avrupa'ya bunun için birkaç subayın gönderilmesine karar verilmiştir.
Türk askeri havacılığının kuruluş çalışmaları, bu tarihten itibaren resmen başlatılmıştır. Türk tayyareciliğinin temelini oluşturmak için Harbiye Nezareti, 5 Şubat 1911'de Almanya ve Fransa askeri ataşemiliterine hangi şartlarda öğrenci gönderileceğini sormuştur. Yapılan araştırma ve değerlendirme sonucunda Genelkurmay, başlangıç pilotaj eğitimi için 14 Şubat 1911’de, ordulara genelge yayınlamıştır. Genelge ile Fransa’ya iki öğrenci gönderilmesi kararlaştırılmıştır. Bleriot, Deperdüssen ve R.E.P (Robert-Esnolt-Pleteri) tayyarelerinden alınması ve iki subayın Fransa’ya pilotaj eğitimine gönderilmesi teklif edilmiştir. Bunun karşılığında Fransa’ya tayyare siparişi verilmiştir.
Bu arada Türk-İtalyan savaşı çıkmıştır. Tayyarelere Trablusgarp Savaşı’nda ihtiyaç duyulmuştur. Mahmut Şevket Paşa, Trablusgarp’a karadan ve denizden ulaşamayınca havadan ulaşmak istemiştir. Bu amaçla, tayyare temini için uğraş vermiştir. Bu savaşta tayyare ile harekâta katılma fırsatı olmamıştır.
Bu savaşta ilkler yaşanmıştır. 10 Eylül 1912’de keşif uçuşu sırasında, yerden açılan tüfek ateşi ile Kolağası Riccardo Moizo isimli İtalyan’ın Nieuport tayyaresi arızalanarak iniş yapmak zorunda kalmıştır. Tayyarenin pilotu Riccardo Moizo, Türklerin eline geçmiş ve Osmanlı ordusu tarafından esir alınmasıyla “dünyanın ilk hava esiri” olmuştur. Yine, İtalyan savaş tayyaresi, dünyada, savaşta kaybedilen ilk tayyare olmuştur.
27 Nisan 1911’de ise önemli bir havacılık olayına şahit olunmuştur. Thomick, Taksim-İstanbul’da balon ile gösteri uçuşu yapmıştır. Yine, aynı günlerde Pilot Maslenikof, Ayastefanos'ta gösteri uçuşu yaptıktan sonra tayyaresi ile Rusya'ya geçmiştir. Bu havacılık olayları İstanbul'da bir “Tayyare İstasyonu ve Mektebi” kurmak için gerekli çalışmaların başlatılmasına sebep olmuştur. Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Riyasetlği (Genelkurmay Başkanlığı)’nin II. şubede görevli Kaymakam (Yarbay) Süreyya (İlmen), havacılığın teşkilatlandırılması için görevlendirilmiştir. Süreyya Bey, havacılık faaliyetlerinin Kıtaat-ı Fenniye ve Mevakii Müstahkem Mevkiler Müfettişliği'ne (Teknik Bilgiler ve Müstahkem Mevkiler Müfettişliği'ne) bağlı olarak yürütülmesini teklif etmiştir.
Osmanlı Devleti, 1 Haziran 1911'de askeri ataşeliklerden aldığı bilgi ile havacılık faaliyetlerini bir elden sevk ve idare etmek istemiştir. Bu amaçla, belirtilen görevlere ve teşkilatlanma çalışmalarına resmi bir kimlik kazandırmak amacıyla Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Riyaseti II. Şubesinde görevli Kaymakam Süreyya Bey başkanlığında “Harbiye Nezareti Fenni Kıtalar ve Müstahkem Mevkiler Genel Müfettişliği”ne bağlı “Havacılık Komisyonu” kurulmuştur. Komisyonda; İstihkâm Kaymakam Refik Bey, İstihkâm Bnb. Mehmet Ali Bey ve İstihkam Bnb. Ahmet Zeki Beyler ise üyelik görevini üstlenmişlerdir. Bu komisyon, Türk ordusunda havacılığın ilk resmi kuruluşu olmuştur.
1 Haziran tarihi Osmanlı ordusunda havacılığın kurumsallaşma, teşkilatlanma ve temel atılma tarihi olmuştur. Bu tarih, “Hava Kuvvetleri Kuruluş Günü” olarak kutlanmaktadır. Komisyon, hava sınıfı hava teşkilatı olarak ordulara birer bölük teşkil etmiştir. Kurulan tayyare bölükleri dünyada havacılığın ilk teşkil edilen askeri birliğini oluşturur.
Tayyare Komisyonunun R.E.P (Robert-Esnolt-Pleteri) fabrikası ile yaptığı anlaşma ile 10 tayyareci ve 15 tayyare makinistinin ücretsiz olarak eğitime gönderilmesi kararlaştırılmıştır. Yine, İstanbul’a bir havacı mühendis gönderilerek, Tayyare Mektebi’nin üç ay içerisinde kurulması istenmiştir. Ayrıca, mektebin kısa sürede Türk subayları eliyle idare edilebilecek düzeye getirilmesi konusu sözleşmede belirtilmiştir. 17 Mayıs 1911’de, İstihkâm Mülazım-ı sani (Teğmen) Yusuf Kenan Kazım, Ahmet Hilmi bey, Mülazım-ı evvel (Ütğm.) Mehmet Cemal, Süvari Kolağası (Yzb.) Mehmed Fesa, P. Kolağası (Yzb.) Mehmet Macit ve Süvari Mülazım-ı evvel (Ütğm) Necmettin Beyler pilot olmak için sınava başvurmuştur. Tayyare Komisyonu, 28 Haziran - 4 Temmuz 1911 tarihleri arasında havacılık eğitimi için yurt dışına gönderilecek adayları sınava tabi tutmuştur. 1 Haziran 1911’de İstanbul’da kurulan sınav komisyonu titizlikle değerlendirme yapmıştır.
Değerlendirme sonucunda, 4 Temmuz’da müracaat edenlerden en yüksek notu alan Süvari Kolağası Mehmed Fesa (Evrensev) ve İstihkâm Mülazım-ı sani Yusuf Kenan bey seçilmiştir. 9 Temmuz 1911’de Fransa'nın Paris yakınlarındaki Etampes de Bleriot fabrikasının Bleriot Havacılık Okulunda eğitime başlamışlardır. Nisan 1912'de Fransa Havacılık Kulübünün verdiği bröve ile yurda dönmüşlerdir. Fesa Bey, 22 Mart 1913’de ise Avrupa’da tehlikeli görev ve başarılı uçuş yapması nedeniyle ücret ile ödüllendirilmiştir. Tayyarecilik çalışmalarının yürütülmesi konusunda görevlendirilen Süreyya Bey; Paris, Berlin ve Viyana askeri ataşeliklerine bir yazı göndererek havacılık ile ilgili yayınlanmış kitaplar ve askeri havacılık hakkında rapor göndermelerini istemiştir. Süreyya Bey, Yeşilköy yakınlarında Sefaköy’de uçak istasyonu ve eğitim yeri kurmakla görevlendirilmiştir. Bu, Hava Kuvvetleri'nin ilk üssünü ve okulunu teşkil etmiştir.
2 Eylül 1911’de manevralar sonunda Paris Askeri Ataşesi Bnb. Fethi (Okyar) Bey tarafından hazırlanan raporda da, havacılığın önemine dikkat çekilmiştir. Bu raporda mavi ve kırmızı kuvvetlerin tayyare kullandığı askeri manevralarda oynadığı rolün önemine işaret edilerek çok etkili bir silah olduğu bildirilmiştir. Askeri havacılığın Osmanlı ordusunda teşkil edilmesini, çalışmalara hemen başlanmasını ve hava sınıfının kurulmasının gerekli olduğu vurgulamıştır. Fethi Bey, ayrıca tayyarelerden savaş zamanında keşif ve ulaşım amacıyla büyük yararlar beklendiği ve gelecekte ordularda çok büyük önem kazanacağının kesin olduğunu bildirmiştir. Tayyarecilik hususunda, Osmanlı ordusunun geride kalmamasını ve tayyaresiz havacı subay yetiştirmek mümkün olmayacağından gereken tayyarelerin hemen alınması gerektiğini belirtmiştir.
Bu dönemde, İtalyanlar tayyareyi ilk defa muharebe aracı olarak kullanmaya başlamıştır. İtalyan tayyareleri; 22 Ekim 1911'de ilk olarak Trablusgarp Harbi’nde kullanılmıştır. 25-28 Ekim 1911’de, İtalyanlar tarafından Türk kuvvetlerine yönelik saldırıda bulunulmuş ve bomba atılmıştır. Türk kuvvetleri de İtalyan tayyarelerine karşı ilk defa topu, hava savunma silahı olarak kullanmıştır. Osmanlı Harbiye Nezareti, Trablusgarp Harbi’nde tayyarenin muharebe sahasında kullanılmasının yarattığı etkileri bizzat müsahade etmiştir.
Yeşilköy (Ayastefanos) Tayyare (Uçak) Mektebi’nin Kurulması
Trablusgarp Harbi'nin havacılık faaliyetleri açısından Osmanlı idaresinde çok önemli etkileri olmuştur. Süreyya Bey ve Tayyare Komisyonu’nun ön gördüğü Tayyare Mektebi'nin ve Yeşilköy yakınlarında bir hava tesisinin kurulması için harekete geçilmiştir. Ocak 1912'de Tayyare İstasyonu ve Tayyare Mektebi (Hava Harp Okulu)’nin kurulması için çalışmalara başlanmıştır. Ayastefanos (Yeşilköy) ile Safraköy arasında 700 m. genişliğinde ve 1500 m. uzunluğundaki araziye uçuş pisti ile tayyarelerin muhafazası için 16’şar metre yüksekliğinde iki tayyare hangarı 45 günde inşa edilmiştir. Çimlerle kaplı ilk havaalanı yapılmıştır. Bu sayede ilk uçuş denemeleri bu alanda gerçekleştirilmiştir.
7 Şubat 1912'de, havacılık çalışmalarına bir düzen getirilmiştir. Uçaklara yönelik işler resmi yazıyla Kıtaatı Fenniye Şubesi’ne devredilmiştir. Yine, havacılık işlerinin daha etkin yürütülmesi için Kıtaatı Fenniye Müfettişliği'ne bağlı bir komisyon kurulması istenmiştir.
Bu süre zarfında eğitim için yurt dışına gönderilen kişiler, 21 Şubat 1912’de Fransa’da tayyarecilik eğitimlerini tamamlamışlardır. Kolağası Fesa (Evrensev) Bey, Türk havacılık tarihinin 1’inci, Fransız Havacılık Kulübünün 780’inci tayyareci brövesini, İstihkâm Mülazım-ı sani Yusuf (Kenan) ise 797’inci tayyareci brövesini alarak yurda dönmüştür. Kolağası Fesa Bey, “İlk Türk pilotu” unvanına sahip olmuştur. Bu mektebe Mülazım-ı sani Yusuf (Kenan) Bey ile birlikte öğretmen olarak tayin edilmiştir. Aynı dönemde; Kolağası-Mülazım-ı sani rütbesinde sekiz subay Fransa’ya gönderilmiş ve üç aylık eğitimden sonra tayyareci olarak yurda dönmüştür. Bu dönemde ilk pilot eğitimine Fesa, Yusuf (Kenan), Salim, Nuri ve Fazıl Bey gönderilmiştir. Makinist eğitimine ise Fethi, İsmail, Murat ve Aziz Bey gönderilmiştir. Makinistlik eğitimine giden Fethi Bey olağanüstü yeteneği ve hevesi nedeniyle sonradan pilot olmuştur. Pilotların yetişmesi hava kuvvetlerinin yeni tayyareler ile güçlendirilmesi sonucunu doğurmuştur. Bu bağlamda, Bristol tipinde İngiltere’den dört ve Bleriot tipinde Fransa’dan beş tayyare satın alınmıştır.
7 Mart 1912’de Türk tayyarecileri, teknik ve malzeme noksanlıklarına rağmen Edirne ile İstanbul arasında toplu veya münferit uçuş yapmışlardır. Türk tayyarecileri Salim ve Kemal Beyler, Marmara denizini sisli bir havada en geniş bir noktasından geçerek uçuşlarını gerçekleştirmişlerdir. Tayyarecilerin aşkla ve şevkle mesleklerini icra etmeleri, onları uluslararası tayyarecilik tarihine geçen zaferler serisine götürmüştür. Kahire seyahati bunun en büyük canlı örneği olmuştur. Fethi, Nuri, Fazıl, Mehmet Ali, Fesa ve Salim unutulmayacak, Türk tayyareciliğini ebedileştiren ilk kahramanlardır. Salim bey kaymakam rütbesi ile “Yeşilköy Hava Gedikli Küçük Zabit Mektebi”nin başında orduya genç uzuvlar yetiştirmekle uğraşmıştır.
Mahmut Şevket Paşa, 12 Mart 1912’de Osmanlı Tayyare Filosu’nun teşkilatlanması gerektiği hakkında Vekiller Meclisi’ne layiha sunmuştur. Layihada; tayyarecilik fennine aşina pilot ve tayyare kullanmaya muktedir makinist yetiştirmenin gerekliliğini ortaya koymuştur. Mahmut Şevket Paşa, Osmanlı Devleti’nin bütçesi zayıf olduğu için hava gücünü artırmak amacıyla verdiği 30 altın ile “Tayyare İanesi” kampanyası başlatmıştır. Sultan V. Mehmet Reşat ise 1000 altın ile bir tayyarelik destekte bulunmuştur. Yine, Mısırlı Serasker Rıza Paşa’da bir adet Bleriot tipi tayyareyi satın almıştır. “Vatan” isimli tayyareyi orduya hediye etmiştir. Bağışta bulunan vatanseverlere altın, gümüş ve bronz madalyalar verilmiştir. Alınan yardımlar sayesinde çeşitli fabrikalara toplam 17 tayyare siparişi verilmiştir.
İstanbul’da tayyare mektebi ve ona bağlı bir tayyare merkezi tesisi için Süreyya Bey başkanlığında heyet ve 2 Fransız uzman tarafından inceleme yapılmıştır. R.E.P (Robert-Esnolt-Pleteri) fabrikasının müdürü Mösyö Simone ile tayyare almak ve tayyarecilik mektebi kurulması üzerine temaslar yapılmıştır. Fransa’dan 1 adet 50 beygirlik 2 kişilik Deperdüssen keşif tayyaresi ile 1 adet 25 beygirlik tek kişilik R.E.P (Robert-Esnolt-Pleteri) tipi eğitim amaçlı mektep tayyaresi R.E.P (Robert-Esnolt-Pleteri) fabrikasından satın alınmıştır. Havacılık tarihinin ilk tayyareleri 12-15 Mart 1912’de sandıklar içerisinde İstanbul’a getirilerek envantere kaydedilmiştir. Hasköy’deki Piri Paşa ambarlarına konmuştur. 2 kişilik olan Deperdüssen tayyaresine, “Osmanlı” adı verilmiştir. Tayyareler, 20 Nisan 1912'de Fesa ve Yusuf Kenan Bey’e teslim edilmiş ve Yeşilköy’e taşınmıştır. Havacılık Komisyonu, R.E.P (Robert-Esnolt-Pleteri) fabrikasına 4 tayyare siparişi daha vermiştir. 1912’de envantere ilave 3 adet eğitim ve 12 adet keşif tayyaresi alınmıştır.
Diğer taraftan Süreyya Bey'in, 18 Mart 1912’de havacılığın teşkilatlanması için gerekli olan ihtiyaçları ve kadroları kapsayan raporu 25 Eylül 1912’de Harbiye Nezaretince onaylanmıştır. Rapor, “Orduyu Hümayunda Tayyare Mektebi ve Tayyarecilik" hakkındadır. Yine, 18 Mart 1912’de, Fransız R.E.P (Robert-Esnolt-Pleteri) tayyare firmasının havacılık merkezi direktörü Simone ile mukavele imzalanmıştır. Yapılan mukavele uyarınca, İstanbul'da havacılık merkezi tamamlanıncaya kadar 10 subay ve 15 tayyare makinistine Fransa'daki fabrikada ücretsiz eğitim verilmesi ve kurulacak okula bir mühendis ve pilotun gönderilmesi kararlaştırılmıştır.
Süreyya Bey'in 20 Mart 1912'de, Ceride-i Askeriye'de makalesi yayınlanmıştır. Makalede, tayyarelerin ordunun ayrılmaz bir parçası olduğunu, gelecekteki savaşlarda oynayacağı rolü, deniz ve kara ordularının ihtiyaç duyacağı keşif ve bombardıman görevlerini başarıyla yerine getirileceğini belirterek, şöyle denilmiştir:
Vaktiyle davranalım. Tayyare hususunda bir kere üstünlük kurarsak ilelebet memleketimizin aktif havasına hâkim kalacağımızı aklımızdan çıkarmayalım. İstikbalde zuhura gelebilecek bir savaşta, şeraiti harbiyeyi kendi lehimize çevirmiş olacağız.
Bu, Osmanlı ordusunda havacılık faaliyetlerinin öneminini gözler önüne sermiştir. Diğer taraftan Osmanlı Ordusu, bu süreçte ilk defa havadan yere bomba atan bir sisteme sahip olmuştur. Heyet, R.E.P (Robert-Esnolt-Pleteri) firmasından iki tayyareyi almaya gitmiştir. Fabrika, 8 subaya ücretsiz eğitim vermeyi taahhüt etmiştir. 13 Haziran 1912’de Tayyare Mektebi’nde öğretmenlik yapmak üzere Mösyö Bresson ile aylığı 1000 franga bir yıllık sözleşme imzalamıştır. İngiltere'deki Bristol Tayyare Fabrikası'ndan ise 2 tayyare, 2 pilot ve 2 makinist temin edilmiştir. Kaymakam Süreyya Bey, Avrupa ülkelerinde incelemeler sırasında R.E.P (Robert-Esnolt-Pleteri), Deperdüssen, Bristol, Harlen ve Bleriot sisteminde 17 adet tayyare ve bir balon satın almıştır. Bu sayede, 1912’de Osmanlı Ordusu 12 tayyareden oluşan küçük bir hava filosuna sahip olmuştur. Satın alınan tayyarelere karşı Avrupa'da 18 pilot eğitimini tamamlamıştır.
Paris-Fransa R.E.P (Robert-Esnolt-Pleteri) fabrikasından tayyare alınması şartıyla Nisan ve Mayıs 1912'de Kolağası (Yzb.) Cemal, Kolağası Refik, Kolağası (Yzb.) Fevzi, Mülazım-ı sani (Ütğm.) Mithat, Mülazımı-sani Salim Batur, Mülazım-ı sani (Ütğm.) Şükrü Koçak, Mülazım (Atğm.) Mithat Tuncel ve Salim İlkuçan’dan oluşan ikinci kafile 8 subay ve 5 makinist ücretsiz öğrenim görmelerine ilişkin imzalanan sözleşme gereği eğitime gönderilmiştir. Eğitimi bitirerek Haziran-Ekim 1912'de yurda dönmüşlerdir. 26 Nisan 1912’de Yeşilköy'de bu iki tayyare, havacılık okulunun ilk öğretmenleri Türk Tayyarecileri Kolağası Fesa Evrensev ve Mülazım-ı sani Yusuf Kenan efendilere teslim edilmiştir. 26 Nisan 1912’de Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa, Tayyare Okulunu ve hangarları ziyaret etmiştir. Sözleşme gereği tayyarenin birisi, 27 Nisan 1912’de yapılmış olan padişahın tahta çıkış yıl dönümü (Cülus Töreni) için 19-20 Nisan’da İstanbul’a getirilmiştir. Padişah Mehmet Reşat’ın tahta çıkış yıldönümünden bir gün önce 26 Nisan’da Tayyare Mektebini gezen Mahmut Şevket Paşa’nın huzurunda, İngiliz Pilot Charles Gordon Bell, R.E.P (Robert-Esnolt-Pleteri) tipi ve Fesa Evrensev ise Deperdüssen tipi “Celaleddin” isimli tayyaresi ile padişah ve halk önünde prova uçuşu yapmıştır. Türk semasında uçan ilk Türk pilotu olan Fesa Bey’in, 26 Nisan 1912’de ilk Türk tayyaresi ile yaptığı uçuş nedeniyle 2000 yılından itibaren 26 Nisan’da "Pilotlar Günü" olarak kutlanmaktadır. Yusuf (Kenan) ve Fesa Beyler, ilk Türk tayyaresi ile uçan ilk Türk havacıları olarak tarihe geçmişlerdir.
İngiliz pilot Charles Gordon Bell ise “Ordu” isimli R.E.P (Robert-Esnolt-Pleteri) tayyaresi ile 27 Nisan 1912’de, Şişli Hürriyet-i Ebediye Tepesi’nde, Sultan V. Mehmet Reşat’ın tahta çıkış töreni cülus şenliklerinde gösteri uçuşunu yapmıştır.
Yeşilköy (Ayastefanos) Tayyare Mektebi’nde Eğitim Çalışmaları
Mahmut Şevket Paşa; cülus törenlerinden sonra 7 Mayıs 1912’de Avrupa’ya tayyarecilik ve balonculuk konusunun yerinde incelenmesi, Tayyare Mektebi için öğretmen pilot ve makinist sağlanması, araç-gereçlerin tedariki, güdümlü balon ve mürettebat alınması ve tayyare bombaları tedariki amacıyla inceleme ve tedarik gezisi için Tayyare Komisyonundan Kaymakam Süreyya Bey ve İstihkâm Bnb. Mehmet Ali Beyi görevlendirmiştir.
Heyet, 5 Temmuz 1912’de Avusturya Macaristan, Almanya, İngiltere ve Fransa gezilerini tamamlayarak İstanbul'a dönmüştür. Bu çalışmalar sonucunda, Yeşilköy Tayyare Mektebinin altyapısı büyük ölçüde tamamlanmıştır. Mektebe; 3 adet tayyare, okul araç gereçleri, meteoroloji aletleri ve motorlu tayyare tedarik edilmiştir. Birer kişi öğretmen tayyareci, kalıpçı, marangoz ve makinist sağlanmıştır. Ayrıca, Almanya, İngiltere ve Fransa’ya ikişer tayyare siparişi verilmiştir. Miralay (Alb.) Süreyya Bey komutasında İstanbul Yeşilköy'de Ağustos ayında 2 tayyare hangarı ile birkaç çadırdan oluşan idari kısım ile onarım bölümünü de kapsayan askeri havaalanı kurulmuştur.
3 Temmuz 1912’de ilk Tayyare Mektebi Yeşilköy’de açılmıştır. Tayyare Mektebi’nin açılması, Türk havacılığının gelişmesinde ve güçlenmesinde büyük etkisi olmuştur. Havacılık çalışmaları hızlanmış, personel sayısı çoğalmış ve çok kısa zamanda içerisinde birliklerde havacı bölükleri kurulmuştur. Böylece, havacılar aktif kıta görevi yapmaya başlamışlardır. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ihtiyacı olan pilotu, makinisti ve diğer tayyare sınıfı havacı personeli yetiştirecek havacılık ana merkezine kavuşmuştur. Onarım ve büyük bakımlar için gerekli gereç ve avadanlıklar bulundurulmuştur. Günümüzün Hava Harp Okulu'nun temeli atılmıştır.
Tayyare Mektebi’ne, Fransa Bleriotte fabrikasından iki kişilik bir adet Deperdüssen tayyaresi ile bir kişilik okul tayyaresi satın alınmıştır. Yine, Fransa’dan birer kişilik 3 R.E.P (Robert-Esnolt-Pleteri) öğretmen tayyare, okul araç gereçleri, meteoroloji aletleri ve motorlu tayyareler tedarik edilmiştir. Almanya'dan 2 Harlan ve İngiltere'den 2 Bristol tayyareleri satın alınmış ve pilot yetiştirilmeye başlanmıştır. 10 Temmuz 1912’de Mısırlı Prens Celalettin, Deperdüssen tipinde iki kişilik tayyare satın alarak orduya hediye etmiş ve tayyareye “Prens Celalettin” ismi verilmiştir. 30 Temmuz 1912'de İngiltere Bristol fabrikasına; Topçu Mülazım-ı sani Saffet, Mehmet Ali, Abdullah, Piyade Fazıl ve Sabri, Çarkçı Mülazım-ı evvel Fethi ve Sanayi Mülazım-ı sani Aziz Beylerden oluşan üçüncü kafile makinist eğitim için İngiltere Bristol Tayyarecilik Okulu’na gönderilmiştir. Balkan Savaşı nedeniyle eğitimi bitiremeden dönmüşlerdir. Ağustos ayı içerisinde Yeşilköy Hava Meydanı’nda inşaat bitirilmiştir. İki tayyare hangarı, idari ve onarım kısmından oluşmuştur.
Tayyare Komisyonu; 25 Eylül 1912’de emir ile Tayyare Mektebi ve Tayyare Bölükleri teşkil edilmiştir. Kadroları belirlenmiş ve uygulamaya geçilmiştir. 4 tayyareden oluşan Tayyare Bölüklerinin teşkili kararlaştırılmıştır. Bölükler; 2 tayyareli, 2 pilot ve 2 rasıttan teşkil edilen 2 tayyareli 2 takımdan meydana gelmiştir. Bölüklerin batıdaki emsallerine göre sayı ve evsafları oldukça düşük olmuştur. P. Kolağası Mehmet Cemal Bey, tayyare mektebinin ilk müdürü olarak vekâletine atanmıştır. Ancak kapasite yetersizliği nedeniyle yerine Bnb. Veli Bey getirilmiştir.
Mahmut Şevket Paşa tarafından temelleri atılan Tayyare Mektebi ve havacılığa, öncesinde Harbiye Nazırı Nazım Paşa döneminde ilgi gösterilmemiştir. Havacılığa ilgisiz kalınmasından kaynaklanan olumsuzluklar eğitim eksikliği ve tecrübesizlik Balkan Harbi'nde kendini göstermiştir. Eylül 1912’de sonlarına doğru Balkan Harbi seferberliği ilan edilince Süreyya Bey, Havacılık Komisyonundaki görevinden ayrılmıştır.
Tayyare Merkezi’nde müdirüyet, subay, makinist, ve nöbetçi daireleri, küçük bir hastane, tamirhane, depolar, yeraltı benzin tankları, her biri dört tayyare alabilen 6 hangar, otomobil garajları ve hayvan ahırlarının yapılması planlanmıştır.
Tayyare Mektebi’nde öğretim süresi üç ay olarak düzenlenmiş ve her yıl üç devre talebe yetiştirilmesi düşünülmüştür. Her devrede 15-20 pilot adayı alınacak, mezun olanlar bölükler halinde teşkilatlanacak ve birlikte sevk edilecektir. Uçuş eğitimi, yerde tarif üzerine yapılacak ve pilot adayı alıştırıldıktan sonra havada tek başına uçacaktır. Bu mektepte bir de “râsıd sınıfı” (gözlemci sınıfı) kurulacak ve bunlar pilotlara yer tespitinde yardımcı olacaklardır. Daha sonraları, Tayyare Mektebi’ndeki derslerde teorik motor ve tayyare bilgisi de verilmiştir. Tayyareci üsteğmen Midhat Nuri (Tuncel) Bey Vesâit-i Tayyeran ismiyle ilk Türkçe uçuş kitabını yazmıştır.
Vecihi Hürkuş (1896-1969)
Türk Havacılık tarihinin sembol isimlerinden birisi de Vecihi Hürkuş olmuştur. Havacılığın ilk yıllarında bu sahaya gönül vermekle kalmamış, havacılığın en önemli argümanı olan uçakların imalatına da girişerek Türk havacılık tarihinde ilklerden biri olan askeri pilot ve uçak imalatçısı, uçak mühendisi olarak bu alana büyük ilgi duymuştur.
1912 yılında Balkan Harbi’ne eniştesi Kurmay Albay Kemal Bey’in yanında gönüllü olarak katılmıştır. Birinci Dünya Harbi’nde Bağdat’ta bulunan Hava Birliği’ne gönüllü olarak katılmış, birliğe makinist olarak gönderilmiştir. Burada bir uçak kazasında yaralanarak İstanbul’a dönmüş ve Yeşilköy Tayyare Mektebi’ne girerek uçucu olmuştur.
Pilot Astsubay künyesiyle 1916 senesinde ilk uçuşunu gerçekleştirerek mezun olan Hürkuş, 1917 senesinde Kafkas cephesine atandı. Kafkas cephesinde bir uçak düşürerek Türkiye’nin uçak düşüren ilk pilotu oldu ve burada bir saldırıda yaralanarak Ruslara esir düştü. Bölgedeki Azerbaycanlı Türklerin yardımıyla yüzerek kaçtı ve İstanbul’a ulaşmayı başardı ve Milli Mücadele’ye katıldı.
Balkan Savaşı'nda Osmanlı'nın Havacık Faaliyetleri
Savaşın başlarında Hava Kuvvetleri, Harbiye Nezaretine bağlı teşkil edilmiştir. Balkan Savaşının başladığı Ekim ayında tayyare mektebi, havacılık çalışmasının merkezi olmuştur. Bütün tayyareler Yeşilköy’de teşkil edilen tayyare mektebinin envanterinde yer almıştır. Osmanlı-İtalyan savaşının sürdüğü günlerde Türk havacılığı artık filiz vermiştir. Göklerde kendini göstermeye başlamıştır. Türk havacılığı kuruluş aşamasında olduğundan Balkan Savaşına katılacak seviyede teşkil edilememiştir.
Savaşa, yeterli silah ve teçhizat yokluğu nedeniyle çok hazırlıksız girilmiştir. Harbiye Nezareti hava silahını kullanabilmek için bazı girişimlerde bulunmuştur. Ancak, savaş başında harekât alanında uzun mesafe uçurabilecek deneyime sahip, eğitimini tamamlamış tayyareci olmadığı için tayyare göndermeyi başaramamıştır. Pilot sınıfının yanında uçan rasıt yetiştirilememiştir. Rasıt görevini eğitimsiz kurmay subaylar yapmıştır. Kurmay Kaymakam Enver Bey rasıt olarak uçmak zorunda kalmıştır. Rasıt eğitiminin zorunluluğu görülmüş, Mayıs 1913’de Kurmay subayların rasıt olarak yetiştirilmesi ve bağımsız bir rasıt sınıfının kurulması için emir yayınlanmıştır.
Yayınlanan emir ile havadan gözetleme ve eğitim programı oluşturulması için talimname hazırlanmıştır. 27 Haziran 1913’den itibaren kurslar açılmaya başlanmıştır. Bu dönemde harekâta iştirak eden tayyare birlikleri, tayyare ve havacılık konusunda tecrübesi olmayan kara ordusu komutanlarının sevk ve idaresine verilmiştir. Yönetim yanlışlığı sebebi ile savaşın başlangıcında aktif hava harekâtı icra etmeden 4 tayyare ve 1 pilot kaybı yaşanmıştır. Tayyareler için hangar mevcut olmayıp, bütün şartlar çok sınırlı ve iptidai durumda kalmıştır. Yine, bu dönemde, Fransız R.E.P (Robert-Esnolt-Pleteri) tayyare fabrikasına eğitime gönderilen 8 subay eğitimini tamamlayarak yurda dönmüştür. Sivil pilot statüsünü alan pilotlar, Yeşilköy’de alınan eğitimler ile askeri pilot statüsünü kazanmıştır.
Osmanlı'da Uçak Fabrikası Kurma Girişimleri
Osmanlı Devlet’inde uçak fabrikası kurulması için bilinen 3 teşebbüs tespit edilmiştir. Osmanlı arşivinde konuyla ilgili birtakım yeni belgelerin olduğu bilinmektedir. Ancak bunun incelemesi henüz yapılmamıştır.
Balkan Savaşı sonrası Osmanlı havacılığında çok önemli bir gelişme olmuş bir Macar şirketi, İstanbul’da uçak fabrikası yapabilmek için girişimlerde bulunmuştur. Ama bu gerçekleşemeyen bir teşebbüs olarak kalacaktır, kurulacak tayyare mektebi beş ay içerisinde tamamlanacak ve öğretime hemen başlanacaktır. Tayyare Mektebi’nin projeleri:
- a) Mektebin Öğretim süresi 6 ay olacaktır.
- b) Mektebin öğretmen ve araç gereç giderleri fabrikaca karşılanacaktır.
- c) Motorlar şimdilik hükümetin uygun göreceği bir ülkeden alınacaktır.
- d) Şirket mektebin yanında en modern uçakları üreten bir fabrika kurulacaktır.
- e) Zamanla türk işçiler istihdam edilecektir.
- f) Belli sayıda uçak her an satın alınmak üzere hazır bulundurulacaktır.
- g) Sivil kişilere de pilotaj eğitimi verilecektir.
- h) Yeni buluşlar gizli tutulacaktır.
Bu konu detaylandırılmış ve imza aşamasında İmalat-ı Harbiye Müdürlüğü’nün ekstra görüşlerinin eklenmesi için pozitif bir durum beklenirken hazırlanan protokole kimin yada kimlerin, neden yazdığı anlaşılmayan “Bu teklif kabul edilmemiş ve bu iş de yapılmamıştır.” sözü de eklenmiş ve proje maalesef gerçekleşmemiştir.
Yine yapılan diğer bir girişim ise Temmuz 1914'te bazı gazetelerinde yerini almıştır. Hayri Bey ve Rıza Bey, Tophane Askeri Fabrikasına başvurarak uçak yapma isteklerini iletmişlerdir. Fakat bu girişimde başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
Birinci Dünya Savaşı’nın devam ettiği 1916 yılında Türk Ordusunun uçak, motor teknik personel ihtiyacı sürekli artıyordu. Uçak Motor Fabrikası’nın kurulması için Almanya Harbiye Bakanlığı’ndan Yzb. Bartsch ve Bonz şirketine ait temsilciler, Bronzin'le birlikte İstanbul’a gelmiştir. Yapılan incelemede Osmanlı'nın teknik olarak yetersiz olduğu gerekçesiyle uçak üretiminin mümkün olmayacağı değerlendirmesi yapılmıştır. Kısaca bu üç girişimde başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Havacılığı
Osmanlı Devleti, 1 Kasım 1914'de Almanya'nın yanında I. Dünya Savaşı'na katılmıştır. Aynı anda birçok cephede savaşa girmek zorunda kalmıştır. Doğu Cephesi’nde Ruslarla fiilen muharebeye başlamıştır. I. Dünya Savaşının başlangıcında, Osmanlı havacılığının etkili hava görevi yapacak Yeşilköy Tayyare Mektebi envanterinde sadece 3 adet Bleriot XI–2 olmak üzere 4-5 tayyaresi mevcuttur. Pilot, teçhizat, teknik donanımı, taktik hava birlikleri açısından görev yapacak kabiliyette tayyare mevcudu yetersiz ve etkisizdir. Osmanlı havacılığı, bu dönemde mali sıkıntı içerisinde, sevk ve idarede başarısız durumdadır. Hava unsuru üç yıllık bir geçmişi ile teşkilatlanmasını henüz tamamlayamamıştır. Avrupa’daki gelişmelerden habersiz olunması, takip edilememesi ve bilgi eksikliği ciddi sıkıntı oluşturmuştur.
Fesa Bey, Moskova' da Türk heyetinin yardım ve desteği ile 14 Haziran 1920’de Trabzon limanına gelmiştir. Fesa Bey, Hasankale'de konuklanan Doğu Cephesi Komutanlığı Karargâhı’nda görevlendirilmiştir. Salim Bey, XXIV. Tümen'in Topçu Alayı'nda görevde bulunmuştur. Kafkas Cephesi’nde havacılar, muharip tayyareleri silahsız ve eskimiş durumda zor şartlarda görev yapmıştır. Özellikle, Balkan Harekâtın son döneminde etkili hava saldırısı icra etmenin yanında Rus Ordusunun unsurları hakkında keşiflerde bulunmuştur.
Ayastefanos (Yeşilköy) Tayyare (Uçak) İstasyonu
I. Dünya Savaşı’nın bütün şiddetiyle sürdüğü dönemde, hava birliklerinin ikmal merkezi Yeşilköy Tayyare Mektebi olmuştur. Burada sadece tayyareci ve rasıt yetiştirilmekle kalınmamıştır. Ayrıca, cephelere gidecek tayyare bölükleri teşkilatlandırılmıştır. Bunların her türlü personel ve malzemesi hazırlanmıştır. Tayyare ve malzemelerin cephelere taşınmasını kolaylaştırmak için Yeşilköy Tayyare Merkezine bağlı özel bir nakliye takımı kurulmuştur. 12 Ekim 1916’da Tayyare Mektebinin ismi üslendiği çok yönlü görevlerden dolayı Tayyare İstasyonu olmuştur. Okulda askerlerin yanında siviller de pilot eğitimi almaya başlamıştır. Yeşilköy meydanında çok sayıda tayyare ve malzeme mevcut olmasına rağmen düşman işgali ile birlikler dağılmış ve her şey sahipsiz kalmıştır. İngiliz ve Fransız hava birlikleri Yeşilköy'deki hava meydanını ve tesislerini işgal etmiş, Türk havacılarını çıkartarak yerleşmişlerdir. Ayastefanos Tayyare İstasyonu bünyesinde; Tayyare Mektebi, montaj, onarım ve bakım atölyeleri ile 9 harp ve 17 tayyare bölüğü, Almanya’dan gelen ve tayyare bölüklerine dağıtılamamış tayyarelerden oluşmuştur.
Uzunköprü meydanında 15’inci Tayyare Bölüğü, Selanik’teki Fransız-İngiliz kuvvetlerinin ileri yürüyüşe geçmeleri üzerine, önce Çorlu meydanına, sonradan Ayastefanos Tayyare İstasyonu’na intikal etmiştir. Çanakkale Boğaz bölgesinde bulunan 6’ncı ve 1’inci Tayyare Bölüğü, LX. Tümen emrinde Gelibolu yakınlarında Galata meydanında toplanmıştır. Tümen ile birlikte Şarköy’e nakledilmiştir. 1’inci Tayyare Bölüğü Komutan Vekili Rasıt Mülazım-ı evvel Mehmet Fazıl Bey; nakliyat sırasında tayyare ve malzemelerin harap olacağı gerekçesiyle bir gemi ile İstanbul’a nakledilmesini istemiştir. İki bölüğün 10 tayyaresi ve büyük miktarda malzeme ve avadanlığı olduğunu bildirmiştir. Şarköy ve Tekfurdağı’nda (Tekirdağ) hangar olmadığı için tayyareler, malzeme ve avadanlığın açıkta kalıp, hava etkisiyle harap olabileceğini ve nakliyatın İstanbul Tayyare Mektebi’ne yapılması için izin verilmesini istemiştir.
26 Kasım 1918’de, Erkan-Harbiye-i Umumiye Riyasetliği’nin isteğini kabul etmiştir. Tayyare bölüklerinin hasta ve terhis edilen erleri cephane ile birlikte denizden İstanbul’a sevk edileceklerini yazı ile bildirmiştir. 1 ve 6’ncı Tayyare Bölükleri Gülnihal isimli gemi ile 7 Aralık 1918’de Gelibolu’dan hareket ederek, İstanbul’a gelmiş ve bölükler Ayastefanos meydanına yerleşmiştir. Fransız BR 509 Filosu, Aralık 1918’de Ayastefanos meydanına kalıcı yerleşmiştir. Filo komutanı, Ayastefanos tren istasyonundaki dekovil lokomotiflerinden 2 tanesinin verilmesini istemiştir. Harbiye Nezareti tarafından uygun görülmüş ve makbuz karşılığı teslimat yapılmıştır. Ayastefanos Meydanında; 47 av, 18 keşif/bombardıman ve 7 eğitim/irtibat tayyaresi ile 72 tayyare toplanmıştır. Fransızlar ve İngilizler, Tayyare İstasyonu ve Umur-u Havaîye Deposunda bulunan; ot, saman, kereste, askerî eşya gibi Osmanlı Devletine ait mallarına el koydukları tespit edilmiştir.
İngilizlerin gelişi ile birlikte sıkıntılar ve sorunlar daha da artmıştır. 7 Şubat 1919'da fotoğrafhaneye girerek, fotoğraf ve malzemesinin bulunduğu sandık ve dolaplar ile dolu odayı işgal etmişlerdir. Mülazım-ı evvel rasıt Süleyman Sırrı Bey’in Ayastefanos İstasyonu Müdür Vekili Kolağası Ahmet Nükhet Bey’e şikâyet etmiştir. Onun da Kuva-yı Havaîye Müfettişliğine şikâyetinden bir sonuç çıkmamıştır. İngilizler, odayı boşaltmadıkları gibi içerisindeki malzemeyi de geri vermemişlerdir. İşgal Kuvvetleri Komutanlığı, Ayastefanos Tayyare İstasyonu’nun Türkler tarafından tamamen boşaltılmasını istemiştir. Kuva-yı Havaîye Müfettişliği, boşaltma isteğini 8 Şubat 1919 tarih ve 171 sayılı müfettişlik yazısı ile Hariciye Nezareti’nde bulunan Ateşkes Komisyonu’na protesto ve itiraz yazısının kopyasını da Erkan-ı Harbiye Dairesine göndermiştir.
Ateşkes Komisyonun 26 Şubat 1919 tarih ve 357 sayılı yazısı ile İşgal Komutanlığına yaptığı itiraza, İngilizler meydanın bir an önce boşaltılmasında ısrar ederek cevap vermişlerdir. 1 Mart 1919’da İngilizler, Yeşilköy Tayyare istasyonun boşaltılması için üç gün süre vererek “acele” kaydı ile Kuvayı Havaîye Müfettişliği’ne bildirmiştir. Bu nedenle, çok hızlı hareket edilerek tayyareler, tezgâh ve avadanlıklar, malzemeler Ayastefanos Vapur İskelesine indirilmiştir. Buradan arabalı vapura yüklenerek Maltepe Tayyare İstasyonuna nakledilmiştir. Ayastefanos meydanı, Türk havacıları tarafından boşaltılmıştır. Vapur iskelesine indirilen tayyare, tezgâh, avadanlık ve malzemeler buradan vapurla Maltepe istasyonuna taşınmıştır. Maltepe’ye taşınmayan malzemeler, Umur-ı Havaîye deposu-Yeşilköy Cami arasındaki alana nakledilmiştir.
Sonuç
Osmanlı İmparatorluğu’nda havacılık konusunda Batı’daki gelişmeler sürekli takip edilmiş, bazen de günü gününe takip edildiği halde uçak üretim teknolojisi gerçekleştirilememiştir. Balkan Savaşı'nın hemen ardından Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasıyla, henüz başlangıç safhasında olan Osmanlı havacılığının gelişmesi mümkün olmamıştır.
Kısa zamanda halktan toplanan yardımlarla uçak alınması ve birkaç subayın Avrupa’ya eğitime gönderilmesi ile başlayan Osmanlı havacılığı, Avrupa ülkelerine, özellikle Fransa’ya bağımlı hale gelmiştir. Bu konuda yapılan ilk teşebbüslerde bir pilot okulu ve havaalanı tesisi planlanırken, uçak imal fabrikaları ihmal edilmiştir. Birçok Avrupa ülkesiyle aynı tarihlerde uçak gösterilerine şahit olmuş olan Osmanlı Devleti'nde, Tayyare Mektebi’nin kurulmasıyla birlikte uçuş eğitimi, teorik motor dersleri verilmiştir.
Osmanlı havacılığı ilk dönemde Fransa’ya Birinci Dünya Savaşı'nda ise Almanya’ya bağımlı hale gelmiştir. 1930'lara gelinceye kadar havacılık politikası değişmemiş ve pilot yetiştirmek, uçak mühendisi yetiştirmeye tercih edilmiştir.
Anadolu'daki kalıcı havacılık faaliyetleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin doğuşunu beklemek zorunda kalmıştır.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 4
- 2
- 2
- 2
- 2
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Y. Kansu, et al. (Ankara:Hava Basım ve Neşriyat Müdürlüğü, 1971). Havacılık Tarihinde Türkler I.
- M. Kaçar. (Osmanlı Bilim 8. Cilt içinde (Ankara: Türkiye Yayınları, 1999). Osmanlılar’da Havacılık.
- N. Sözeri. (Hava Dergisi 200 (1961),61. İhsanoğlu, Çağını Yakalayan Osmanlı, 520. (İstanbul: IRCICA), 1995). Türk Tayyereciliği Tarihçesi.
- E. İhsanoğlu. ((İstanbul: IRCICA), 1995). “Osmanlı Havacılığına Genel Bir Bakış” Çağını Yakalayan Osmanlı.
- Z. Türkmen. (Türk Hava Kuvvetlerinin 100’üncü Yılı Uluslar arası Tarih Sempozyumu 8-10 Şubat 2011 (Ankara: Ayrıntı Basımevi), 2013). Türkiye’de Havacılık Teşkilatının Kuruluşunda Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa Ve Döneminde Gerçekleştirilen Faaliyetlere Bir Bakış.
- Z. Gülten. (İstanbul: Hava Harp Okulu Hava Kuvvetleri Müzesi Yayınları, 2010). Havacılık Tarihinde Yeşilköy.
- A. Kurter. (Ankara:Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı, 2009). Türk Hava Kuvvetleri Tarihi C.1.
- E. Gediz. (Ankara: Tarihçe Şube Müdürlüğü, 1981). Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı Tarihi (1911-1918) C.i.
- F. Kural. (Ankara: Hava Basım Evi,1974),54; Falih Rıfkı Atay, Çankaya, (İstanbul: Tunç Ofset Matbaacılık, 1998). Kuruluş Yıllarında Türk Askeri Havacılığı Belgeleri (1909-1913).
- O. Yalçın. (İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları) 24; Kansu, Şenöz ve Öztuna, Havacılık Tarihinde Türkler I, 2013). Türk Hava Harp Sanayi Tarihi.
- S. Tanman, et al. (Eskişehir:Uçuş Okulları Hava Basımevi), 15; Yalçın. Türk Hava Harp Sanayi Tarihi,19-20, 1952). Türk Havacılık Tarihi, Ii.kitap (1914-1916).
- A. Okar. (İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2004). Türkiye’de Tayyarecelik, (1910-1924).
- Y. Özdemir. (Ankara: Hava Basımevi ve Neşriyat Müdürlüğü, 1981). Atatürk Ve Türk Havacılığı.
- V. Hürkuş. (İstanbul: Yapı Kredi Bankası Yayınları, 2019). Bir Tayyarecinin Anıları.
- M. B. Adıgüzel. (Ankara:THK Kültür Yayınları, 2013). Türk Havacılığında İz Bırakanlar.
- S. İlmen. (İstanbul:Hilmi Kitapevi, 1948). Türkiye’de Tayyarecilik Ve Balonculuk Tarihi.
- S. Tanman. (Eskişehir: Uçuş Okulları Hava Basımevi, 1952). Türk Havacılık Tarihi, Ii.kitap (1914-1916).
- A. Kurter. (Ankara: Hava Kuvvetleri Komutanlığı, 2009). Türk Hava Kuvvetleri Tarihi, C. Iv.
- Hava Kuvvetleri Komutanlığı. Atatürk Ve Havacılık. (7 Eylül 2019). Alındığı Tarih: 2 Haziran 2020. Alındığı Yer: hvkk | Arşiv Bağlantısı
- M. B. Adıgüzel. (THK Basımevi: Ankara, 2004). Gökteki Venüs.
- C. Tatar. (Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Ana Bilim Dalı, Doktora Tezi, 2018). Türk Havacılık Tarihi (1909-1954) Milli Mücadele Dönemi Öncesi Ve Sonrası Türk Havacılığı.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 03/12/2024 20:02:27 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/8854
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.