Neandertaller, Kartal Pençelerini Takı Olarak Kullandılar
130 bin yıllık pençeler, takı olarak kullanımın izlerini taşıyor.
Neandertaller, mamut, bizon ve diğer bir çok güçlü hayvanı besin elde etmek için avladılar, fakat belki de en azılı düşmanları, takı yapmak için tuzağa düşürdükleri büyük kartallardı. Beyaz tüylü kartallara ait pençeler, Hırvatistan’da Neandertallere ait buluntular veren bir kazı alanında ele geçirildi. Üzerlerinde, bireysel süslenme aracı olarak kullanılmış olduklarına dair kesik izlerine rastlandı.
PLoS ONE isimli akademik dergide yayınlanan, pençelerin tasvir edildiği araştırmayı yapan grubun üyesi Kansas Üniversitesinden paleoantropolog David Frayer, “Onlar çok güçlü kuşlardı. Onlardan bir tanesini bile yakalayabilmek için, büyük miktarda cesarete ve 'salaklığa' sahip olmak gerekir.” diyor. İki kanadının uzunluğu 2 metreyi bulan bu kartallar, Avrupa’nın en büyük yırtıcı kuşlarıdır.
130 bin yıllık kartal pençeleri aslında bir asırdan daha uzun bir süre önce Kuzey Hırvatistan’da, Krapina kasabasının yakınlarındaki bir taş ocağında bulundu. Dragutin Garjonovic-Kramberger adında bir jeolog, 1899-1905 yılları arasında, hayvan kalıntıları, taş aletler ve Neanderthal diş ve kemiklerinden oluşan buluntuları gün yüzüne çıkardı. Daha sonra meslektaşlarına tanımlamaları için gönderdi ve büyük olasılıkla pençeleri tekrar hiç göremedi. Frayer, “Kesik izleri o kadar belirgin ki, Gorjanovic gibi biri bunları görebilirdi.” demektedir.
Frayer, pençeleri 2014 yılında, Hırvat Doğa Tarihi Müzesi’ndeki görevlinin, Krapina buluntularını tekrar kontrol etmesi sonrasında gördü. “Onları ilk gördüğümde, neredeyse titriyordum, o an onların ne kadar önemli olduğunu anlamıştım.” demektedir.
Keskin Tat
Frayer, daha önce de takı olarak kullanılmış olduklarına dair izler bulunan yırtıcı kuş pençeleri ve tüyleri Neandertal kazı alanlarında bulunmuştu, fakat en az üç farklı kuşa ait sekiz pençeden oluşan Krapina koleksiyonu, en büyük ve en eski kayıt durumunda. Bazı kesik izleri –büyük ihtimalle pençenin, kuşun ayağından ayrılması sırasında oluşan-, düzleştirilmiş ve hatta bazı pençeler parlatılmıştır.
Frayer, bunu Neandertallerin pençeleri kolye benzeri bir takı yapmak için kullandıklarının kesin kanıtları olarak görmekte. Bazı arkeologlar, mağara sanatı, takı yapımı ve benzeri pratik kullanımı olmayan sanat eserlerini sadece Homo sapiens’in yapabilecek zihinsel kapasiteye sahip olduğunu iddia etmektedir.
Cebelitarık Müzesi’nde zoolog olan Clive Finlayson ve takımı daha önce kartal ve akbabaya ait pençeleri, Cebelitarık’taki Neanderthallere ev sahipliği yapmış mağaralarda bulmuşlardı. Finlayson, “Uzun süre benzer bir moda anlayışına sahip olduklarından şüphe ettim, bizim türümüze ait bu bölgede benzer izlere rastlanmamasına rağmen.” diyor. Geçen yıl, Finlayson ve ekibi, Neanderthaller tarafından yapılmış olması muhtemel mağara oymaları bulduklarını açıkladılar. Finlayson’a göre bu tip buluntular, Neanderthallerin bize ne kadar yakın olduklarını ve gelişmiş sembolik kapasitelerini açıkça göstermekte.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 4
- 3
- 2
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: Nature News | Arşiv Bağlantısı
- Ewen Callaway. Neanderthals Wore Eagle Talons As Jewellery. (11 Mart 2015). Alındığı Tarih: 30 Haziran 2018. Alındığı Yer: Nature News | Arşiv Bağlantısı
- Davorka Radovčić, et al. (2015). Evidence For Neandertal Jewelry: Modified White-Tailed Eagle Claws At Krapina. PLoS ONE. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 17/11/2024 19:41:24 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/7136
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in Nature News. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.